Kılıçdaroğlu: Biz bir şey doğurmayacağını biliyorduk

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İnsan Hakları Eylem Planı'nı eleştirdi. "Biz bir şey doğurmayacağını biliyorduk" diyen CHP lideri, gündemdeki insan hakkı ihlalleriyle ilgili örnekler verdi.

SHABER3.COM

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündemin sıcak konularını değerlendirdi. İnsan hakkı ihlallerinin ön plana çıktığı olayları yorumlayan Kılıçdaroğlu İnsan Hakları Eylem Planı'nı eleştirerek "Biz bir şey doğurmayacağını biliyorduk" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Gazeteci Levent Gültekin dün saldırıya uğradı. Bir gazetecinin düşüncelerini açıkladığı için saldırıya uğraması kabul edilemez. Gazeteciye kalkan her el demokrasiye kalkmış demektir. Gültekin son zamanlarda tehdit aldığını söylüyordu. İnsan Hakları Eylem Planı'nın açıklandığı ortamda bu saldırılar oluyor, saldırıyı yapanlar sokakta geziyorsa 'eylem planının' bir şeye yaramadığı açık şekilde görünüyor.

Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel ceza aldı. Özellikle Müyesser Hanım uzun süre cezaevinde kaldı. Olmayan belgeler ve olmayan devlet sırlarından ötürü yargılanıp mahkum edildiler. Eylem planının açıklanmasının hemen ardından bu tablonun ortaya çıkması acı"

"İnsan Hakları Eylem Planı hazırlandı. Biz bu eylem planının bir şey doğurmayacağını biliyorduk. Şehir Üniversitesi vardı, ciddi bir akademik kadrosu vardı, öğrencileri vardı, 'Biz kapatıyoruz' dediler, Marmara Üniversitesi'ne devrettiler. 'Kimse mağdur olmayacak' dediler ama kararname yayınladı, 'Çalışanlara mülakat yapacağız, başarılı olmayanların işine son verilecek' dendi. Bir taraftan bunu yaparken bir taraftan da dünyaya, kendi saygınlığınızı ifade etmek için 'İnsan Hakları Eylem Planı' açıklayacaksınız, buna 'inanın' diyeceksiniz.

Ekrem İmamoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. YSK'ye talimat verildi, seçim yenilendi. Sonunda 15 binlik fark 800 bine çıktı. Ekrem Bey bu süreçte Karadeniz gezisi yaptı. Ordu'dan VIP bölümden uçağa binmesi gerekirken izin vermediler, bir tartışma çıktı. Vali kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle şikayette bulundu.  Şikayetçi valinin 12 tanığı ikişer kez dinleniyor, asıl mağdur olan Ekrem Bey'in 10 tanığından 4'ü dinleniyor. Ordu milletvekiline 'Sizi dinleyeceğiz' diyorlar, sonra dinlemiyorlar. Hemen iddianameler hazırlanıyor. Dosyada iki bilirkişi raporu var ancak dikkate alınmıyor. Eğer 'İnsan Hakları Eylem Planı' uygulanıyorsa ve muhataplarına ulaşmışsa bu davadan süratle bir beraat kararı çıkması lazım."

"SOĞAN, PATATES AMBARLARDA ÇÜRÜDÜ"

"Erdoğan'ın 6 Nisan'da bir açıklaması var, 'Çiftçilerimiz ekilmedik toprak bırakmayacak' diyor. Daha sonra Tarım ve Orman Bakanı 'Ürününüz tarlada, etiniz sütünüz elinizde kalmayacak, gerekirse devlet olarak biz alırız' diyor. Gereği yapıldı mı? Niğde'de, Nevşehir'de Polatlı'da kuru soğan, patates ambarlarda çürüdü, niye almadınız? Devletin saygınlığı verdiği sözün arkasında durmakla olur. Çiftçi kardeşlerime sesleniyorum, size verilen sözü tutmuyorlarsa sandıkta gerekli dersi vermek zorundasınız. Biz iktidara geldiğimiz zaman faizlerin tamamını sileceğiz. Bunlar tefecilere çalışır; biz alın terine, emeğe çalışacağız.

