Halikarnas Balıkçısı - Sürgünde verdiği eserlerle anılan yazar

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Nisan 14 2020
Listemdeki sürgün yazarlardan bir diğeri; Davut Cevat Şakir Kabaağaçlı. Namı diğer, Halikarnas Balıkçısı. (17 Nisan 1890)

Adını ve öyküsünü ilk defa üniversitede, hocamız Şadan Gökovalı’dan öğrenmiştim. Gökovalı, sanki günümüzde yaşamazdı, bize uygarlıklar tarihini anlatırdı. İşte derslerde onun en önemli referansı Halikarnas Balıkçısı’ydı.

Cevat Şakir, Robert Koleji’nin ilk mezunlarından, Oxford üniversitesi mezunu. Ülkeye döndüğünde çeşitli dergilerde yazılar yazar, karikatürler çizer, kapak resimleri yapar.

1923’te cumhuriyet kurulmuştur. Yeni rejimin İstiklal Mahkemeleri de devrededir. Tıpkı Sulh cezalar gibi tabii hakim ilkesi çiğnenerek kurulmuştur bu mahkemeler. İtiraz hakkı yoktur. Muhalifler idam sehpalarında sallandırılacaktır.

13 Nisan 1924’te, Resimli Hafta’da, Hüseyin Kenan takma adı ile yazdığı bir yazı Cevat Şakir’i işte o mahkemenin karşısına çıkarır. “Halkı askerlik aleyhine kışkırtmak suçlaması” ile karşı karşıyadır. Yazıda hapishanelerdeki genel durum konu ediliyor ve dört gencin mahkeme edilmeksizin idam edilmesi eleştiriliyordur. Dergi kapatılır.

Cevat Şakir ve Zekeriya Sertel gözaltına alınıp Ankara’ya getirilir.

Mavi Sürgün’de keyfi yargılamayı şöyle anlatır:

“Büyümekte olan sabırlığa, havada uçarak türküsünü söylemekte olan bir tarla kuşuna, günün birinde durup dururken buyurun karakola derler. Karakola gittiğini bilmez, karakol bir muammadır, hem karanlık som bir muamma. Belki muamma sözünün aslında karanlık anlamı vardır. Çünkü karanlıkta hiçbir şey görünmez. Karakolda ona “İstiklal mahkemesine gideceksin “ denir. Niçin İstiklal mahkemesine gittiğini bilmez, bu sefer mahkeme bir karanlıktır. İki jandarma ile kelepçeli olarak İstiklal mahkemesine sürüklenir. Mahkemenin bulduğ

Bu haberler de ilginizi çekebilir