Muhabbete muhabbet gerek
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Pazartesi, Eylül 16 2024
Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz yeni yazasında 'muhabbet ve husumet'i yazdı.
Bediüzzaman Hazretleri 1911’deki Hutbesinde ictimaî hastalıklarımızın tedavisinde DÖRDÜNCÜ ESAS: “Bütün hayatımda, insanî ictimaî hayattan kesin olarak bildiğim ve tahkikatların bana verdiği netice şudur ki: Muhabbete en lâyık şey muhabbettir; ve husumete en lâyık şey muhabbettir ve husumete en lâyık sıfat husumettir. Yani beşeri ictimaî hayatı temin eden ve saadete sevk eden muhabbet ve sevmek sıfatı, en ziyade sevilmeye ve muhabbete lâyıktır. Hayat-ı ictimaiye-i beşeriyeyi yerle bir eden düşmanlık ve adâvet, herşeyden ziyade nefrete ve adâvete ve onlardan çekilmeye müstahak çirkin ve muzır bir sıfattır. Bu hakikat Risale-i Nur’un Yirmi İkinci Mektup’unda izahıyla beyan edildiğinden burada kısa bir işâret ediyoruz. Şöyle ki: Husumet ve adavetin vakti bitti. İki Cihan Harbi düşmanlığın ne kadar fenâ ve tahrip edici ve dehşetli zulüm olduğunu gösterdi. İçinde hiçbir fayda olmadığı tezâhür etti. Öyle ise, düşmanlarımızın seyyiatı -tecavüz olmamak şartiyle- adâvetimizi celbetmesin. Cehennem ve İlahî azap onlara kâfidir…
“Bazen insanın gururu ve nefisperestliği, şuursuz olarak ehl-i imana karşı haksız olarak adâvet eder; kendini haklı zanneder. Halbuki, bu husumet ve adâvetle, ehl-i imana karşı muhabbete vesile olan iman, İslâmîyet ve cinsiyet gibi kuvvetli sebepleri hafife alarak kıymetlerini tenzil etmektir. Düşmanlığın önemsiz sebeplerini, muhabbetin dağ gibi sebeplerine tercih etmek gibi bir divaneliktir.
“Madem muhabbet, düşmanlığa zıttır; aydınlık ve karanlık gibi hakikî mânada bir arada olamazlar. Hangisinin sebepleri gâlip ise, o, hakikati ile kalpte bulunacak; onun zıddı da hakikatı ile orada bulunmayacaktır acımaya, şefkate dönecektir. İman ehline karşı vaziyet budur. Yahut düşmanlık, gerçek bir mânada bir kalpte bulunsa, o vakit muhabbet mümâşât (işi oluruna bırakma ve suyuna gitm
“Bazen insanın gururu ve nefisperestliği, şuursuz olarak ehl-i imana karşı haksız olarak adâvet eder; kendini haklı zanneder. Halbuki, bu husumet ve adâvetle, ehl-i imana karşı muhabbete vesile olan iman, İslâmîyet ve cinsiyet gibi kuvvetli sebepleri hafife alarak kıymetlerini tenzil etmektir. Düşmanlığın önemsiz sebeplerini, muhabbetin dağ gibi sebeplerine tercih etmek gibi bir divaneliktir.
“Madem muhabbet, düşmanlığa zıttır; aydınlık ve karanlık gibi hakikî mânada bir arada olamazlar. Hangisinin sebepleri gâlip ise, o, hakikati ile kalpte bulunacak; onun zıddı da hakikatı ile orada bulunmayacaktır acımaya, şefkate dönecektir. İman ehline karşı vaziyet budur. Yahut düşmanlık, gerçek bir mânada bir kalpte bulunsa, o vakit muhabbet mümâşât (işi oluruna bırakma ve suyuna gitm
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar
1.Enkaza ulaşıldı, kurtulan yok: Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan uçak Haymana civarında düştü!2.Suriye’de Hakan Fidan’a Soğuk Duş3.BM koruması altındaki eğitimci Güngör'ün Türkiye'ye iade tehlikesi sürüyor!4.Ne mesaj taşıyor? Karadeniz'de Türk gemisine kamikaze dron saldırısı yapıldı!5.MEB yine yapacağını yaptı: Yıllardır sürüyordu kaldırdı!
6.Karadağ kısa süre önce yaşanan krizden sonra vize kararını verdi!7.Daltonlar çetesine bir soruşturma daha: Mahkeme salonunda jandarmaya saldırmışlardı!8.Uyuşturucu Soruşturması: Emrullah Erdinç serbet9.Otobüs umre için Arabistan'da bulunan Türk kafilesinin içine daldı: Ölü ve yaralılar var!10.İşte 2026'nın asgari ücret rakamı!

CUMA KARAMAN

SAFVET SENİH

ERTUĞRUL İNCEKUL

HÜSEYİN ODABAŞI

ABDULLAH AYMAZ
ÇOK OKUNAN HABERLER







