'Kurban' Ne Kadar Kurban Oldu?
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Cumartesi, Ağustos 1 2020
"Acı manzaralar yaşanırken, elbette neşe ve sevinç içerisinde bir bayram kutlamak imkânımız da bulunmamaktadır. Lâkin Bayramı vesile kılarak sabırla, şefkatle, mülâyemetle, maddi ve manevi cömertlikle mağdurların ve mazlumların dertlerine az da olsa derman, yaralarına merhem olarak Allah’ın (c.c.) rahmet, mağfiret ve affına mazhar olabiliriz."
Prof. Dr. Muhittin AKGÜL | samanyoluhaber.com
Yüce Mevla’mıza yakınlaştığımızı ifade eden mübarek ve bereketli bir zaman diliminin içinden geçmekteyiz. Hem Cuma hem de Kurban Bayramı olmak üzere iki bayramı bir günde ve aynı anda iç içe geçmiş daireler şeklinde idrak etmiş olduk.
Bayramlar, aslında hem Allah’a yaklaşmanın, hem de Rahman’ın kullarının birbirlerine yakınlaşmasının verdiği sevinçle, gayr-i ihtiyari iç coşkunluğumuzun dışa yansıdığı ve bunun tezahürlerinin farklı şekillerde görüldüğü bir mevsimdir.
Lakin yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz hâdiseler o kadar acı ve ağır oldu ki, bu coşkun günlerimiz bile âdeta mateme dönüştü. Başta yeryüzünün ilk ve KUTLU MA’BEDİ olan KA’BE, kapılarını yeryüzünün bütün insanlarına kapatmak suretiyle, manen bu mâtemi, kendi diliyle bizlere ifade etti. Kalbin teklemesi ve küçük bir rahatsızlığıyla bütün vücut dengesinin alt üst olması gibi, yeryüzü kalbinin, mâtemi yaşamasıyla da, aslında bütün insanlık bu mâtemden payını almış oldu.
Nasıl mâtem olmasın ki? Dünyanın farklı coğrafyalarında insanlar, belki de tarihte hiç olmadık kadar geniş ve uzun süreli insanlık dışı her türlü muameleyi derinden yaşıyorlar. Ancak ne acıdır ki, sesi arşa dayanmış bu zulümler aleni yaşanırken, hakkın ve haklılığın yerine gücün ve faydacılığın esas olduğu günümüz dünyasında, bütün güçlüler, zulme ya da sessizliğe gömüldü. Gözler, görmez körler oldu; kulaklar, sağır kulaklar oldu; diller konuşmaz ebkem oldu ve kalpler de bütün bütün tefessüh ederek hissetmez birer et parçasına dönüşüverdi.
Halbuki yeryüzüne son ilâhi rehber olarak gönderilen Kur’ân-ı Kerim, farklı yerlerde hakkı savunmayı, her türlü zulmü önlemeyi, zâlime karşı gelmeyi, hakkın yanında yer almayı, hakkın yerli yerine oturtulmasını, gücün önünde eğilmemeyi ve güce tapmamayı emretmekteydi.
Kur’ân, mü’minl
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar
1.Milletvekili Lütfü Türkkan skandalı açıkladı!2.Kıyamet için gemi inşa ettiren sahte peygambere büyük öfke: Gemiyi ateşe verdiler3.ABD donanmasını alarma geçiren olay: Yaptırımları delen gemi Türk menşeli çıktı4.AKP'li Şamil Tayyar, partisinin 'ekran' krizini anlattı: 'Artık yüzde 50+1'in kolay alınamayacağı ortaya çıktı'5.En zenginler listesindeki Ali Sabancı'dan şaşırtan çıkış: 'Geçinemiyorum'
6.İddia: ‘Erdoğan’dan vekillere ekran izni'7.İstanbul Barosu Başkanı: Cezaevlerinde sadece anneler değil, çocukları da cezalandırılıyor8.'Dış kuvvet' ve 'temas' ayrıntısı...9.Yandaş Selvi düşen Libya uçağı için sabotaj iddiasını gündeme getirdi10.Gazze'de ağır kış: Yakıt bitti hastanelerin servisleri kapanıyor!

PROF. DR. OSMAN ŞAHİN

SAFVET SENİH

CUMA KARAMAN

ERTUĞRUL İNCEKUL

HÜSEYİN ODABAŞI
ÇOK OKUNAN HABERLER







