Mirac Burağı Dua

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (S.A.V) insanlık adına alemlerin Rabbi'yle buluştuğu kutlu gece... İslam âlemi, dualarla bu gece Miraç Gecesi'ni idrak edecek İşte Miraç Gece edilebilecek bir dua

Mirac Burağı Dua





Z. Hicran Yıldırım - Samanyoluhaber.com 


Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed’e, ailesine ve ashabına, 
ilmin ve ma^lu^matın sayısınca sala^t u selam eyle ve bereket ihsan et!

Risâletini İncil, Tevrat ve Zebûr’un müjdelediği; 
Nübüvvetini hârikulâde hallerin, cinnî hâtiflerin, insanlardan evliyâ ve kâhinlerin haber verdiği;

İşaretiyle ayın ikiye bölündüğü Efendimiz Hazret-i Muhammed’e (sav) ümmetinin alıp verdiği nefesler sayısınca milyonlarca salât ve selâm olsun.

Çağırmasıyla ağaçların yanına geldiği, 
Duâsıyla yağmurun süratle yağdığı, 
Bulutun sıcaktan korumak için başında gölge yaptığı, 
Bir lokmalık yiyeceğinden yüzlerce insanın doyduğu, 
Parmakları arasından suyun üç defa Kevser gibi aktığı; 
Allah’ın kertenkeleyi, ceylanı, kuru hurma direğini, koyun paçasını, deveyi, dağı, taşı ve çakıl taşlarını onun için konuşturduğu… 

Miraç’ta “Göz ne şaştı ne de başka bir şeye baktı” (Necm Sûresi: 17) âyetinin sahibi Efendimiz ve şefaatçimiz Hz. Muhammed’e (sav) ilk indiği andan itibâren kıyâmete kadar Kur’ân’ın okunan her kelimesindeki her harfi sayısınca salât ve selâm olsun. 
Bu salâvâtların her birisi hürmetine bizi bağışla, bize merhamet et, ey İlâhımız! 

Ya Rabbi, Hz. Ebu Bekir’in münacatıyla Sana iltica ediyoruz:

“Lütfunu esirgeme ey Rab bu kuluna ki azığı pek kalil,

İflas etmiş olsa da sadakatle yine kapına geldi ey Celil!

Günahı pek büyük; Sen o günahları yarlığa ne olur,

Hali de pek acip, hem günahkâr bir abd-i zelîl,

Onun ki isyan üstüne isyan, hata üstüne hata,

Sen’den ihsan üstüne ihsan, hem de atâyı cezil,

Kum taneleri sayısınca günahlarından Sana sığınıyor,

N’olur müsamahanı göster de sil onları ey Cemil!


Nice olur halim, yok defterde işe yarar bir fiil,

Düşmüşlüğüm çok, taate gelince pek kalil, 

Ruhumun yaralarını sar da hacatıma kıl bir çare,

Sen Şafi-i Hakiki, ben de kalbi sakim bir alil.


Beni yakan ateşe de ‘berd u selam ol’ de ey Allah’ım,

Bir zaman dediğin gibi fi hakk-ı Halil,

Sen’sin Şafi, Sensin Kâfi, evvel-ahir her işte,

Ente Rabbi, Ente hasbi, Ente li ni’mel Vekil.


Cömertliğine yoktur sınır, fazlınla bu kulunu sevindir,

Gönlümü şad eyle, göster de en güzel bir delil,

Saç rahmetini üzerimize, hem emin kıl korktuğumuzdan,

Ya İlahi! Sen’sin yegâne hüküm sahibi, münadin de Cebrail. 


Nerede Musa, nerde İsa, nerede Yahya, nerede Nuh,

Sen ey âsî nefis, dön de ara bul bir Mevlayı Celil”

Allah’ım! Sen’den akıbeti benim için hayır olacak şeyi istiyorum!
Allah’ım! Bana hayırdan lütfettiğin en son şey rızayı şerifin ve Naim Cennetleri’ndeki yüksek dereceler olsun!


Ey “kalbi kırık”ları maiyyetiyle şereflendiren! 
Ey “Gönlü mahzunların yanındayım!” buyuran! 
Hâlihazırda gönüllerimiz paramparça, mahzun ve kederli. Ne olur, maiyyetini bizlere duyur! Bizi bize terk etmek suretiyle bizleri mahvettirme!
 
‘Yâ Men Vesiat Rahmetühû Külle şey! 
Ey Muztar kullarının duasına icabet buyuran Yüceler Yücesi Rabb’imiz,
Yâ Muîne’d-duafâ! 

Ey güç ve kuvvetin yegâne sahibi olan Yüce Allah’ımız! 
Sen Kavî’sin, biz ise Senin zayıf, aciz ve muhtaç kapıkullarınız.

Zayıf ve acizleri Sen’den başka kim koruyup kollayabilir ve ihtiyaçlarını giderebilir! 
Ne olur, salih kullarını sevindirdiğin gibi bizi de sürpriz lütuflarınla sevindir! 

Şu anda zindanlarda zalimlerin elinde işkence gören, sıkıntı çeken mazlum, mağdur, mahpus kadın-erkek bütün kardeşlerimizden ve yeryüzünün değişik yerlerine hicret edip hizmetlerine devam etmeye çalışan, yaşam mücadelesi veren, gittikleri yerlerde sıkıntılar yaşayan kardeşlerimizden tasa ve elem sebebi olan kötülüklerin hepsini bertaraf et! 
Fereç ve mahreç lütfeyle, Onları yalnız bırakma, varlığını duyur.

Yâ Men Yerâ Bükâe’l-hâifîn! 

Bütün benliğimizle bir kere daha Sana yöneliyor, af ve mağfiret dileniyoruz.
Kalb katılığından, gafletten, başkalarına yük olmaktan, aşağılık olmaktan, aşağılanmaktan, miskinlikten, cehaletten, doymak bilmeyen nefisten, kabul edilmeyen duadan, yaşarmayan gözden, ürpermeyen kalpten, nimetlerinin zeval bulmasından, lütuflarının değişip başkalaşmasından, ansızın bastıran azabından, gelip çatan gazabından Sana sığınıyoruz.

Senden her zaman yalvaran diller, haşyetle ürperen gönüller istiyoruz Yâ Rabbenâ! 

Yâ Men lâ Yütimmü’n-ni’mete illâ hû! 

Allah’ım, Sen’den her işimizde sebat, Kur’an yolunda kararlılık ve nimetlerine karşı da duyarlılık hissi bekliyoruz. Kapına yönelenleri boş çevirme. 

Bize vadettiğin nimetini tamama erdir. 
Bizim ve yeryüzündeki bütün kullarının sinelerini imana, İslam’a, Kur’an’a, İhsan şuuruna ve Hazreti Muhammed sevgisine açık hale getir. 

Bu işi tamamlarken de ne olur, biz aciz, fakir bendelerini istihdam buyur. 
İtaatte bulunanlara bol bol karşılık ver, Sana başkaldıranlara da doğru yolu göster. 

Yâ Men lâ Yütimmü’n-ni’mete illâ hû! 
Hayatın bütün katmanlarında ve dünyanın dört bir yanında insanlığa hizmet sevdasıyla bulunan erkek-bayan bütün kardeşlerimize ihlâs, samimiyet, istikamet, aşk u şevk lütfeyle.

Ömürlerine vüs’at, rızıklarına bereket, hanelerine huzur ihsan eyle. 
Onları İmana ve Kur’an’a hizmette daim eyle.

Kalblerimizi telif buyur. Vifak ve ittifak içinde hizmet etmeye muvaffak eyle.
Kem gözlerden, kötü ruhlu, kötü düşünceli, kötü karakterli kimselerden muhafaza eyle.

Hasidlerin hasedinden, fesatçıların fesadından, münafıkların nifakından, zalimlerin zulmünden halâs eyle. 

Yâ Mutlika’l-üsâra! 

Binlerce masum kardeşimiz zindanlarda zulme maruz kalıyor.         
 Aileleri, yakınları dışarıda onların yolunu gözlüyor.

Bütün esaret zincirlerini kıran Sen’sin.
Yusuf Aleyhisselam’ı kuyudan,Yunus Aleyhisselam’ı fırtınalı denizden, Musa Peygamberi Firavundan, Efendimiz’i Ebu Cehiller’den Sen kurtardın.

Ne olur Allah’ım, bahtına düştük! Bu mübarek gecenin, mübarek aylarin, ve Kuranin hürmetine bütün masumları tez zamanda en güzel şekilde özgürlüklerine kavuştur. 

Hizmetimizi, atılan iftiraların tamamından beraat ettir.

Her zaman engin lütuflarıyla, buhranlı zaman dilimlerinin peşinden de aydınlardan daha aydınlık günlerini yaratan Rabb’imize, ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları adedince hamd ve şükür; hürmetine kâinatın yaratıldığı, sünnetine bütün varlığın hayran kaldığı Efendimiz’e (sas), insanlık âleminin yüz akları olan âline ve ashabına da sonsuz salât ü selamlar ediyor, günlerin nevbahara döneceği demlerin heyecanıyla ümitle bekliyoruz...’***

Ya İlâhe'l-âlemin ve ya Ekrame'l-ekramîn! 
Ellerimizi ızdırar ve mahcubiyetle Dergahına doğru açıyoruz. 
Başka yerlere gitsek, başka vadilerde dolaşsak, cürme, günaha saplansak bile Sen biliyorsun ya Rabbi, vallahi biz başkasına secde etmedik, billahi başkası karşısında bel bükmedik, tallahi başkasının kapısına gitmedik. 

İşte bu kadarcık sadakatimizle yeniden ahd ü peymanda bulunarak huzuruna geldik. Bizi burada boş çevirmeyip aziz ve payidar eyle ya Rabbi! 
İhsan edip bizleri kıyamete kadar Kur'an'a hadim eyle ya Rabbi!

Başımızdaki bütün musibetleri alem-i islam hakkında hayırlara kalbet ya Ekrame'l-ekramîn!

Ve bütün insanlığı her türlü bela, musibet ve salgın hastalıklardan muhafaza eyle!

Allah’ım! Duamızın evvelinde salât ü selamla kaldırdığımız ellerimizi, bir kere daha Efendimiz Hazreti Ahmed ü Mahmûd u Muhammed Mustafa'yı, O'nun tertemiz, dupduru, pırıl pırıl aile fertlerini, yıldızlar kadar yükseklerde dolaşan ashabını hayırla anarak indiriyor ve bizi ellerimiz boş, haybet ve hüsran içinde geri çevirmemeni diliyoruz!  

Amin Ya Muin! Velhamdülillahi Rabbil alemin…
ÖNE ÇIKAN HABERLER