Herkes birbirine yalan söylüyor...
Yılanların çoğalması yalanları çoğaltıyor elbette. Ta en baştan başlayan yılandillilik, yalanı bir yöntem ve yönetim haline getiriyor. Mübahlığı aşıp farza dönüştürüyor.
Ve bir noktadan sonra her şey yalan oluyor o memlekette.
Devlet, millete yalan söylüyor utanmadan.
Millet zaten devletine eskiden beri yalan söylemeyi erdem saymış.
Devleti kandırmak, tokatlamak bir böbürlenme meselesi.
Yöneticisinin hayatı yalandan ibaret olan milletin de hayatı kısa süre sonra yalana dönüşüyor.
Herkes birbirine yalan söylüyor.
Bırakınız utanmayı, burunların kızarmasını; yalan bir erdem ve üstün özellik olarak addediliyor.
Bir noktadan sonra her şey yalana dönüşüyor.
Rakamlar yalan.
Haberler yalan.
İcraatlar yalan.
Yalan ile karnı doyurmayı becerebilen dünyadaki sayılı birkaç ülkeden biriyiz.
Hadi daraltalım biraz daha kadrajı.
Bir Kuzey Kore kaldı, bir biz.
Cumhurbaşkanı yalancı.
Başbakanı, bakanı, vekilleri yalancı…
İktidarı, muhalefeti yalancı.
Bürokratı, memuru yalancı.
Muhtarlar yalana göre seçiliyor artık Türkiye’de.
Özgürlüğü yalan, ekonomisi yalan, başarısı yalan, yalan oğlu yalan.
Böyle yalanlar üzerine kurulu bir ülkenin darbesi gerçek olabilir mi?
Demokrasimiz gibi darbemiz de yalan elbette.
Demokrasi nöbeti diye sokağa dökülen ‘hüloğğ’cu takımının demokrasiye olan inancı yalan. Çok iyi biliyorum, zira demokrasinin en azılı düşmanları bu kitle. Çoğu demokrasiyi esas düşman olarak görüyor. Reisleri en azından trene benzetiyordu demokrasiyi. Bunlarda o da yok.
Bir iki fotoğraf çekip paylaşınca terfi alacak, ihale kazanacak, yalancı bir devletten para götürecek.
Ramazanı yalan, orucu yalan, bayram
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar

PROF. DR. OSMAN ŞAHİN

SAFVET SENİH

CUMA KARAMAN

ERTUĞRUL İNCEKUL








