Koğuşlardaki sessiz çığlıklar

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Eylül 16 2017
Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz, Bakırköy Kadın cezaevinde tutuklu bulunan Gazeteci Nur Ener'in notlarını yayınlamaya devam etti.
İşte Nur Ener'in anlattığı yürek burkan manzaralardan bazıları 

Ablası Rana’nın Nur’la bayram görüşmesi sonrası tuttuğu notlara devam ediyoruz:
Koğuşta alzheimer’ı ilerlemiş bir teyze var. O ağladıkça yüreğimde hiç kapanmayacak yaralar açılıyor. Teyze bir yurdun yemekhanesinde çalışıyormuş. Bebeklerinden ayrı düşen annelerin gözleri ağlamaktan mosmor oluyor. O anları görmek yüreğimi yakıyor. 

Cezaevine geldiğimden beri 3 vefat haberi aldık. Babalarının, annelerinin vefat haberini esaret altındayken alan insanların hali tarifsiz... Cenazeye elleri kelepçeli götürülenler, cenazeye götürülemeyenler. Koğuşta okunan Yasinler, sessiz çığlıklar. Hangi acıyı nasıl anlatabilirim ki size? Şakaklarım zonkluyor, aldığım nefes kursağımda takılı kalıyor. 

İman ediyorum, teslim olmaya çalışıyorum, bu zindanı bir medrese bilip o şuurda hareket etmeye çalışıyorum, ama çok zorlanıyorum. Hiç yaşayamadığım yeni yuvamı, ailemin kokusunu, hürriyetimi ve kendimi çok özledim. 

Buradaki yemekler ilaçlı olduğu için yiyemiyorum. Aylardır iki çeşit konserve ve birkaç kahvaltılıkla sağlığımı korumaya çalışıyorum. Sularda da ne olduğunu henüz tesbit edemediğim bir ilaç ve pas var. Duş alırken kantinden satın aldığım suları kullanıyorum. 

Küçüçük bir odada üç kişi yaşıyoruz. Bir ranza, bir yatak, üç demir dolap. Yatağın demirinden pencere dahi tam açılmıyor. Odada secde edebileceğim bir alan yok. 

Bütün bu şartlar çok zor geliyor. Şartlar zorlaştıkça ve süre uzadıkça direncimi arttırmaya çalışıyorum. Dualarınızı eksik etmeyin lütfen. İnşirahlarınız, Sekîneleriniz bana güç oluyor. Çelik gibi bir metanete sahip olmak için gayret ediyorum. Hem de çok gayret ediyorum. 

Ne zaman

Bu haberler de ilginizi çekebilir