Hikmet ve Felsefe: Bir Vahidin İki Yüzü

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ağustos 14 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Cuma Karaman, yeni köşe yazısını "Hikmet ve Felsefe: Bir Vahidin İki Yüzü" başlığı ile kaleme aldı.
Tarih boyunca “hikmet” ve “felsefe”, farklı kaynaklara dayanan iki ayrı düşünce yolu olarak temsilcilerini ortaya çıkarmıştır. Bu ayrım, zamanla “ehl-i hikmet” ve “ehl-i felsefe” şeklinde iki zihin dünyasının oluşmasına yol açmıştır. Hikmet daha çok vahiy, sezgi ve kalp merkezli bir derinlik taşırken; felsefe akıl, mantık ve gözlem temelinde şekillenmiştir.

Bununla birlikte, modern çağda Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bu ayrılığı kesin çizgilerle sürdürmenin hakikatin bütününe ulaşmayı engellediğine dikkat çeker. Ona göre, hakikatin tam kavranabilmesi için akıl ve kalbin, hikmet ve felsefenin bir terkip hâlinde işlemesi gerekir. Ne salt akıl yeterlidir, ne de yalnızca kalp; marifet, bu iki cevheri uzlaştırmakta ve birlikte işletebilmektedir.

Bediüzzaman Said Nursî, çatışmacı değil; uzlaştırıcı ve kuşatıcı bir düşünce teklif eder. Bu yönüyle hem geleneksel hikmet mirasını korur hem de modern felsefi arayışlara karşı duyarlı bir yaklaşım geliştirir. Hikmet ve felsefeyi birbirine rakip değil, aynı hakikatin iki farklı cephesi olarak görür.

Ben de bu yaklaşıma dayanarak, hikmet ve felsefe bahçesine girmeye niyet ettim. Üstad'ın Kur’an’ı bir bahçeye benzettiği şu temsiliyle yazıya yön verdim:  

“Bir insan, boyunun yettiği kadar meyve toplayabilir; ama Kur’an bahçesinde kimse mahrum kalmaz.”

Eğer boyum dallara ulaşmazsa ve sadece yere düşen meyveleri toplayabilirsem, bu hâlimle takdimimi mazur görmenizi istirham ederim.

Niyet ve Yöntem Meselesi

Her ilim yolculuğu bir niyetle başlar. Hikmet ve felsefe bahçesine girmek de öyledir. Eğer niyet, hakikate ulaşmak ve gönlü de aklı da beslemekse, bu yolculuk bereketli olur. Fakat yalnızca tartışmak, üstün gelmek ya da bilgiyle böbürlenmek için giri

Bu haberler de ilginizi çekebilir