"Kutlu Doğum" münasebetiyle Resulullah'a (sas) karşı görevlerimiz

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Ekim 28 2020
"Hz. Peygamber’e (s.a.s.) itâat etmek, onun söz ve fiillerini yerine getirmek demektir. Kur'ân-ı Kerim, farklı âyetlerinde, namazı ve zekâtı emrettikten hemen sonra, Allah'a ve Resûlü’ne itâatı emretmiştir ki, bu da, Resûlullâh'a itâatın, namaz ve zekât derecesinde gerekli olduğunu ve yine ona uymanın, âdeta namaz ve zekât gibi farz olduğunu göstermektedir."

"Kutlu Doğum" münasebetiyle Resulullah'a (sas) karşı görevlerimiz
Prof. Dr. Muhittin AKGÜL | Samanyoluhaber

İnsanlığın ufkunda bir Güneş gibi doğan Allah Resûlü’nün, yeni bir viladet yılı başlangıcına daha ulaşmış oluyoruz. Bu yazımızda, Hakk’ın yeryüzündeki büyük, parlak ve son temsilcisi olan Allah Resûlü’ne karşı, bir mü’min olarak görevlerimizin neler olduğu üzerinde kısaca durmaya çalışacağım. 

Bütün peygamberlere iman edilmesi, mü’min olmanın şartı olduğu gibi, peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed’e (s.a.s.) inanılması da mü’minliğin gereğidir. Hz. Muhammed’in (s.a.s.), Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olması, mükellefin, hem Allah'a, hem Peygamber’ine ve hem de Peygamber’in getirdiklerine iman etmesini gerektirir. 

Hz. Peygamber’e (s.a.s.) sadece bir peygamber olarak inanıp, onun din adına getirdiklerine, sahih sünnetine uymamak ve onu görmezden gelmek, bir mü’min için asla düşünülemeyecek bir durumdur. Zira Peygamber’e (s.a.s.) iman etmenin yanında, ona itaat ederek yolundan gitmek de, mü’minliğin gereklerindendir. İslam’ı kabul etmiş olanlar için Hz. Peygamber (s.a.s.), sâdece Kur’ân’ı tebliğ eden bir elçi veya nakilci gibi değildir. Resûlullah (s.a.s.), hem Kur’ân’ın, hem onun hayata geçirilişinin canlı misali, hem de kendisine her devirde itirazsız itaat edilmesi ve sadâkat gösterilmesi gereken bir peygamberdir. Zira ona bakan veya onun hayatını okuyan herkes, Kur'ân'a göre nasıl konuşulması, nasıl hareket edilmesi ve mü’mince nasıl bir hayat sürdürülmesi gerektiğini öğrenmiş olur. 

Kur’ân’ın emrettiği hakkın, hukukun, adaletin ve üstün ahlâkın zirvede temsili, onun hayatında ete kemiğe bürünür. Câhil, zâlim ve her türlü kötülüğü işleyen bir toplumun, kısa sürede ıslah ve rehabilitesi ve zirveye taşınması, ancak onun yöntemiyle gerçekleşebilir. Karanlıklar içerisinde yüzen insanlığı, kıyamete kadar aydınlatacak Kur’â

Bu haberler de ilginizi çekebilir