Bediüzzaman’ın Son Yolculuğu

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Mart 10 2020
Bediüzzaman’ın son günlerini anlattığımız yazı dizisinde, Üstad ile son yolculuğuna bizzat katılan ve vefat anına kadar yanından ayrılmayan Bayram Yüksel Ağabey ikinci bölümde anlatmaya devam ediyor: 

‘… Biz Tahirî Ağabey ile anlaşmıştık, ‘Biz ayrıldığımızda polislere kapıyı açma, hemen yat.’ demiştik. Çünkü, Tahirî Ağabey’i ‘Hoca nereye gitti?’ diye suale çekecekler, bizim ne tarafa gittiğimizi öğreneceklerdi.

Tahiri Ağabey de hiç kapıyı açmıyor, polisler ev sahibesine geliyorlar. ‘Teyze, Hocaefendi ne zaman gitti, nereye gitti, biliyor musunuz?’ dedikleri zaman, Fitnat Hanım polislere:
‘Ben bekçi miyim, ne bileyim, siz bekliyorsunuz ya! Siz bilmiyorsunuz da ben mi bileyim?’ diyor.

Biz garajdan çıktığımızda yağmur yağıyordu, en çok Konya Valisi’nden endişe ediyorduk. Çünkü o zamanlar gazetelerin baş manşetlerinde, ‘Nurcuların kökünü kazıyacağım.’ diye her gün aleyhte sözleri çıkıyordu.’
 
(Ne kadar da tanıdık sözler. Bu Hizmetleri çok kişi kazımaya yeltendi ama Allah’ın yanında olduğu, zahîr bulunduğu bir meseleyi, dünyanın bütün şeytanları toplansa da O’nun izni, müsaadesi olmadan engelleyemediler. Bir şem’a ki Mevlâ yaka, üflemekle sönmez. Bakın şimdi kim başlara taç yapılıyor, kim lanetle anılıyor…)
Neyse biz yine Bayram Yüksel Ağabey’e kulak verelim:
‘…Bu sebepten (Konya Valisi’nden ötürü) bütün yol boyunca şerrin def’i için Âyetü’l-Kürsî okuduk. Eğirdir’e vardığımızda yağmur çok şiddetlendi. Polis karakolunun önünden geçerken, polisler, yağmurun şiddetinden içeri girmişlerdi, bizi göremediler.

Şarkikaraağaç’a varmadan arabanın plakasına çamur attık. Orada da kimse görmedi. Şarkikaraağaç’ı geçtikten sonra Üstad iyileşti. Arabadan çıktı, abdest tazeledi. 

Şarkikar

Bu haberler de ilginizi çekebilir