Mülayemet neden önemli?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Aralık 1 2017
''Mekke’nin fethine bakıldığında, Allah Resûlü’nün (sas) kan dökülmemesi, düşmanlıkların katlanmaması ve problemlerin yumuşakça çözülmesi adına gerekli olan her türlü tedbiri aldığı görülecektir. Evet, İnsanlığın İftihar Tablosu (sas), küçük bir iki hâdise istisna edilecek olursa, neredeyse halkının tamamı müşrik olan Mekke’ye kan dökmeden, zayiat vermeden girmiştir. ''
Safvet Senih / samanyoluhaber.com


Din adına işlenen cinayetlerin vebali - Muhammed Fethullah Gülen (17.11.2013)

Gerçek şecaat ve cesaret bir Müslüman’ın kendi değerlerini müdafaa etme adına dik bir duruş sergilemesi, hak bildiği meselelerde her zaman sabitkadem bulunması; bu istikamette kolu kanadı budansa da, maruz kalacağı her türlü sıkıntıya katlanması demektir.
Bu açıdan Saadet Asrı’na baktığımızda, İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve O’nun yanında yer alanların, Mekke-i Mükerreme’de on üç sene boyunca bir insanın tahammül etmesi mümkün olmayan nice hâdiseye katlandığını görüyoruz. 

Öyle ki sahabe-i kiram efendilerimiz çoğu zaman gözleri dolu dolu bir taraftan Cenâb-ı Hakk’ın kudret-i namütenahisine, diğer yandan da O’nun insanlığı kurtarmak için gönderdiği Habib-i Edib’ine ve O’na inanan insanlara yapılanlara bakmış sonra da hikmetini tam olarak idrak edemedikleri bu tablo karşısında hayret ve dehşetlerini ifade etme adına “Ne kadar halimsin ey Rabbimiz!” demişlerdir. 

Bildiğiniz üzere, İnsanlığın İftihar Tablosu, Kâbe’nin karşısında başını yere koyup secdeye kapandığında, inkâr ve cehalete kilitlenenler O’nun başına deve işkembesi koymuşlardır. (Bkz.: Buhârrî, vudû’ 69; Müslim, cihâd 107) Başlarına taş yağası bu zalimler, kaç defa onu taşa tutmuşlardır. (Bkz.: Buhârî, bed’ül’l-halk 7; Müslim, cihâd 111) Fakat O (sallallâhu aleyhi ve sellem) hiçbir zaman “Sizin başınıza da taş yağsın!” dememiştir. Aksine kendisine taş atan, dişini kıran, yanağını yaralayan, başını kanlar içinde bırakan insanlar karşısında bile ellerini kaldırmış ve “Allahım, kavmimi hidayet buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar!” (Kadı Iyaz, eş-Şifâ, 1/105) demiştir. 

Onun bu sözüne hâşiye düşülecek olursa şöyle denilebilir: Şayet onlar Beni, misyonumu, kendileri için nasıl ölüp ölüp dirildiğimi bilselerd

Bu haberler de ilginizi çekebilir