Kaçın... Albayrak yine 'TL alan kazanacak' dedi

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, havuz medyasına konuştu, pembe tablo çizdi. Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Albayrak'a göre TL'de kalan karlı çıkacak.

Berat Albayrak'tan şiveli dolar konuşması: Gara gara düşünüyorlar

Berat Albayrak'ın sorulara verdiği cevaplardan bir kısmı şöyle: 

'Bir nevi tefecilik yaparsanız devlet izin vermez'
- Özel bankalar, bilhassa yabancı sermayeli olanlar Kovid-19 şokunun atlatılmasında neden elini taşın altına uzatmıyorlar?

-Bu soruya özellikle finansal anlamda bir cevap vermek gerçekten zor. Verilecek kredilerinde maliyetlerin yüksek olması nedeniyle bankaların kredi vermemesi anlaşılabilir. Ancak politika faizinden mevduat faizine kadar Türk Lirası tarafında tüm faizlerin düştüğü veya öngörülebilir bantta hareket ettiği bir dönemdeyiz. Fiyatlamaları bu açıdan rahatlıkla yapıp risklerini de bu fiyatlamalarla yönetebilme imkânları olduğu çok açık ortada. Sözünü ettiğiniz bankalar maalesef ihtiyatlı davranıyoruz iddiasıyla yaklaşık iki yıldır reel sektöre ihtiyacı olan finansmanı sağlamaktan imtina ediyor. Bugün de Kovid- 19 ile ilgili belirsizlikler devam ederken kredi kullandırmayı ticari anlamda doğru bulmadıkları söyleniyor.

Tabi siz, 'şu kadar teminatım var, müşterim batarsa batsın, teminatımı alır zarar etmem,' düşüncesiyle hareket ediyor ve bir nevi tefecilik türünde bir faaliyet yürütüyorsanız, bizim de devlet olarak buna müsaade etmemiz, kimse kusura bakmasın, mümkün olmaz. Son olarak ülkemizin kıymetli finansal kaynaklarının daha fazla sayıda ihtiyaç sahibinin kullanımına açılması amacıyla düzenleyici kurumumuz BDDK da oldukça önemli adımlar attı. Bu noktada yeni Aktif Rasyosu düzenlemeleri bu soruna kesin bir çözüm buluyor olacaktır. Bankalardan beklentimiz reel sektöre ve hane halklarına kredi kanallarını açık tutmaya devam etmeleridir. Bu bağlamda ilgili bütün aktörlerle uyum içerisinde adımlar atmaya devam edeceğiz.

- Kovid-19 sonrasında nasıl bir küresel sistem tasavvur ediyorsunuz?

-İşbirliği mi, yoksa korumacılık mı ön plana çıkacak? Birçok sektörde korumacılığın artacağı, yerel paralarla ticaretin ve dengeli dış ticaretin ön plana çıkacağı, serbest ticaret anlaşmaları ve gümrük birliklerinin yeniden gözden geçirileceği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Biz de cari açığımız içinde önemli payı olan, açık verdiğimiz ülkelerle yerel paralarla ticaret ve ithalat düzenlemeleri konusunda önümüzdeki 1-2 ay içinde kararlı adımlar atacağız. Artık yeni bir sistemin ve oyun planının kurgulanması, karşılıklı eşitlik üzerine bir ticari dengenin kurgulanması esas. Şu anda küresel tedarik zincirleri geri dönülemez şekilde değişiyor. Dünya, tüm tedariğin belli coğrafyalara yoğunlaşmasının sakıncalarını gördü. Coğrafi konumumuzun sağladığı avantajları hayata geçirmek için çok olumlu bir dönem olacak, çeviklik kavramının önemi ortaya çıkacak ve Türkiye birçok sektörde bunun meyvelerini alacak.

- Birkaç haftadır swap konusu konuşuluyor. Hangi merkez bankalarıyla swap görüşmeleri yapılıyor? Süreçler ne durumda?

-G20 ülkeleriyle görüşmelerimiz devam ediyor. Bu anlaşmalar, ülkelerin kendi paralarıyla oluşturduğu limitler çerçevesinde ikili ülke ticaretini güvence altına almak için yapılmaktadır. Farklı ülkelerle hali hazırda faal swap hatlarımız da mevcut. Dış ticaretimizde önemli paya sahip olan ve açık verdiğimiz ülkelerin yanı sıra serbest ticaret anlaşmamız olan tüm ülkelerle yerel parayla ticareti gerçekleştirmek için swap anlaşmaları için görüşüyoruz.

- Doların yükselişini baskılamak için Merkez Bankası rezervlerinin satıldığı, rezervlerin yetersiz kaldığı söyleniyor...