21. yüzyıl Türkiye'sinde insanları bu noktaya getiren kim? Saraydakilerin bir eli yağda bir eli baldayken 5 kuruş gelir elde edemeyen insanlara kim yardım edecek? Neden yardım yapmıyorsunuz? Bir baba 'Çocuklarım uyuduktan sonra eve gideceğim, onlara verdiğim sözü yerine getiremedim' diyorsa hepimizin düşünmesi lazım. Bu kadar derin uçurum nasıl oluştu?"

"TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ SAĞLAYACAĞIZ"

Kadınlar toplumun 2. sınıf vatandaşı mı? Birlikte olduğumuz, eşit olduğumuz bir ortamda hepimizin huzuru, bereketi olur. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayarak yola çıkacağız. Birlikte mücadele edeceğiz. 8 Mart 1857, tam 164 yıl önce New York'ta bir tekstil fabrikasında kadınlar grev yaparlar, haklarını isterler, mücadele ederler. Polis baskını olur, kadınlar fabrikaya kapatılır, kilitlenir yangın çıkar ve hak arayan 120 kadın yanarak ölür. Dolayısıyla daha sonra 16 Aralık 1977'de BM bu günün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul eder.

Son 1 yılda 571 bin kadın işinden oldu. Büyük kısmı da kayıt dışı. Kadın da aksini iddia edemiyor elinde belge yok. İŞKUR'dan iş bekleyen üniversiteyi bitiren kadın sayısı 472 bin. İŞKUR'da bekleyen bütün kadınların toplamı 1 milyon 400 bin. Kadın iş buldu çalıştı, diyor ki eşit işe eşit iş olması lazım, aynı ücreti yapıyorsak aynı ücreti almalıyız. O zaman harcadığımız emeğin karşılığını alırız. Yüksekokul ve üzeri eğitime sahip olan kadınlar erkeklere göre yüzde 15,8 daha düşük ücret alıyor. Aynı koşulları var, erkek daha yüksek aylık alıyor. Bu oran ilkokul ve altı eğitim gören kadınlarda yüzde 38,6. Kadınlar 'eşit işe eşit ücret' istiyor.

"KADINLAR DEMOKRASİ İSTİYOR"

"Bir kanun teklifi hazırladık. Bu, siyasi partiler yasasına girsin ki hepsi uygulasın. Kadın örgütleri dediler ki kotayı neden yüzde 30 yapıyorsunuz yüzde 50 yapmıyorsunuz. Kotayı yüzde 50 olarak hazırladık. Yüzde 50 cinsiyet kotası. Ama listenin sonlarında değil. Kadın milletvekillerimiz bir kanun teklifi hazırladılar. 8 Mart'ta kadın milletvekillerimizle ben de teklifi imzaladım. Teklif, TBMM Başkanlığı'na verildi. Dediler ki kadınlar, 8 Mart, bizim için neden tatil olmuyor? Kadınlar demokrasi istiyor demek. Kadınlar hayatın her alanında eşit mücadele etmek istiyor demek. Kadının seçme ve seçilme hakkı varsa önündeki engellerin kalması gerekiyor.

"BU BORÇLARI HEPİMİZ ÖDÜYORUZ"

Yüzde 90 maliyetle bir devlet borçlanırsa ne olur? Bir hükûmet kendi ülkesinde altın veya döviz üzerinden borçlanıyorsa bunun ağır bir maliyeti var. İktisat literatüründe buna ilk günah deniyor. Bununla borçlandığınız andan itibaren günahı işlemiş oluyorsunuz. Neden ilk günah? Çünkü bunun riski çok yüksek. Türkiye öyle bir duruma geldi ki kendi ülkesinde altınla, dövizle borçlanmak zorunda kaldı. 27 Şubat 2019 altın sertifikası çıkardılar, damat o zaman ekonominin başında, altının gramı 223 liraydı. Parası olanlar aldı. Altın sertifikasının ödenme tarihi 24 Şubat 2021. Altının gramı 414 liraya çıktı. Yüzde 85 artış var. Kim ödeyecek? Devlet. Onun üzerine bir de yüzde 4 faiz var. Maliyet yüzde 90’a çıkıyor. Bu ne demektir! Soru şu. Bu parayı kim ödüyor? Hepimiz. Hepimiz ödüyoruz. Elektrik düğmesine bastığınız andan itibaren vergi ödüyorsunuz. Çocuğun altına bez alırken vergi ödüyorsunuz. Kim için bu paralar? Nereye gidiyor bu paralar? Bir avuç insana.


<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu: Biz bir şey doğurmayacağını biliyorduk Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER