Muhacirin hayata bakışı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Ocak 8 2018
''Sadece dinini ve davasını yaşamak ve yaşatmak için, hiç bilmediği ve daha önce hiç görmediği coğrafyalara bin bir zorlukla yolculuk yapan asrın mağdur muhacirleri de hicretin tarihini bugün yeniden yazmaktadırlar. Bu muhacirlerden bazıları hicret yolunda şehit düşerken bir kısmı da hedefine varmaktadır.''
Dr. Hüseyin Kara / samanyoluhaber.com

Hicret, sadece mekan değiştirmenin adı değil, duygu ve düşüncelerin, hayata ve ötelere farklı bakmanın da içinde yer aldığı bir dizi yenilenmenin yaşandığı mukaddes yolculuk olarak algılanmaktadır. Ancak gerçek muhacirlerin fark edebileceği bu fikrî ve ruhî tecdid, hicrete derin anlamlar kazandıran bir unsur olarak görülmektedir. İster ihtiyarî, isterse ızdırarî olsun kaderinde hicret olan mümin hiç şüphesiz talihli bir kul olma yoluna girmiş sayılır. Çünkü; hicret yolu, başta peygamberlerin ve sonrasında onları takip eden büyük zevatın yoludur. Bizler gibi sıradan ve küçükler için hicret, boyumuzdan aşkın büyük bir lütuftur.
 
Kaç peygamber geldiyse, yolları hicrete düştü.
Adem’le başladı bu iş, kutlu bir yola dönüştü. (Baran)

İnsan, zaten alem-i ervahtan başlayıp ahirete doğru devam eden beş menzilli hicretin içinde yer alan bir varlık olmasıyla, yolculuğa çok da yabancı sayılmaz. Bu yönüyle tabii ve fıtrî bir hicret duygusu ile her zaman beraberdir. Bu yazıda ele aldığımız hicret ise; insanın dünya menzilinde, ruh ve beden birlikteliğinde yapacağı yolculuğun ona kazandıracağı değerler olacaktır.

‘‘Varlıkta aslolan harekettir’’ kuralı dikkate alındığında yeryüzünün halifesi olan insanın bu kuralın dışında kalması elbette düşünülemezdi. Zira durağanlık zamanla matlaşmaya ve giderek başkalaşmaya yol açacağından aktif kullukla bağdaşmamaktadır. Hicret, müminin metafizik gerilimini en uzun süre canlı tutan unsurların başında gelmektedir. Davası için, sevdiği dünyalık her şeyden vazgeçmesini becerebilen bir insan, fani şeylerden daha çok baki olanlara teveccüh eder. Muhacir, dünyaya dünya kadar, ukbaya da ukba kadar değer veren ve asla kırık cam parçalarını mücevher zannedecek kadar zavallılaşmayan insandır. 

İnsanın; doğduğu, çocukluk ve gençlik hatıralarının olduğu mekanlara karşı muhabbet besleyip ala

Bu haberler de ilginizi çekebilir