KUR’ÂN’I ANLAMAK İÇİN

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Mayıs 15 2020
Bir önceki yazımızda, içinde bulunduğumuz Ramazan ayının ‘Kur’ân ayı’ olması hasebiyle; Kur’ân’a yönelmek, onun ruhunu, ahkâmını anlama gayretinde olmak gerektiğine değinmiştik. Çünkü Kur’ân öyle bir hazine-i İlâhiyedir ki onun mânâ ve muhtevası, i’câz ve ahkâmı hakkında bugüne kadar ifade edilen görüşler, düşünceler, açıklanması adına kaleme alınan ciltler dolusu eserler belki deryada bir damla mesabesindedir. Nitekim Allah (c.c) Lokman Sûresinin 27. ayetinde, “Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsa, yedi denizle desteklenen bir deniz de mürekkep olsa yine de Allah'ın sözleri yazmakla bitmezdi…” buyurarak bu hakikate dikkat çekmektedir. Müslümanın hayatında ihtiyaç duyduğu her şeyi (açık-kapalı) ihtiva eden, hakkı bâtıldan ayıran, insanı sırât-ı müstakîme sevk ederek hidâyete erdiren Kur’ân’ın, tenezzülât-ı ilahî olarak beşere kendi dilinde gönderilmesi, ilk mesajının ‘oku’ olması ve Allah’ın (c.c) Kur’ân’da defâatle “Düşünmez misiniz, akletmez misiniz, tefekkür etmez misiniz?” buyurması Kur’an’ın anlaşılmasının lüzûmunu ortaya koyar.

Hâliyle her şeyde olduğu gibi Kur’ân’a da hakiki manada yönelmenin, onu anlamanın ve ondan istifade etmenin de elbette belli usûl ve kâideleri vardır. Ezcümle:

İnanma- Niyet- Azim

Kur’ân’ı anlamak, onun ‘Allah Kelâmı olduğuna canu gönülden inanmaya, aşkla sevmeye ve ona yakîn derecesinde güvenmeye’ vâbestedir. Bu da niyet ve talebe bağlıdır. İnsan zerre kadar ön yargı taşımadan Kur’ân’a yönelir, ona hüsn-ü niyetle yani manâ ve muhtevasını doğru anlayıp ahkâmını hayatının bütün alanlarında Allah (c.c.) rızası için uygulama amacıyla yaklaşır, bu niyet ve talebini devamlı korursa Kur’ân da o insana hazinelerini açacaktır. Niyetin âlî olması kadar, ‘talepte ısrar, azim, kararlılık ve devamlılık’ da ona karşı duyduğumuz alâkanın göstergesi olarak Mütekellim-i Ezelî’nin icabetini celbedecek ve artık Kur’ân daha bir farklı duyulup

Bu haberler de ilginizi çekebilir