Kaçırmalar Avustralya devlet televizyonunda: Kaçırmayla övünme arsızlığı gösteriyorlar

Dünya kamuoyunun sessizliğinden yakınan Human Rights Direktörü Emma Sinclair Webb; “Yakın zamanda Kenya ve Kırgızistan’daki kaçırma olaylarında görüyoruz. Kaçırılan şahsın (Orhan İnandı) Türk Büyükelçiliği’nde olduğu belirtiliyor. Ve Türk yetkililer, istihbarat servisinin, gösteri tarzında bu kaçırma ve sözde "iade gerçekleştirmedeki başarılarıyla" övünme arsızlığını gösteriyorlar.”dedi.

Kaçırmalar Avustralya devlet televizyonunda: Kaçırmayla övünme arsızlığı gösteriyorlar

Avustralya’nın resmi haber kanalı ABC NEWS, MİT’in girişimiyle Kırgızistan’da kaçırılan Orhan İnandı başta olmak üzere Kenya, Kosova ve diğer ülkelerden kaçırılan Hizmet Hareketi mensuplarıyla ilgili operasyonlara geniş yer ayırdı.

Zaman Avustralya'da yer alan habere göre İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya (Human Rights Watch Europe and Central Asia Associate) Direktörü Emma Sinclair Webb’in, konuk edildiği programda, Kırgızistan’da kendisinden 19 gün geçmesine rağmen hiçbir haber alınamayan, Orhan İnandı’nın kaçırılması hadisesine dikkat çekildi.

TÜRKİYE, BM YASALARINI VE ULUSLARARASI HUKUKU ÇİĞNİYOR 
 
Uluslararası kamuoyunun yeterli tepki vermemesinden yakınan Emma Sinclair Webb, “Türkiye, Birleşmiş Milletlerin yasalarını, mekanizmasını ve uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayıyor ve çiğniyor” dedi. Türkiye’nin, Kırgızistan devletinin yasalarını çiğneyip, hiçe sayarak kaçırma operasyonları gerçekleştirdiğinin altını çizen Emma Sinclair Webb, “Evet, yasal ve yargı sisteminin zayıf olduğu, hukukun iyi işlemediği ülkelerde bu işler daha kolay yapılıyor. Buna en tipik örnek olarak, yakın zamanda Kenya’dan kaçırılan (Selahattin Gülen) olayı var. Aynı şekilde Kırgızistan’da (Orhan İnandı) kaçırma olayını da gösterebiliriz” diye konuştu.

KAÇIRILANLARIN AKIBETİ BİLİNMİYOR, SONRA DA İŞKENCE EDİLDİĞİNİ ÖĞRENİYORUZ 

MİT’in yurtdışında gerçekleştirdiği, Kosova ve diğer operasyonların da yer aldığı röportajda, Erdoğan rejiminin, Hizmet Hareketi mensuplarının illegal yollarla kaçırılmasıyla ilgili detaylı ve geniş bilgilere yer verildi. Türkiye’ye kaçırılan Gülen Hareketi mensuplarının birçoğundan haber alamadıklarını, bazılarının ise cezaevlerinden çıktıktan sonra yoğun işkenceye maruz kaldıklarının öğrenildiğini hatırlatan Sinclair Webb, Türkiye İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in, son 3-4 yılda Gülen Hareketi’ne yakınlığıyla bilinen 100’e yakın eğitimci ve iş adamını, 17 farklı ülkeden illegal yollarla kaçırdığına dikkat çekti.

SON 4 YILDA, 17 ÜLKEDEN İLLEGAL YOLLARLA 100’E YAKIN ŞAHIS KAÇIRILDI 

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya (Human Rights Watch Europe and Central Asia Associate) Direktörü Emma Sinclair Webb, konuk olduğu programda önemli açıklamalarda bulundu.  Türkiye’nin MİT’i kullanarak, dünyanın çeşitli ülkelerinden Hizmet Hareketi mensuplarını illegal yollarla kaçırdığını belirten Emma Sinclair, şimdiye kadar 100’e yakın kişinin 17 farklı ülkeden kaçırılarak, Türkiye’ye getirildiğini söyledi.

DÜNYA’NIN HER YERİNDE OKUL AÇANLARA “TERÖRİST” SUÇLAMASI 

Bu operasyonların bazı yerel yöneticilerle iş birliği yapılarak yapıldığını vurgulayan Direktör Sinclair Webb, ABC News Avustralya’dan Beverley O’Connor’ın sorularını şöyle cevaplandırdı:

-İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün verilerine göre, Türkiye İstihbarat Teşkilatı, son 3-4 yıl içinde Gülen Hareketi’ne yakınlığıyla bilinen 17 farklı ülkeden illegal yollarla eğitimciler kaçırdı. Erdoğan bu kampanyayı nasıl başlattı? 

2016’da yapılan başarısız darbe girişiminden sonra başladı. Türk Hükümeti, Sünni Din Âlimi Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen insanları, bu darbe girişimi sebebiyle suçladı. Gülen ve takipçileri, uluslararası bir hareket. Dünyanın her tarafında okul açıyor, eğitimle uğraşıyorlar. Aynı zamanda Türkiye’de de aktif faaliyetlerde bulunuyorlardı. Bu darbe girişiminden sonra, içerde adeta yok edildiler ve sosyal her türlü bağlarını koparma çalışmaları devam ediyor. Erdoğan hükümeti bunu bir fırsata çevirerek, Gülen Cemaati ile yakınlığı olan on binlerce kişiyi tutukladı. Yüzbinlerce insanı soruşturmadan geçirdi ve bunların yargılanmaları hâlen devam ediyor. Hükümet, bu grubu “terörist” ilan etti. Ve bunları “terör” suçlarıyla ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Daha sonra Türk Hükümeti, dünyanın çeşitli ülkelerinden Gülen’e yakın olan insanlara yönelik operasyonlar düzenledi. Kaçırarak ülkeye getirdikleri insanlar; eğitimci, öğretmen, iş adamları. Hükümet bunu büyük bir reklam kampanyasına çevirdi.

