İngiltere'de 'radikalleşmeye karşı' Müslüman kadınlara İngilizce öğretilecek

⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Pazartesi, Ocak 18 2016

İngiltere Başbakanı David Cameron, Müslüman kadınlara toplum tarafından yapılan ayrımcılığa son vermek amacıyla kadınların eğitimine 20 milyon Sterlin bütçe ayrılacağını açıkladı.

İngiliz lider, ulusal yayın kuruluşu BBC 4 Radyosu'na yaptığı açıklamada, ülkede yaşayan Müslüman kadınların yüzde 22'sinin anadil olarak kabul edilen İngilizceyi çok az bilmesinin, radikal örgütlerle mücadeleyi zayıflattığına ve cinsiyet ayrımcılığına sebep olduğunu öne sürdü. Cameron, zayıf İngilizceye sahip olanlarla aşırıcılık arasında doğrudan bir bağ olmadığını ancak planlanan dil derslerinin toplulukların bir arada yaşamasını kolaylaştıracağına değindi. İngiliz Başbakan ayrıca, eş durumundan vize alarak ülkeye yerleşmek isteyenlerin talep edilen İngilizce sınavındaki başarısızlıklarının da vize başvurularını olumsuz etkilediğine dikkat çekti.

David Cameron, hükümetin Müslüman kadınların İngiliz dilini öğrenmesine yönelik eğitim planları için "Birbiriyle bütünleşmiş, birbirine bağlı, tek bir ulus haline gelinebilmesi için bu gerçek bir fırsat" ifadelerini kullandı. İngiliz lider, "Geçmişte insanları kendilerini geliştirmeleri için kendi tercihlerini yapmaları daha ilerici bir anlayış olarak kabul edildiğini düşünüyorum ancak bunu tamamen yanlış buluyorum." diye devam etti.

"IŞİD'LE MÜCADELE İÇİN ÖNEMLİ BİR ROL OYNUYOR"

Cameron, çok az İngilizce konuşan ya da bilmeyenlerin IŞİD gibi radikal örgütlerle doğrudan bağlantısı bulunmadığını ancak dili öğrenmenin bu tip örgütlere karşı mücadelede önemli rol oynadığını belirtti.

İngiltere hükümeti İngilizce eğitimlerinin gelecek Ekim ayından itibaren başlatılmasını planlıyor. Eğitimden öncelikle, eş durumundan dolayı Ada'ya yerleşmek ve 5 yıllık vize başvurusunda bulunanlar faydalanacak. Ülkeye 5 yıllık vizeyle gelenler, ilk iki buçuk yıllarının sonunda İngilizce sınavına tabi tutularak, seviyeleri ölçülecek. Hükümet yaptığı açıklamada, gereken seviyeye ulaşamayan göçmenlerin ülkeden çıkarılması gibi bir amacın söz konusu olmadığını, ancak v