Hiçbir musibet devamlı değildir

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Şubat 9 2021
"Hiçbir musibet devamlı değildir. Tarih boyu peygamberlerin, Allah’ın veli kullarının, kendilerini hak yoluna adamış olan ehl-i imanın başına gelenler nazara alınarak, başımıza gelen musibet ve sıkıntılara karşı da ‘bu da geçer yâ hû’ demeli, önümüze bakıp hayr-ul halef nesillerin, gelişen dünya şartlarına meşru dairede ayak uydurarak, iman erkânını hayatın merkezine çekerek yetiştirme gayreti içinde, ihmal etmeden sorumluluklar yerine getirilmeye gayret edilmelidir."
M.Ali Şengül | samanyoluhaber.com
Gerçek Saadet

Gerçek saadet günleri, Efendimiz'in (sav) ve Ashab-ı Kirâm’ın (r.ah) iman ve Kur’an hakikatlerini temsil ve tebliğ ile mükellef tutuldukları ilk günlerde, mallarına ve canlarına müşrikler tarafından el konulmak istendiği ve yuvalarının parçalandığı, boykotlarla her şeyden mahrum edildikleri günlerdi. 

Yâsir ailesinin, Mus’ab bin Umeyr, Zübeyr bin Avvam, Habbab bin Eret ve bütün sahabe efendilerimiz hazretlerinin (radıyallahu anhüm ecmaîn) sırf imanlarından dolayı işkenceye maruz bırakarak öldürülüp ve eziyet edildikleri, aynı zamanda dünya adına  maddi manevi her şeyden mahrum bırakılıp, sıkıntı verildiği ve Bedir, Uhut, Hendek ve diğer savaşlarda şehit olanların, ruhlarının ufkuna yürüdükleri günlerdi. 

Hz. Hamza ve Mus’ab bin Umeyr’in (r.ah) ‘dünyada bir mezar ikimize yeter’ deyip, Uhut’ta şehit düştükleri anda, ikisini bir kabre koydukları günlerdi. 

Ahiret hayatı adına bu kadar büyük mükâfatı olmasına rağmen, hiçbir zaman musibet istenmez. Ne var ki mü’minler olarak, iradelerimizi aşan ve başımıza gelen sıkıntılara sabretme ve katlanma, Allah’a tevekkül ve teslimiyet içinde üzerimize düşeni yapma da bir kulluk görevimizdir.

Bugünlerde yaşananlar, o günlerde yaşananlardan farklı olmadığını görüyoruz. Allah yolunda başa gelen bu türlü hallerde dişini sıkıp geriye adım atmadan, şartların elverdiği ölçüde, mü’minlerin üzerine düşen vazifeleri katlanarak yapmaları gereken günlerdir. Zira bunlar, gerçek manada musibet değildir.

Tahammülü zor musibetler ve sıkıntılar karşısında; şikayet etmeden, daha evvelki dönemlerde müslümanların başına gelen musibetlerin kendi başına gelenlerden daha büyüklerini hatırlayıp, haline şükretmek suretiyle ve ellerini açıp Rabb-ül Âlemîn Allah’a halini arz etmelidir.

Yusuf'u (as) kuyuya atan kardeşleri, babala

Bu haberler de ilginizi çekebilir