-Şimdiye kadar kaç kişi anlattığınız şekilde Türkiye’ye getirildi? Ülkeye getirilince neler yapılıyor ne yapıyorlar? 

-Evet, 100’e yakın kişi, illegal bir şekilde ve yasalara aykırı şekilde Türkiye’ye getirildi. Yasaları çiğneyerek getirdikleri kişileri, dünyanın farklı ülkelerinde ya sokaktan kaçırıyorlar ya da o ülkenin bazı yetkilileriyle değişik şekilde anlaşarak ve iş birliği yaparak bu kaçırma olaylarını gerçekleştiriyorlar. Ne yazık ki; bunu yaparken de yerel mahkemelerin kararlarını ve yasalarını, bypass ediyorlar. Demek istediğim, tüm bunlar legal yollarla yapılmıyor.

-Demek ki bazı ülkeler buna göz yumuyorlar veya yapılanların bir parçası olarak bunu gerçekleştiriyorlar? 

-Evet, yasal ve yargı sisteminin zayıf olduğu, hukukun iyi işlemediği ülkelerde bu işler daha kolay yapılıyor. En tipik örnek olarak, bunu yakın zamanda Kenya’daki (Selahattin Gülen)’in kaçırma olayında görüyoruz. Yeni olay Kırgızistan’da (Orhan İnandı). Bu olay da benzerlikler taşıyor. Kaçırılan şahsın Türk Büyükelçiliği’nde olduğu belirtiliyor. Her gün büyükelçiliğin kapısında protestolar gerçekleştiriliyor. Kırgızistan’daki kaçırma (Orhan İnandı) olayında, Kırgızistan Hükümeti’nin ne kadar işin içinde olduğunu bilmiyoruz. Ama Türkiye, bu ülkenin yasalarını çiğneyip, hiçe sayarak bu operasyonları gerçekleştiriyor. Size daha farklı bir örnek vereyim: Kosova’da 6 kişinin kaçırılması hadisesi. Bunlar, Gülen Hareketi ile yakınlığı olan ve o okullarda öğretmenlik yapan eğitimciler. Bu kişileri kaçırıp Türkiye’ye getirdiler. Sonra, Kosova İçişleri Bakanı, bu kaçırılma olayından habersiz olduğunu söyledi.

MİT’İN KAÇIRDIĞI ŞAHISLAR, TÜRK BAYRAĞI RESİMLERİYLE TEŞHİR EDİLİYOR 

-Peki, bu insanlar kaçırılıp Türkiye’ye getirilince başlarına neler geliyor?   

-Bunlar burada cezaevlerine atılıyorlar. Sonra “terörist” suçlamasıyla yargılanıyorlar. Erdoğan Hükümeti, Gülen Hareketi’ni “terörist” organizasyon olarak suçluyor. Maalesef, bazılarıyla ilgili ise bilgi ve haber alamıyoruz. Başlarına ne geliyor diye bir bilgi de edinemiyoruz. İşkence yapıldığını öğreniyoruz. Maalesef bunu içeri atılıp, daha sonra cezaevlerinden çıkanların ifadelerinden öğreniyoruz. Genelde asıl problem, içerde ne yaşadıklarını öğrenemiyoruz.  Türkiye bunları yaparken, Birleşmiş Milletlerin yasalarını ve uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayıyor ve çiğniyor.

-Bu operasyonlara uluslararası camiadan neredeyse hiç tepki gelmiyor. Bu endişe verici bir durum değil mi? 

-Evet, maalesef neredeyse uluslararası camiadan hiçbir tepki yok. Bütün bunlarda özellikle çarpıcı olan, Türk yetkililerin bu adamları Türkiye’ye geri getirirken, bu operasyonlarla büyük övünç duymalarıdır. Bu yüzden halka sunulan Türk bayrakları önünde kelepçeli erkeklerin fotoğraflarını sık sık görüyoruz. Kamuoyuna ‘bunları başarıyla yakaladık’ diyorlar. Ne yazık ki, yasayı çiğnemekten veya bunlara karışmaktan hiç söz edilmiyor. Ve bazı durumlarda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek komiserliği (UNHCR) ve BM mekanizmaları devre dışı bırakılıyor. Ayrıca insanların yaşadığı, oturum sahibi olduğu veya vatandaşı olduğu gerçeğine saygı duyulmadan bunlar yapılıyor. Dolayısıyla, evet, uluslararası toplumdan sessiz yapılıyor. Ve Türk yetkililer, istihbarat servisinin, gösteri tarzında bu kaçırma ve sözde "Gülencilerin iadesini gerçekleştirmedeki başarılarıyla" övünme arsızlığını gösteriyorlar. Bütün bu yasal olmayan uygulamalar, İstihbarat Teşkilatı kullanılarak yapılıyor. 

<< Önceki Haber Kaçırmalar Avustralya devlet televizyonunda: Kaçırmayla... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER