Kerreten ke-kekerrete...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Mart 11 2017
Yâ lel-ensâr! Yâ lel-mehcûrîn – Ey zorunlu hicretin muhacirleri! Yâ lel-mescûnîn – Ey hapishaneleri ıslah vazifesiyle toplumsal hastalıklarımızın ifrazat merkezine gönderilmiş olanlar mahkumlar! Yâ lel-müttehemîn – Ey itham olundukları suç kendilerine ifk kadar ağır gelen mağdurlar! Bir defa daha şahlanın! Bir defa daha 11 Mart’ta olduğu gibi; bir defa daha 12 Eylül’de olduğu gibi; kerreten ke-kerrete 28 Şubat…
KERRETEN KE-KERRETE 28 ŞUBAT! 

Hazreti Muhammedsiz bir peygamberler silsilesi ne kadar da garip kalırdı (Aleyhim es-Selam)! Kur’ansız Tevrat, Zebur ve İncil zinciri ne kadar da eksik! Hatimesi konmamış şiir, sözden anlayanı burkar yiğidim! Kubbesi yapılmamış mabed, mimariden anlayanı sarsar! Mevla’nın sözlü vahyi besmele yanında ‘Sadakallahülazim’i de istediği gibi, kudret kaleminin ayetleri de birer hüsn-ü hatime isterler. Hizmetimiz de kudret kaleminin ayetlerinden bir ayettir. Böyle bitmemeli… Böyle bitmeyecek…

Böyle bitmeyecek ama, o beşareti verilmiş hitam-ı misk kahramanlar ister… Bu şiirin son satırlarını yazmak, mutlak ölüme düşerken bile ‘Davam!’ diye kükreyecek yiğitler ister! Bu mabedin kubbesine altın hilali yerleştirmek, sürgünlerde kaybolup gitme tehdidi karşısında “Gözümde ne Cennet sevdası, ne Cehennem korkusu! Gül-ü Muhammedînin rayihasının güneşin doğup battığı her yere ulaştığını görürsem Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur!” diyecek civanmertler ister.

Sen, o olmaya layık büyük bir kamet olduğun için değil mehcûrum, küçük insanlara büyük işleri yaptırmakla kudretinin sonsuzluğunu göstermek Hazreti Kâdir-i Külli Şey’in adetinden olduğu için, kara kuru dallara salkım salkım asmaları takmak O’nun sünnetinden olduğu için gel, gel de alemin kutlu bir doğumun sancılarını çektiği şu dönemde ‘bu yükün altında ezilmeye varım’ de! Gel, muvakkaten ‘Hey gidi koşturduğumuz dünler!’ demeyi bırak, ‘Hay gidi ben, hay gidi boş durduğum şu geçmiş günler!’ deyiver… Deyiver de atıldığın hâristanı yeşertmeye koyul…

HANİ ÇIKMIŞTIN YA KARANLIKLARIN İÇİNDEN…

Hani 1971 hapsinden çıkmıştın ya, gömüldüğü bayırdan bir yiğit kalkar gibi… Bir ağaç bir ormanı taşır gibi yürümüştün ya Ege’nin sokaklarında… Bir dağ sıradağları sırtlanmış gibiydi ya şahlanışın… Yalvarırım o bozgundan güçlenerek kalktığın gibi kalk bu düştüğ

Bu haberler de ilginizi çekebilir