O Hep Bizimle

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Pazar, Şubat 2 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Harun Tokak, yeni yazısında gönüllere dokunan bir hicret yolculuğunu cümlelere döktü.



O Hep Bizimle

Kuzey Ülkesinin karlı-buzlu yolları, bizi Yasemin ve Ferah Çiftinin mütevazı evlerine taşıyor.
Nice yolları, nehirleri, denizleri, korku tünellerini geçerek; nice dağları aşarak ulaşmışlar bu topraklara. Yürüdükleri yollarda ayaklarına batan dikenleri gül sanmışlar.
Yüreklerindeki onca yaraya rağmen yüzleri yine de gülüyordu bu insanların. Omuzlarındaki yükün ağırlığına aldırmadan birbirlerine gülümsüyorlardı. Yüce idealleri için gurbette olduklarını bilmek; ülkelerinin, sevdiklerinin, geçmişlerinin hasretiyle yanarken yarınlar için tertemiz nesiller yetiştirme ümidi güçlü kılıyordu onları.

Doktor Ferah Bey’in yüzünde hala yaşadıkları acıların gölgeleri geziniyordu.
Yasemin Öğretmen daha kudretli görünüyordu; eşi ve çocuklarıyla birlikte buralara gelebilmiş olmanın huzuru taşıyordu gözlerinden.
“Yasemin Hanım’ın cesareti olmasaydı buralara gelemezdik,” diyor Doktor Ferah Bey. “Ben hapisteyken tek başına geçmiş Meriç’i. Birkaç arkadaşıyla geri itilmişler. Ben hapisten çıkınca öğrendim. Üç çocukla bir daha asla Meriç’i geçmeyi göze alamazdım. Ama o, ‘ben yolları öğrendim, artık buralar durulası değil’ dedi.
 “Bu dönemin kahramanları kadınlar,” diyorum.
“Öyle,” diyor Doktor Ferah Bey.
 “O zaman Yasemin Hanım’ı dinleyelim, Meriç’i nasıl tek başına geçtiğini” diyorum.

Anadolu kızlarına ve kadınlarına has bir utangaçlıkla başlıyor bir cümle hikayesini anlatmaya;
 “Adım Yasemin… Yasemin Yiğitoğlu,” diyor.    
 
“Artık yaşadıklarımız o kadar dayanılmaz bir hal aldı ki, düşünebiliyor musunuz, hayatımızda yeni bir kapı arala

Bu haberler de ilginizi çekebilir