-Merkez Bankamızın rezervleri, ülkemizin kısa vadeli döviz likiditesi ihtiyacını karşılamak için yeterlidir. Bu konuda yapılan siyasi kaynaklı tezviratın amacı ülkede bir panik havası oluşturmak, yurt içi yerleşiklerin döviz talebini körüklemek, yabancı sermayeyi korkutup kaçırmaktır. İçinden geçtiğimiz süreçte, gelişmekte olan ülkelerden ciddi miktarda sermaye çıkışı oldu. Piyasalarda çok kısa sürede, çok yüksek miktarlarda döviz talebi oluştu. Bu tip dönemlerde, tüm merkez bankaları gibi bizim Merkez Bankamız da piyasadaki oynaklıkları azaltmak, döviz kurlarında gerçekleşebilecek sert hareketlerin piyasalarda ve ekonomik aktivitede oluşturabileceği yan etkilerini sınırlamak için piyasaya döviz likiditesi sağlamış olabilir. Zaten gelişmekte olan ülkelerin rezerv biriktirmesinin sebeplerinden biri de böyle zor dönemlerde piyasalara döviz likiditesi sağlayabilmektir. Dış finansman konusunda oluşturulmak istenen hava Ağustos 2018'de başlayan saldırıların uzantısıdır.

- Kurlarda son dönemde gözlenen hareketliliğin yönetilebilir düzeyde tutulması ve özellikle ekonomiye döviz enjeksiyonu için ne yapacaksınız?

-Oynaklık yalnızca bizim para birimizde değil tüm para birimlerinde ortaya çıkmış durumda. Bu krizin başından itibaren gelişmiş ülke para birimleri dahi eurodan yen'e dolar karşısında çok ciddi bir oynaklık gösterdi. Ekim 2018 başlangıcından bu yana yabancıların dolar satıp o ülkenin yerel para birimlerine ve o para birimine ait faizlere yatırım yaptıkları para birimleri içerisinde TL hala karda olan nadir birkaç para biriminden biridir. Başka bir deyişle o tarihten bu yana TL'ye geçen pozisyonlar dolar getirilerinin yüzde 13 kadar daha fazla bir getiri sağlamışlardır.

Aslında uzun vadeli baktığımızda çok net görüyoruz ki TL pozisyonu alanlar uzun vadeli hep haklı ve karlı çıkmışlardır. Buna rağmen, görüyoruz ki, siyasi düşüncelerle hareket eden belirli bir kesim, Merkez Bankamızın rezerv seviyesini bahane ederek piyasalarımızda bir panik havası oluşturma ve Türk Lira'sını baskı altında tutma çabası içinde. Özellikle yurt dışında yayın yapan ve geniş bir takipçi kitlesi olan bazı basın-yayın organları, sanki dünyada başka ülke kalmamış gibi sürekli olarak Türkiye'yi gündemde tutmakta, oluşturdukları gerçeklerden uzak olumsuz gündemle, ülkemizin itibarına ve finansal güvenliğine saldırılarda bulunmaktadır.

- Rezervler borçları ödeyecek durumda yani...

-Ülkemiz cari işlemler dengesini sağlamıştır ve bu kanaldan ciddi bir finansman ihtiyacı bulunmamaktadır. Hem bankalarımızın hem de finansal olmayan firmalarımızın kısa vadeli döviz açık pozisyonu bulunmamaktadır; yani, bankalarımızın ve diğer firmalarımızın kısa vadeli yurt dışı borçlarını tamamen kapatmaya yetecek kadar döviz varlıkları bulunmaktadır. Dış borcumuzun önemli bir kısmı dış ticaretle ilgili finansmanların yanı sıra bankacılık sektörünün istikrarlı mevduat finansmanından oluşmaktadır.

Devletimizin dış borç geri ödeme takvimi son derece rahat durumdadır. Gerek bankalarımız gerekse de reel sektör firmalarımız geçmiş kriz dönemlerinde dahi borçlarını yüzde 90'lar seviyesinde yüksek oranlar ile çevirebilmişlerdir; bu yılın mart ve nisan ayında, global piyasaların son derece çalkantılı olduğu dönemde dahi, yenilemeler geçmişteki seviyelere yakın seyretmiştir, Merkez Bankamızın toplam rezervleri 86 milyar dolar seviyesinde ve mevcut resimde vadesi gelecek yurt dışı finansal borçları karşılamak için fazlasıyla yeterlidir.

<< Önceki Haber Kaçın... Albayrak yine 'TL alan kazanacak' dedi Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER