'Nefsin enaniyetini bir kıralım'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Mayıs 18 2017
Samanyoluhaber.com yazarı Safvet Senih, merhum Ali Ulvi Kurucu'nun hatıralarından yola çıkarak günümüzde yaşananları yorumladı
Merhum Ali Ulvî Kurucu Ağabey değerli Hatıralarını anlatırken diyor ki: 

“1947 senesiydi. Sıkıntılı günler geçiriyordum. O günlerin birinde Bâbu’l-Mecîdî’deki evimizden çıktım; Harem-i Şerif’e öğle namazına gidiyordum. Birdenbire önümdeki sokaktan Şeyh Abdülgafur el-Abbasî Hazretleri çıktı. Aslen Afganlı olan bu zât, Yeni Delhi’de okumuş, büyük bir âlim olmuş. Kelâm, mantık ve fıkıh gibi ilimlerde yüksek bir dereceye çıktıktan sonra Hindistan’da o günün büyük şeyhlerinden olan zâtlara intisap etmiş. Kısa zamanda mânevî mertebeler kat ederek, mânevî yürüyüş olan ‘seyir ve sülûk’ünü tamamlayıp, mürşitlik payesini kazanmış ve Nakşibendi tarikatinin İmam-ı Rabbanî tarafından kurulmuş olan Müceddidî kolunda şeyh olmuş. Daha sonra Medine-i Münevvere’ye gelip yerleşmiş. Merhum babam, benim Kahire’de bulunduğum beş yıl zarfında, bu zatın sohbetlerine gider, ‘hatm-i hâce’lerine katılırmış. Şeyh Abdülgafur Efendi, Cuma günleri ikindiden sonra ‘hatm-i hâce’ yaptırır; zikirden sonra yarım saat kadar, şeriat nedir, tarikat nedir, zikir nedir, fikir nedir diye sohbette bulunurdu. Kendisine daha önce de birkaç kere selam vermiş, elini öpmüş isem de, sohbetlerine hiç gitmemiştim. O gün hiç beklemediğim bir anda, önümdeki sokaktan karşıma çıkıvermişti… Selamımı aldı, yanıma geldi, elimden tuttu. Harem-i Şerife doğru, elim elinde beraber gitmeye başladık. Dedi ki: ‘Bilirsin ki, Peygamber Efendimiz (S.A.S.): İyiliklerin en iyisi, bir kimsenin, baba dostlarıyla münasebetini kesmemesi, devam ettirmesidir, buyurmuştur. Babam merhum, benim âhiret kardeşim, zikir ve fikir kardeşimdi.’

“Ertesi günü ikindiden sonra Şeyh Abdülgafur Efendi'nin evine gittim. Kalabalıktı. Sohbet edildi. Bana: ‘Yâ Şeyh Ali Ulvî, bir Kur’an-ı Kerim okusan da dinlesek.’ dedi. Sure-i Yusuf’tan bazı âyetler okudum. Bunun üzerine: ‘Surenin başında her ne kadar babayla evlât ve kardeşler arasında ayrılık varsa da, sonunda vuslat (kavuşma) var, birleşme var. Sen Sure-i Yusuf’un birleştirici âyetlerini ok

Bu haberler de ilginizi çekebilir