İklim değişikliği ve zorunlu göç arasında nasıl bir ilişki var?

Savaş, terör, yoksulluk ve iklim değişikliği... Bir göç akınının ardında birden fazla sebep olabilir. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörü Antonio Vitorino, gıda güvensizliği, iklim değişikliği ve zorunlu göç arasında çok yakın bir ilişki olduğunu söylüyor.

SHABER3.COM

Euronews'in haberine göre, Ukrayna'daki savaş ve gıda krizinin çoğu Afrika ülkesinde insani koşulları kötüleştireceği ve bu ülkelerden göçün artmasına neden olabileceği tahmin ediliyor.

Vitorino'ya göre, gıda krizi yalnızca savaş ve tahıl fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmıyor. Vitorino, gıda krizinin iklim değişikliği, kuraklık ve sellerin tarımsal üretim üzerindeki etkisine ilişkin bir başka yanının daha olduğunu ifade ediyor.

Vitorino, gençlerin “Umudun Geleceği” konusunu tartıştığı Portekiz'de düzenlenen Estoril Konferansları’nda, savaşlar, iklim değişikliği ve gıda güvensizliği nedeniyle yaşanan göçlere ilişkin soruları yanıtladı.

Bugün burada Estoril Konferansları’nda yapacağım çağrı şu: Angaje olun, bağlantıda olun, insanların savaştan, yoksulluktan, iklim değişikliğinden neden kaçtığını anlayın. Ve sonra harekete geçin. Harekete geçmek gönüllü olmak, destek olmak, aynı zamanda göçmenlere karşı onurlu muameleyi savunmak anlamına gelir.

euronews: Çok yakınımızda, Ukrayna’da bir savaş var. Genç nesilleri sürekli göçlerle yüzleşmeye ve bunlara yanıt vermeye nasıl hazırlayabiliriz?

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino: "Dünya genelinde göçmenlerin büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Varış ülkelerindeki gençlerin ilk görevinin bu genç göçmenlerle temas kurmak olduğunu söyleyebilirim. Onları tanımaya, niçin geldiklerini anlamaya çalışmalılar. Umutlarını, beklentilerini öğrenmeliler. Bugün burada Estoril Konferansları’nda yapacağım çağrı şu: Angaje olun, bağlantıda olun, insanların savaştan, yoksulluktan, iklim değişikliğinden neden kaçtığını anlayın. Ve sonra harekete geçin, harekete geçmek gönüllü olmak, destek olmak, aynı zamanda göçmenlere karşı onurlu muameleyi savunmak anlamına gelir."

euronews: Örgütünüz uzun süreli bir savaş ihtimaline nasıl hazırlanıyor?

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino: "Bu mülteci krizi tamamen benzersiz bir durum. Her şeyden önce kriz çok kısa sürede inanılmaz derecede büyüdü. Korkarım ki devam edecek. Dolayısıyla Hem Avrupa ülkelerindeki mültecilerin hem de her şeyini kaybettiği halde Ukrayna’da kalan bu insanların su, elektrik, gıda, nakit desteği gibi acil ihtiyaçlarına yanıt vermeliyiz. Son olarak kışa hazırlık yapmalıyız çünkü kış kapıda. Aynı zamanda insanlar hayatta kalmak istiyorsa dirençli olmak zorunda. Özellikle savaştan dolayı büyük ölçüde yıkılan bir ülkenin yeniden inşası için geleceğe dair umut oluşturmaya başlamamız gerekiyor."

'Sivil toplumun gösterdiği cömertliğin hükümetlere de bulaşmasını diliyorum'

euronews: Polonya ve Macaristan, Brüksel’in sığınmacılara ilişkin politikasına uymayı reddeden ülkeler olarak bir blok oluşturdu. Rus işgali sonrası bu durum değişmiş görünüyor. Sizce Ukrayna’daki çatışma Orta Avrupa’da görüşlerin değişmesine neden olabilir mi?

