İç tamiratın ırgatları

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Eylül 22 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz yeni köşe yazısını 'İç tamiratın ırgatları' başlığı ile okuyucuları için kaleme aldı.
         İnsanlık kalesinin tamiratında çalışacak işçilerin gözleri yukarılarda olmaz, olmamalı. Onlar o faaliyetin lezzetiyle, hazzıyla zaten ücret ve mükafatlarını almış olurlar. Irgatlığın ötesindeki istek ve arzular onlara yaramaz. Hatta şefkat tokadı yiyebilirler.

         Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Âl-i Beyt olan seyyidleri ikiye ayırıyor: Birincisi, Efendimizin (S.A.S) nesebinden, neslinden gelenler. İkincisi, Efendimizin (S.A.S) getirip anlattıklarını hayatının gayesi yapanlar. Bunlar da Manevi Âl-i Beytin Seyyidleridir.

         Aslında bu her iki çeşit Âl-i Beyt’in esas işleri “iç onarım” yani “manevi, ruhi, kalbi tamirattır.” Onlar gözlerini halifeliğe, hakimiyete, idareciliğe, valiliğe dikmezler. Dikmemeleri gerekir. Üstad Hazretleri, İman ve Kuran hizmetkarlarına Manevi Âl-i Beyt diyor.

         On Dokuzuncu Mektupta Üstad Hazretleri “Neden hilafeti İslamiye, Efendimizin (S.A.S.) Âl-i Beyt’inde takarrur etmedi? Halbuki (halife olmaya) en ziyade layık ve müstehak olan onlardı.” şeklindeki bir soruya şöyle cevap veriyor: “Dünya saltanatı aldatıcıdır. Âl-i Beyt  ise İslami hakikatleri ve Kuran’ın hükümlerini muhafaza etmeye memur idiler.  Halife olan ve saltanata geçen, ya Peygamber gibi masum (günahsız) olmalı veyahut Hulefa-i Raşidin (Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman. ve Hz. Ali), Ömer İbn-i Abdülaziz-i Emevi ve Mehdi-yi Abbasi gibi harükulâde kalbî bir zühd ve takvaya sahip olmalı ki aldanmasın. Halbuki Mısır’da Âl-i Beyt namına teşekkül eden Fatımiye devleti halifeliği ve Afrika’da Muvahhidîn Hükümeti ve İran’da Safavîler Devleti gösteriyor ki Dünya Saltanatı Âl-i Beyt’e yaramaz. Asıl vazifeleri olan dini korumayı ve İslamiyete hizmeti onlara unutturur. Halbuki saltanatı terk ettikleri zaman, parlak ve yüksek bir surette İslamiyete ve Kuran’a hizm

Bu haberler de ilginizi çekebilir