“Laiklikten değil sözde laikçilerden çektik”

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Ekim 31 2022
Türkiye’nin en köklü siyasi geleneklerinden Milli Görüş’ün ana siyasi partisi Saadet Partisi’nin sekizinci olağan büyük kongresinde Temel Karamollaoğlu 1200 delegenin 1050’sinin oyunu alarak üçüncü kez genel başkanlığa seçildi.
“Laiklikten değil sözde laikçilerden çektik”
Karamollaoğlu, böylelikle Milli Görüş’ün lideri Necmettin Erbakan’ın önderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi’nin son halkası olan Saadet Partisi’nin en çok genel başkan seçilen ve en uzun süre genel başkanlık yapan ismi haline geldi.

Aslında 2021 yazında bu kongre Karamollaoğlu ve genel merkez yönetimi için zor geçmeye adaydı. Zira mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüştükten sonra ağustos ayında Milli Görüş Hareketi Lideri imzalı bir metin yayınlayan Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, partiyi muhalif çizgiden iktidar çizgisine çekme arayışında olduğu görülüyordu.

Ancak 86 yaşındaki Asiltürk’ün Ekim ayında beklemedik ölümü Temel Karamollaoğlu’nu partinin ve Milli Görüş’ün tartışmasız lideri haline getirdi. Belki de bu nedenle Saadet Partisi kurucularından Profesör Mete Gündoğan büyük kongrede aday olacağını açıklamasına rağmen dokuz gün önce “yüksek ideallerimizi iç çekişmelere örseletmemek için” adaylık başvurusunu geri çekti.

Karamollaoğlu: “Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, İslam'dan değil, sözde İslamcılardan çok çektik”

Saadet Partisi lideri “Saatlerinize iktidara ağırlayın” pankartının öne çıktığı kongrede laiklikle ilgili verdiği mesaj dikkat çekiciydi.

Türkiye’nin tarihi bir dönemecin eşiğinde olduğunu ve cumhuriyetin “Yeni Yüzyılı”nı inşa etmek için, artık geçmişin travmalarından hep birlikte kurtulmak gerektiğini söyleyen Karamollaoğlu, “Ülkemiz; sağcılık-solculuk, Türkçülük-Kürtçülük, Sünnilik-Alevilik, dindarlık ve laiklik gibi tartışmalar yüzünden yıllarca hem zamanını hem de enerjisini tüketmiştir. Bu konularda telafisi imkansız acılar yaşanmıştır. İnsanımız bıkmış, usanmış ve yorulmuştur. Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, İslam'dan değil, sözde İslamcılardan, muhafazakarlığın kendisinden değil, muhafazakarlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik. Artık bu defterler bir daha açılmamak üzere kapanmalı ve tarihin tozlu sayfalarında

Bu haberler de ilginizi çekebilir