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino:
"Sivil toplumun gösterdiği cömertliğin hükümetlere de bulaşmasını diliyorum. Aslına bakarsanız, bugün bu konferanslarda da duyduğumuz üzere, insanlara ilk yanıtı verenler, kaçan Ukraynalılara ilk desteği sunanlar vatandaşlar oldu. Resmi kurumlar bu ilk olumlu intiba sonrasında harekete geçti. Her ülkede, her insanda hâlâ bir insanlık kırıntısı olduğunu içtenlikle umuyorum."

euronews: Bu savaş ve gıda krizi çoğu Afrika ülkesinde insani koşulları kötüleştirebilir. Bu da bu ülkelerden göçün artmasına neden olabilir. Bu duruma ilişkin başlıca endişeleriniz neler?

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino:
"Bence gıda güvensizliği, iklim değişikliği ve zorunlu hareketlilik arasında çok yakın bir ilişki var. Ve tüm bu bileşenlerin çaresine acilen bakmamız gerekiyor. Gıda krizi yalnızca tahıl fiyatlarının artmasından, savaştan kaynaklanmıyor. Bu hikayenin yalnızca bir kısmı. Ancak hikayenin iklim değişikliği, aşırı hava olayları, kuraklık, uzun süren kuraklık ve bazen sel felaketleri ve yoğun selin tarımsal üretim üzerindeki etkisine ilişkin başka bir yanı daha var.

Ve entegre yaklaşım, Uluslararası Göç Örgütü’nde Dünya Gıda Programı ve Gıda ve Tarım Örgütü ile yaptığımız gibi, seferber edilmiş bir uluslararası toplum ve yakın bir iş birliği gerektirir. Bu kısa vadeli bir zorluk değil. İklim değişikliğine adaptasyonun toplulukların günlük yaşamına dahil edilmesi uzun vadeli bir konu."

'Yerinde kalmak isteyen insanlara öncelik vermeliyiz'

euronews: Gelecekte iklim değişikliği nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalabilecek, göç edebilecek milyonlarca insan var. İnsanları böyle bir toplu göçle yüzleşmeye nasıl hazırlayabiliriz?

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino: " Pasifik adalarına ya da Karayiplere baktığınızda, denizde yükselen su seviyesinin bu bölgelerde geçim kaynaklarına zarar verdiğini göreceksiniz. Ancak örneğin Uluslararası Göç Örgütü’nün çokça aktif olduğu Sudan gibi bir ülkeye baktığınızda, orada kuraklık nedeniyle yer değiştirmiş on binlerce insan görüyorsunuz. Aynı ülkenin başka bir bölgesinde sel nedeniyle yer değiştirmiş on binlerce insanla karşı karşıyayız. Dolayısıyla sahadaki gerçekliklere uygun bir yaklaşıma sahip olmanız gerekiyor. Göç iklim değişiklikliğinin etkilerine karşı çözümün bir parçası olabilir ancak yaşadığı yerde kalmak isteyen insanlara öncelik vermemiz gerekiyor. Toplulukların yaşadıkları yerde kalmaları ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamaları için dayanıklılık koşullarını oluşturmamız gerekiyor."

euronews: Taliban rejimi kısa süre önce Afganistan’daki iktidarının birinci yıl dönümünü kutladı. Birleşmiş Milletler, Afganistan’ın dünyanın en kötü insani krizlerinden birini yaşadığını söylüyor. Bu sizin çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino: "Tahmin edebileceğiniz gibi inanılmaz derecede etkiledi. Ancak açık konuşalım. Afganistan’da Taliban 15 Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmeden önce dahi çok ciddi bir insani durum yaşanıyordu. Afganistan’daki yapısal sorunlar katlanarak arttı. Ülkede kuraklık var, istikrarsızlık ve güvensizlik var, aynı zamanda çok zorlu sağlık koşulları hakim. Afganistan’daki durumun siyasi boyutu nedeniyle uluslararası toplum ve Uluslararası Göç Örgütü’nün de aralarında bulunduğu Birleşmiş Milletler ajansları olarak insani yardım sağlıyoruz. Ancak insani yardımın yapabileceklerinin de sınırı var. Çoğu şey, bir kalkınma stratejisi üzerinden yalnızca uzun vadede ele alınabilir. Ve bugünlerde siyasi kısıtlamalar dikkate alındığında, kalkınma eylemleri yaptırımlar nedeniyle sınırlı finansmana sahip. Bu yüzden her şeyden önce insani yardıma odaklanma eğilimindeyiz."
<< Önceki Haber İklim değişikliği ve zorunlu göç arasında nasıl... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER