Hastaneler boğazına kadar borçta

Üniversite hastaneleri planlı ‘sindirme’ politikasıyla borç batağına saplandı. Hasta bakıcı ihtiyacı bile taşeron şirketlerden karşılanır hâle geldi. İstanbul Taşeron İşçileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Cemal Bilgin, “Her işi bize yaptırıyorlar. Ameliyathanelere girip dikiş bile atıyoruz” dedi.

Hastaneler boğazına kadar borçta

Her gün yüz binlerce hastanın ziyaret ettiği üniversite hastanelerinin durumu içler acısı. Yaşadıkları ekonomik çıkmazlar nedeniyle dar boğaza giren hastaneler, borçları yüzünden teçhizat alamıyor, personelin maaşını ödeyemiyor.

Özgür Düşünce'den Cihan Acar'ın haberine göreİstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı Çapa ve Cerrahpaşa hastanelerinin borcu 650 milyon TL’ye ulaşırken Ankara’nın en büyük üniversitelerinden Hacettepe’nin borcu ise 230 milyon liraya dayandı.

TAŞERON İŞÇİ SAYISI 6 KAT ARTTI
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 60 üniversite hastanesinin borcu 2,7 milyar liraya çıktı. Durum böyle olunca hastanelerde taşeron işçi dönemi başladı. 2002 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan taşeron işçi sayısı 16 bin iken bugün bu rakam 150 bini geçti. Sağlık personeli içindeki taşeron işçi oranı yüzde 4’ten yüzde 25’e çıktı.

DİKİŞİ BİLE BİZE ATTIRIYORLAR
Hastanelerde temizlik ve hasta bakıcı olarak görev yapan taşeron işçilere eleman yetersizliğinden dolayı her iş verildiğine dikkat çeken İstanbul Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Cemal Bilgin, taşeron işçilerin ameliyathanelere kadar girebildiğini söyledi. Kendisi de Çapa’da hasta bakıcı olarak çalışan Bilgin, yönetici ve idarenin talimatıyla ameliyattan çıkan hastalara dikiş dahi attıklarını öne sürdü.

HASTALAR ENFEKSİYON KAPIYOR
Cemal Bilgin, “Biz hasta bakıcılar olarak pansuman yapıyoruz, dikişleri alıyoruz; hatta yeri geldiğinden ameliyatlardan sonra dikiş atıyoruz. Bunlar doktor ve hemşirelerin görevi ama yapmaya zorlanıyoruz. İnsanlar yoğun bakımlarda yatarken, hasta ameliyattan çıktıktan sonra pansumanını bize yaptırıyorlar. Yöneticiler ‘yapacaksınız’ diye talimat veriyor. Hastalar enfeksiyon kapıyor. Biz artık bu insanların vebalini almak istemiyoruz” diye konuştu.

İDARECİLER BİZE BASKI YAPIYOR
Hastane yöneticilerinin baskılarından dolayı nitelik gerektiren işleri yapmak zorunda bırakıldıklarını vurgulayan Bilgin, “Hastanedeki hemşire ve doktorun sayısı az. O yüzden idare, bizim bazı işleri yapmamız için baskı yapıyor. Ameliyathaneye giren taşeron işçiler bile var. Böyle olunca sterilizasyon ve niteliksiz işçilikten dolayı hastalar enfeksiyon kapıyor. Hastaneden bir haftada çıkacak hasta, niteliksiz elemanların müdahalesi nedeniyle aylarca kalabiliyor. Çapa taşeron okulu gibi oldu” dedi.

ARKADAŞIMIZ LOGARDA ÖLDÜ
Yetkisiz görev tanımı yüzünden geçtiğimiz yıl Çapa’da Zafer Açıkgözoğlu isimli bir arkadaşlarını kaybettiklerini ifade eden Bilgin, şunları anlattı: “Arkadaşımız, temizlikçi olmasına rağmen İSKİ’nin logarına sokuldu. Kapağını temizletmek istediler. Patlama oldu ve daha sonra karaciğer yetmezliğinden öldü. Arkadaşların beline bir ip bağlatılarak çatı tamiratı yaptırılıyor. Üniversite içine asfalt döşemesi yapılıyor.

BEDELİNİ HALK ÖDEYECEK
Türk Cerrahi Derneği Başkanı ve İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Erbil, üniversite hastanelerindeki yetersizlikten yakındı. Yetersiz yatırımlar yüzünden ileride büyük sorun yaşanacağını söyledi. 5 yıl sonrasında nitelikli hekim kalmayacağına vurgu yapan Erbil, şu ifadeleri kullandı:

“Çapa ve Cerrahpaşa ile Ankara ve Gazi Tıp, yıllardır dünya kadar insan yetiştirdi. Bugün bütün önemli yerlere gelen bilim adamları bu hastanelerde yetişti. 5 YIL SONRA TEDAVİ OLMAK İMKÂNSIZ Bunun aksine bugün eğitim aksaması, kadroların azalması, yatırımların yapılmaması, altyapı yetersizliği gibi sorunların sonucunu ilerde halk görecek. Şu anda bir şekilde sağlığa ulaşıyorlar. Ama bu şekilde nitelikli hekim yetişmeyeceği için bir 5 yıl sonra büyük hastalıkları olduğu zaman tedavi edemeyecekler. Bugün vatandaş gidip devlet hastanesinde ameliyatını oluyor ama 5 yıl sonrasını düşünmüyor.”

DENETİM YOK, TEHLİKE BÜYÜK
İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü asistan hekim Coşkun Canıvar: Taşeronun en yaygın görüldüğü yer sağlık sektörü. Çapa’da bin 250 taşeron işçi bulunuyor. Bu arkadaşlara tıbbi işler de yaptırılıyor. Tamamen bir sağlık çalışanının yapması gerekenler, idarenin baskısı nedeniyle taşeronların üzerine yıkılıyor. Hastanelerde taşeron işçiler hastanenin her yerine kadar girebiliyor. Örneğin bir radyoloji laboratuvarında temizlik yaptırıyorsanız radyasyon riskini önlemeniz lazım. Ameliyathaneyi temizletiyorsanız buna göre önlem almak zorundasınız. Maalesef ki bu konuda hiçbir denetim yok. Hem ortada bir emek sömürüsü var. Hem de toplum sağlığını hiçe sayan denetimsizlik var.

HEPSİ SAVAŞTAN ÇIKMIŞ GİBİ
Türk Tabipler Birliği Genel Başkanı Beyazıt İlhan: Hastanelerdeki taşeron şirketlere bağlı işçiler çok kötü koşullarda çalışıyor. Bu insanlara görev tanımlarının dışında pek çok iş yükleniyor. Bu konuda herhangi bir eğitim verilmeden taşeron işçilere tıbbi atıkların ve ameliyathanelerin temizliğini yaptırabiliyorlar. Cerrahpaşa, Çapa, 9 Eylül gibi hastanelere gittiğiniz zaman sanki 2. Dünya Savaşı’ndan çıkmış gibiler. Hastanelerin bakımı yapılamıyor. Gerek Sağlık Bakanlığı’nda gerek üniversite hastanelerinde taşeron işçi patlaması yaşanıyor. 2002 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde toplam taşeron işçi sayısı 16 bindi. Bugün bu rakam tam 150 bine çıktı. Sağlık personeli içindeki taşeron işçi oranı yüzde 4 kadardı. Şimdi ise yüzde 25’i geçti.
<< Önceki Haber Hastaneler boğazına kadar borçta Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER