“Keşke” mevsimini Ali Babacan başlattı! Sırada 17-25 Aralık var…

Erdoğan ve avanesinin son 10 yılda faili olduğu tüm yolsuzluk, hukuksuzluk ve zulümlerin hesabını vereceğinden basiret sahibi kimsenin şüphesi yok. Hiç de uzak olmayan bir zamanda başlayacak malum ve elim akıbet, inşaallah.

SHABER3.COM

SAMANYOLUHABER.COM- ANALİZ

Erdoğan ve avanesinin son 10 yılda faili olduğu tüm yolsuzluk, hukuksuzluk ve zulümlerin hesabını vereceğinden basiret sahibi kimsenin şüphesi yok. Hiç de uzak olmayan bir zamanda başlayacak malum ve elim akıbet, inşaallah. 

Acımadığı, zulmettiği ve adaleti katlettiği için acınacak hale gelecek Erdoğan. Ki esasen şimdi de acınası halde. Zira dünya siyasi tarihinde onun kadar zelil duruma düşmüş, diğer ülkelerin liderlerinin tahkir ve istiskaline maruz kalmış pek az lider vardır.

Erdoğan ve zulmüne şerik olan avanesi hesap verecek; lâkin ya ona bu zulümlerde destek olanlar? Onlar da derin bir pişmanlık yaşayacaklar. “Keşke” serzenişleri ile geçecek ömürlerinin geri kalanı. Serzenişleri elbette kendi nefislerine olacak.

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, zulmün ayak sesleri işitilmeye başladığından itibaren her daim bahsettiğim bu hakikati ifade etti.  “Hazan yaprakları gibi savrulup gidecekler” dedi. 

Erdoğan’ın iktidarı kaybetmesine de kalmadı savrulma.

Birkaç yıl öncesinde en yakınında olan iki “yol” arkadaşının Erdoğan’a yönelik salvoları, AKP kitlesinin kısa zaman alacağı pozisyonun habercisi oldu. Evet, keşkeler ve derin pişmanlık.

Erdoğan’ı, 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, başbakan ilan ettiği Ahmet Davutoğlu’ndan daha sert hangi lider eleştiriyor şimdi? Bakın tweetlerine ve videolarına, hangi lider Davutoğlu’ndan daha ağır suçlamalar yöneltiyor? Davutoğlu bildiklerinin çok az bir kısmını açıklıyor olsa da Erdoğan’ı can evinden vuruyor. 

Erdoğan, Davutoğlu daha derinlere inmesin, foyasını iyice meydana çıkarmasın diye adam yerine koymuyormuş gibi davranıyor, yoklukla malul saymaya çalışıyor.

Erdoğan’ın ademe mahkum etmeye çalıştığı diğer isim ise  DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan. Erdoğan’ın başbakan yardımcılığını, hazine bakanlığını ve dışişleri bakanlığını yapmış, bu sayede de para ve dış politikada çevirdiği tüm dolapları bilen bir isim Babacan.

Ali Babacan AKP’den 2019 yılının Temmuz ayında, Ahmet Davutoğlu ise aynı yıl Eylül ayında istifa etti. Gezi Parkı olayları ve 17-25 Aralık operasyonlarıyla Erdoğan’ın Türkiye’de bir yolsuzluk diktatörlüğü kurduğunun ortaya çıkmasından 6 yıl sonra ayrıldılar AKP’den. Bu yüzden, 2011 sonrasında yaşanan hukuksuzluklara ve yolsuzluklara dair nefis muhasebesi yapmakta güçlük çekiyor olabilirler. 

Çekingen ve eleştiri oklarının hedefi olmamak için eskiye dair tenkitlerinde ketum  ve kendilerini temize çıkarır tarzda davransalar da, pişmanlıkları bence kıymetli. 

Bugüne kadar Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’dan iki farklı konuda pişmanlık açıklaması geldi. Ali Babacan birkaç gün önce, Ekşi Sözlük yazarlarıyla mülakatı sırasında, “AKP dönemine dair içinde bulunup pişman olduğunuz en büyük olay nedir?” şeklindeki soruya, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş referandumuna işaret ederek, “Keşke 2017'de avaz avaz bağırıp 'bu yanlış referanduma evet demeyin' deseydim”  yanıtını verdi.

Evet, Erdoğan diktatörlük şatosunun son tuğlasını 2017 yılında yapılan “Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği” referandum sayesinde koydu ama elbette evveliyatı var. Erdoğan, yolsuzluk diktatörlüğünü 2011 yılında yapılan seçimlerden sonra inşaa etmeye başladı. 

Ali Babacan’ın 2021 yılı Eylül ayında yaptığı bir açıklamada, 17-25 Aralık yolsuzluklarını kabul ettiğini ve bakanlar için "Malum arkadaşlar sağı solu tehdit ettiler. Yakarız da yıkarız da..." itirafında bulunduğunu antrparantez ifade edeyim. Davutoğlu da Yüce Divan kararını bizzat Erdoğan’ın engellediğini ifşa etmişti.

Davutoğlu ise 4 Mayıs 2016 tarihinde Pelikan Darbesi sonrasında başbakanlıktan istifa ederken söylediği sözler için pişmanlık duyduğunu açıkladı. Davutoğlu istifa ederken şöyle konuşmuştu: “Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Cumhurbaşkanımızın onuru, hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başkanı olarak hem benim dava arkadaşım olarak onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur. Onun ailesi benim ailemdir. Kimsenin bundan sonra yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmemesi icap eder.”

Sadece Erdoğan’a değil, ailesine de sadakat sözü veren Davutoğlu, 2019 sonrasında, başbakanı olduğu hükümette enerji bakanlığı koltuğunu verdiği Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ı en sert eleştiren ve Erdoğan’a da ailesinin serveti üzerinden en ağır suçlamalarda bulunan isim oldu.

Karar Tv’de  geçen Ağustos ayında katıldığı programda, o açıklamayı yapmakla hata ettiğini söyleyen Davutoğlu, "Kol kırılır yen içinde kalır dediğimiz için bu durumlarla karşı karşıya kaldık" dedi ve ekledi: "Başbakanlıktan ayrılırken ikide bir önümüze gelen o konuşmayı yapmazdım. Yapmakla hata ettiğimi şimdi kabul ediyorum. O gün tek düşüncem vardı aman devlet zarar görmesin, aman AK Parti zarar görmesin. Şimdi görüyorum ki benim iyi niyetle yaptığım o konuşma yarayı dökmek gerekirken belki de şey yaptı.”

“Keşke”ler, pişmanlıklar nefsini temize çıkarma sadedinden de olsa, ifade ettiğim üzere bence kıymetli. Kimsenin yarıp da kalbine bakamayacağımıza göre, niyet okuma yapamayız. Tek başına değerli oldukları gibi, AKP kitlesinin yaşayacağı derin pişmanlığın işaret fişeği olmaları hasebiyle de önemli bu açıklamalar ve itiraflar.

Asıl itiraflar, Erdoğan iktidarı tamamen kaybettiğinde, saltanatı hazan yaprakları gibi  savrulduğunda başlayacak. Keşkeler ve pişmanlık ifadeleri havada uçuşacak.

17-25 Aralık yolsuzluklarının kapağı işte o gün açılacak… İnşaallah… 

<< Önceki Haber “Keşke” mevsimini Ali Babacan başlattı! Sırada 17-25... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER