Kendini sürekli yorgun, mutsuz ve enerjisiz hissedenler buraya: Kış uykusunda olabilirsiniz

Pandemi stresi, hastalanma, yakınlarını kaybetme endişesi, kısıtlamalar derken bu dönemde psikolojimizin bozulması gayet doğal. Tüm dünya yaklaşık iki yıldır çok zor bir dönemden geçiyor. Pandemi hayatımızın her alanına dokunduğu gibi psikolojimizi de derinden etkiledi. İşte bu psikolojik sorunlardan bir tanesi de ‘psikolojik kış uykusu' sendromu…

SHABER3.COM

Pandemi öncesine göre daha az sosyalleşen, daha isteksiz ve daha az enerjik olan, kendini sürekli yorgun hisseden insan sayısı o kadar fazla ki ruh sağlığı uzmanları beyin psikolojisinin değiştiğini belirtiyor ve bu kişilerin psikolojik kış uykusunda olabileceğini söylüyor.

"Kesin bende de Kış Uykusu Sendromu var "dediğinizi duyar gibiyim. ‘Daha az dışarı çıkıyorum ama sürekli yorgunum, beni bıraksan günlerce uyuyabilirim, işimi bitirir bitirmez kendimi yatağa atıyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum” diyen o kadar çok insan var ki…

Kendinizi yalnız hissetmeyin ve Uzm. Psk. Dilara Yamanlar Büyükkoç’un söylediklerine kulak verin.

PSİKOLOJİK KIŞ UYKUSU SENDROMU NEDİR?

Londra merkezli The New Statesman'de yayımlanan bir makaleye göre bu tanım ilk kez 2018 yılında Antarktika'da yapılan bir araştırmayla ortaya çıktı. Bahsi geçen araştırmaya göre başka ülkelerden Antartika'ya taşınan katılımcılar, dünyanın daha merkezi bölgelerinde yaşayanlara göre daha çok sıkıldıklarını ve kendilerini daha az enerjik hissettiklerini ifade etmişler. 

İşte benzer durum pandemi karantinaları boyunca çok yaygın bir şekilde görülmeye başlandı ve bu kişiler normalleşme sürecinde de olsa yüksek uyaran seviyelerine uyum sağlamakta zorlanıyorlar.

Dilara Yamanlar Büyükkoç, DSM5 tanı kriterlerinde (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) henüz resmen böyle bir tanının olmadığını fakat genel olarak ‘Psikolojik kış uykusu’ teriminin bahsi geçen araştırmayla gündeme geldiğini söylüyor.

BEYİN ENERJİ TASARRUFU YAPIYOR

Psikolojik kış uykusu sendromunda beynin güç tasarrufu modunda çalıştığı söyleniyor. Büyükkoç’a “Beynin bu şekilde çalışması ne demek?” diye sorduğumuzda bu durumu şöyle ifade ediyor.

“Aktif bir sosyal hayat gün içerisinde birçok uyarana maruz kalmamızı sağlar. Bu uyaranlar da duygu durumumuzu gün içerisinde inişli çıkışlı bir grafiğe götürür. Beyin tüm bunlara adapte olur ve aktif olarak çoğuna yetişmeye çalışır. Uyaran azlığı ve stres beynin sadece hayati ihtiyaçlara odaklanmasına ve enerji tasarrufu yapmasına sebep olur. Bunun sebebi belirli bir tempoya alışan beynin bu süreçteki değişikliği bir tehlikeye bağlaması ve bu tehlikeye karşı tetikte olup sadece hayati ihtiyaçlara odaklanmasıdır.”


Çoğu insan aynı şeyden şikayetçi. “Daha az efor sarf edip daha çok yoruluyorum. Hiçbir şeye karşı enerjimiz kalmadı, yataktan çıkmak istemiyorum... Hafta sonları bile dışarıya adım atmak istemiyorum..." Peki, böyle hisseden herkes kış uykusunda mı?

Büyükkoç, bu durumun tek bir sebebi vardır demenin çok zor olduğunu, etkileyen birçok etmenin olabileceğini söylüyor ve ekliyor. “Mevsim geçişlerinde güneşe daha az maruz kalmak, güne hava daha aydınlanmamışken başlamak, Covid sürecinin bitmesini hayal ederken yeni varyant haberleri almak bile enerjimizi etkileyen etmenler arasında olduğu gibi kış uykusu psikolojisi de buna bir etmen olabilir.”

TÜKENDİK Mİ, KIŞ UYKUSUNDA MIYIZ YOKSA DEPRESYONDA MI?

Peki, semptomları tükenmişlik sendromuna çok benzeyen kış uykusu sendromunu nasıl ayırt edeceğiz? Tükendik mi, depresyonda mıyız yoksa kış uykusunda mı?

Büyükkoç, her iki sendromun en büyük ortak noktasının stresin etkisiyle enerji seviyelerindeki düşüklük olduğunu, ancak tükenmişlik sendromundaki ana konunun iş hayatındaki yoğun tempoya ayak uydurmada zorlanma, sorumluluk gerektiren kararların üst üste gelmesi ve bu yükün olduğundan daha ağır hissedilmesi, başarısızlık hissiyati, iş hayatındaki karamsarlık, azalmış mesleki güven gibi genel olarak yapılan iş odaklı belirtiler olduğunun altını çiziyor. Psikolojik kış uykusu sendromunda ise, kişinin genel olarak güne başlama, sosyalleşme noktasında isteksizliği ve genel bir yorgunluk hissiyatı göze çarpıyor. 


Depresyon ve depresif belirtilerin birbirine çok karıştırılan iki kavram olduğunu ifade eden Büyükkoç, “Psikolojik kış uykusunda birkaç depresif belirti görülebilir. Örneğin; güne başlama ve sosyal ortama girme konusunda isteksizlik birkaç depresif belirtidir fakat depresyon sürekli tekrar eden bir üzüntü, değersizlik ve kaygı halidir” diyor.

“Psikolojik kış uykusu sendromu yaşayanlarda sürekli uyuma isteği olur mu?” sorusunu yönettiğimiz Büyükkoç, kişinin enerji seviyesini düşük güç modunda tutmaya çalıştığı için genel bir yorgunluk ve uyku hali yaşayabileceğini belirtiyor.


NORMALLEŞME İÇİN DE ZAMANA İHTİYACIMIZ VAR

Pandemi nedeniyle yaşadığımız bu duygusal problemden normalleşmeye rağmen neden bir türlü çıkamıyoruz?

Büyükkoç, beyin ve bedenin kendisini buna adapte etmesi için zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor ve bu uyum sürecini şu sözlerle anlatıyor.

“Rutinlerimizden çıkma evresi sancılı bir evredir ve biraz zamana ihtiyaç vardır. Aynı pandemi ilk başladığında maske takmaya alışmak, yakın çevremizle aramıza mesafe koymak, kapalı ortamlara girmemek gibi. Başlangıçta bu süreçlerin hepsi çok zorluydu ama Covid ile birlikte geçirdiğimiz 1.5 yılın sonunda yeni yaşam şeklimiz buna döndü. Beyin ve beden kendisini buna adapte etti ve adapte etmesi için de zaman gerekti. Normalleşme için ve normalleşmeye adapte olmamız için de zamana ihtiyacımız var.”

Duygu durum bozukluğuna yatkın kişilerin kış uyusu sendromunu yaşamaya daha yatkın olabileceğini söyleyen Büyükkoç, psikolojik kış uykusundan çıkmak için kendi çabalarımızla yapabileceklerimiz konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

“Bunun için pandemi öncesindeki rutinlerimize minik adımlarla devam etmek gerekir. Sosyalleşmeye çalışmak, spor yapmak, sağlıklı beslenmek gibi… Şu unutulmamalı ki her insan rutinlerini kendisi belirler. Belirli bir saatte düzenli olarak kalkıp yürüyüş yapmak ilk sefer için zorlayıcı olabilir fakat üst üste birkaç hafta bunu yapmaya başladığımızda bu bizim rutinimiz haline gelir.

Duygu ve düşüncelerimizi değiştirmenin en basit yolu davranışlarımızı değiştirmektir. Tüm çabalarımıza rağmen bu duygu durumdan çıkamıyorsak muhakkak psikolojik destek alınmasını öneriyorum."


<< Önceki Haber Kendini sürekli yorgun, mutsuz ve enerjisiz hissedenler... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER