Kestanepazarı’nın bir kenarında

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Aralık 26 2022
M. Fethullah Gülen Hocaefendi ve bizler Kestanepazarı Yurdu ve Kursu ile öyle bütünleşmiştik ki, oradan ayrılmayı hiç düşünmüyorduk. Hatta Hocaefendi’nin ifadesiyle: “Dünyadaki bütün arzu isteğim Kestanepazarı’nın bir yerine gömülmek ve kabrimden talebelerinin seslerinin dinlemekti.” Ama Efendimizin Mekke’den çıkarıldığı gibi oradan çıkarıldık. Çünkü en başta laikliği dinsizlik şeklinde anlayan devlet ve devletin bazı temsilcileri bize düşmandı.
ABDULLAH AYMAZ 

M. Fethullah Gülen Hocaefendi ve bizler Kestanepazarı Yurdu ve Kursu ile öyle bütünleşmiştik ki, oradan ayrılmayı hiç düşünmüyorduk. Hatta Hocaefendi’nin ifadesiyle: “Dünyadaki bütün arzu isteğim Kestanepazarı’nın bir yerine gömülmek ve kabrimden talebelerinin seslerinin dinlemekti.” Ama Efendimizin Mekke’den çıkarıldığı gibi oradan çıkarıldık. Çünkü en başta laikliği dinsizlik şeklinde anlayan devlet ve devletin bazı temsilcileri bize düşmandı. 

1971’in 31 Martı’nda bize baskın yapan polislerden birisi bana “Seni ortaokuldan beri takip ediyorum” dedi. Çünkü ben Risale-i Nurları ortaokulda tanımıştım. Ayrıca İslâmî cemaatler içinde de tenâfüs vardı. Hocaefendi İzmir’e ilk geldiğinde Risale-i Nur talebesi olduğunu bilmeyenler, onu kendi saflarına çekmek için çok gayret ettiler. Hocaefendi de Sami Efendi Hazretleri gibi mübarek zatlar İzmir’e gelince mutlaka onların ziyaretine giderdi. Hem de giderken tasavvuf-tarikat âdâbı görsünler diye seçme öğrencileri de yanına alıp öyle giderdi. Ama bu kadarı yetmiyordu, mutlaka kendilerinden olması gerekiyordu. Bu sefer, evliya ve maneviyat gözü açık kabul ettikleri bazı kişilere ziyaret ediyor gibi bir hava ile götürüp “Said Nursi nasıl birisidir?”  diye sorularak sorarak “İyidir, ama şöyle eksiği böyle kusuru var?” mealinde sözler söyleterek Hocaefendi’yi ondan soğutmaya çalıştılar. O da “Bana bakın siz Üstad Bediüzzaman’ı ayaklarından asılı cehennemde gösterseniz bile bende en ufak bir fark meydana getiremezsiniz!” meâlinde şiddetli bir cevap vererek perdeyi yırtmıştır.

Ondan sonra da üzerine müdür tayin etmeler, ayrılması için planlı zorlamalar safhası başlamıştır. Hâlbuki başta Hocaefendi’nin düşüncesini söylediğim gibi benim gibi talebelerin bile tek arzusu Yüksek İslam Enstitüsünü bitirince orada hoca olmaktı. Başka bir derdimiz yoktu. Ben Hocaefendi gelmeden önce yurdun kütüphanesinde kütü

Bu haberler de ilginizi çekebilir