[Murat Çetin] Devran döner!

Türkiye’de gazeteci olmak ya da köşe yazısı yazmak kadar kolay bir şey yok

[Murat Çetin] Devran döner!

MURAT ÇETİN- SAMANYOLUHABER.COM

Türkiye’de gazeteci olmak ya da köşe yazısı yazmak kadar kolay bir şey yok. Zira o kadar hızlı bir gündem akıyor ki “ne yazacağım?” derdine düşmüyorsunuz. İşte bunun son örneği Gezi Davası ile ilgili verilen karar. Bu davadan önce beraat eden Osman Kavala bu defa müebbet hapse mahkûm oldu. Şimdi bu hukuk garabetinin neresinden tutacaksınız? Hukuk eliyle katliam yapılıyor. 

Bir yandan bu olurken bir yandan da Cumhuriyetin temsilcisi olması gereken bir Cumhurbaşkanı çıkıyor legal bir parti olan HDP’nin Meclis’te olmaması gerektiğini savunuyor. Hem de nerede, cumhurun mekânı olması gereken bir yerde! Hem de kimin karşısında; Yüksek yargı organlarının mensuplarının karşısında. Keşke Cumhurbaşkanı konuşurken görevinin şeref ve hasiyetine sahip bir yüksek yargı mensubu çıkıp itiraz etseydi, deseydi ki, “Biz hukuk devletin değil miyiz, nasıl böyle konuşabiliyorsunuz?” 

Yazık hem de çok yazık! Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlar ülkesine döndü Türkiye! Siyasal İslam'ın temsilcisi olduğunu savunan bir partinin elinde hızla uçuruma doğru sürükleniyor. O kadar kötü ki her şey, ne elde kalacak onu bile kestirmek çok güç! Türkiye sanki bilinçli olarak bir bir kaos ortamına doğru götürülmek isteniyor. İktidar sahipleri, iktidar nimetlerinden yararlananlar bunları görse bile ya korkularından ya da çıkarları gereği susuyorlar. Türkiye’de tam bir korku iklimi var, kendisini muhalif diye tanımlayan birçok isim bile korkudan tam olarak gerçekleri açıklayamıyor. Konuşması zamanında konuşmayanlardan sadece cılız sesler çıkıyor. Hal böyle olunca da muktedirler daha da şımarıyor ve her şeyi yapabileceklerine inanıyorlar. 

Ülke tam anlamıyla karanlık kuşağına girmek üzere. Köprüden önceki son çıkış noktasındayız. Bilemiyorum ülke bu uçurama yuvarlanmadan önce kurtuluşa erebilecek mi? Yoksa bu millet her şeyi ile o dereye yuvarlandıktan sonra mı yara bere içinde ne olduğunu anlayabilecek? Bir akıl tutulması yaşıyor toplum ve sanıyorum bir şoklama olmadan çıkamayacak. Ve belki o şoktan çıktığında taşlar yerine oturacak ve alkışladıkları o kahraman sandıkları insanların birer zalim olduklarını görecekler… Görecekler ve kendi hallerine ağlayacaklar. Ve belki de utançtan sizin yüzlerine bakamayacak. Neyse bu konuda bir nokta koymak istiyorum. 

Bayram yaklaşıyor, ancak evlerde ateş varken bu insanlar nasıl bayram yapacak? Binlerce insan ya hapislerde ya da yurt dışında sürgünde! Binlerce aile acı çekerken nasıl bayram yapılacak? Ve toplum nasıl bu hale geldi de sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, sanki her şey normalmiş gibi hareket ediyor, bir zulme karşı sessiz kalıyor? Geceler çok karardı ve ümit ediyoruz bu kadar karardıktan sonra aydınlık yakındır. Ve ümit ediyoruz ki bir zalim hükümdarın elindeki bir memleket sükûna ulaşır ve güzel günler yaşar. Kelimeler ve dahi ne yazsak kıyafet etmiyor. 

Bayrama az kaldı ve benim burada Türkiye ve Ankara siyasetine yazılar yazmak hiç içimden gelmiyor. Yazıyoruz sürekli, elbette yazacağız da! Ama hiç olmazsa bayram öncesinde bu karalık ülkelinin karanlık ikliminden bahsetmek istemiyorum. Aydınlık bir geleceğin yakın olduğu ümidiyle bir parça da umuttan bahsetmek istiyorum. Şimdiye kadar pek tercih ettiğim bir husus değil ama bu defa beni mazur görmenizi istirham edeceğim. Yaklaşan bayramı karşılama adına, artık zulmün sonuna gelindiğine ilişkin beklentinin adına, bir zalimin devrilip gideceği ve gül devrinin yamaçlarında dolaşmak için gün saydığımızın dua ve ümidiyle sizleri birkaç şiirimle baş başa bırakıyorum

DEVRAN DÖNER 

Zulüm sürüp gitmez, devran döner,
Saltanatları yıkılır bir bir, devran döner,

Azgınlıklarına hep bahaneler buldular, 
Tufan çıkınca devran döner, 

Mancınıklar kurdular Haliller için, 
Ateş yakmayınca devran döner, 

Firavunu aratmadı zalimlikte, 
Musa’lar çıkınca devran döner, 

Çarmıhlara gerdiler asrın gariplerini, 
Nusret gelince devran döner, 

Zindanlar doldu yığın yığın, 
Rüyalar çıkınca devran döner, 

Masum çehreleri kurban ettiler, 
Bıçak kesmeyince devran döner, 

Bedr’i, Uhud’u, Hendek’i gördük, 
FETİH gelince devran döner!

BAHARA KADAR 

Vakit tamam mühlet buraya kadar,
Son demleridir bu bahara kadar, 

Zalim sarsılıyor bendeleriyle beraber,
Her şey ayan olur bahara kadar, 

İftiralar, yalanlar bir bir dökülür, 
Hesabın sorulacağı bahara kadar, 

Suçu pişkince birbirlerine atarlar,
Gammazlığın revaç bulacağı bahara kadar,

Süklüm püklüm gelirler ardı sıra, 
Af sırasına girecekleri bahara kadar, 

Bize her mevsim bir başka bahardır, 
Koy çayı, demlensin bahara kadar.  

NOT: Ramazan Bayramı'nızı şimdiden tebrik eder, bütün sıkıntılara rağmen aydınlık bir iklime ulaşacağımız inancı ile selam ve saygılar sunarım. 
<< Önceki Haber [Murat Çetin] Devran döner! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER