'İbrahim olmak'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Eylül 11 2016
Yazar Emine Eroğlu, Habil ve Kabil'in hikayesinden yola çıkarak güncel meseleleri Kur'an-ı Kerim ışığında yorumladı



Ne yaparsan yap, beni kendine benzetemeyeceksin!

“Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek haberini oku:

Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti.” (Mâide, 5/27)

Yeryüzünde, sadık olanla yalancı olanın birbirinden ayrılması “kurban sınavı” ile başlar. Maktul olan Hâbil, sürüsünün en güzelini seçip Allah’a kurban eder. Katil olan Kâbil’se mahsulün kötüsünü ya da sürünün cılız olanını kurbanlık olarak ayırır. Ve sonrasında, Rabbine karşı nankörlüğünü muhasebe etmeye yanaşmayan tüm nefislerin atası olarak, reddedilen ihlassız amelini kıskançlığa dönüştürür.

Kardeşine, “Seni öldüreceğim” der.

Bu tehdit karşısında Hâbil’in verdiği cevap, zalimlerin saldırısına uğrayan tüm hakperestlerin ortak tepkisidir: “Ne yaparsan yap, beni kendine benzetemeyeceksin!”

Önce, “Allah ancak müttakilerden kabul buyurur.” diyerek hakikate tercümanlık eder. Sonra da karakterinin gereği olan şu çok önemli cümleleri kurar:

“Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan da ben seni öldürmek için el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” “Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur!” (Maide, 28-29)

“Nefsi Onu Kardeşini Öldürmeye İtti.”

Kâbil, bu kerteden sonra artık geri dönüşsüz bir şekilde haset ve kıskançlığının, kin ve nefretinin esiridir. Galeyana gelmiş bir öfke ile kardeşini düşmanlaştırmış, akabinde de onu yok etmeye azmetmiştir. Adalete davet edilmek, sadece

Bu haberler de ilginizi çekebilir