O'NU KALPLERİMİZE GÖMDÜK

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Nisan 2 2009
‘Alperen’, güzel Türkçemizde birleşik bir kelimedir.
Yiğit, kahraman, cesur, bahadır anlamındaki ‘alp’ ile derviş, ermiş, velî anlamındaki ‘eren’ kelimelerinden terkîb edilmiştir. Kısaca ‘mücahit’ mânâsına gelir. Alperen’in bir elinde tesbihi, diğer elinde silâhı vardır. Alperen, Hakk yolunda O’nun rızası için mücadele eder. Bir ayağı dergâhta, diğer ayağı ordugâhtadır. Osmanlı, alperenler sayesinde bir cihan devleti olabilmiş; ‘cihan hâkimiyeti mefkûresi’ ile ‘nizam-ı âlemi’ tesis edebilmiştir. Aradan uzun yüzyıllar geçtikten sonra 21. asrın Türkiyesi’nde ‘alperen’ sıfatına en çok yakışan ve Hoca Ahmed Yesevî’yi günümüzde temsile en fazla lâyık isim, hiç şüphesiz ‘Muhsin Yazıcoğlu’ idi. Muhsin Başkan, yiğitliğiyle, imanıyla, ahlâkıyla ve mücadelesiyle tam bir alperendi... *** Muhsin Yazıcıoğlu çileli bir dâva adamıydı. 55 yıl sürebilen bütün ömrü boyunca daima çile çekmiş; hayatının en güzel gençlik yıllarını haksız yere tutuklu olarak işkenceler altında hücrelerde geçirmişti. ‘Çile’ şairi üstâd Necip Fâzıl, meşhur şiirini şöyle bitirir: ‘Sen, bütün dalların birleştiği kök; Buricik meselem, Sonsuza varmak...’ Benim ince ruhlu şair Muhsin Gardaşım da zindanda hürriyet özlemi, tahassür ve Hakk aşkıyla yazdığı ‘Üşüyorum’ adlı şiirinde şöyle sesleniyor: ‘Huzur dolu içimde Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum Durun kapanmayın pencerelerim Güneşimi kapatmayın Beton çok soğuk, üşüyorum... ’ Ne hazin bir tecellîdir ki, Muhsin Gardaşım, koskoca Türkiye Devleti’nin gözü önünde üşüyerek ve donarak Hakka yürüdü. Dostu Bülent Uygun, O’nun için yazdığı duygulu şiirinde şöyle söylüyor: ‘Şüphe yok, herkes Rabbine döner Kekik kokulu değil artık dağlarım Üstünde ağlamaklı yılkı atları Biliyorum üşümeyeceksin bir daha Çünkü üstünde Resul’ün kanatları.’ *** O’nun arkasında bir milyona yakın insan yürüdüyse, bunun sebebi, sadece bir siyasî

Bu haberler de ilginizi çekebilir