ONA SÖYLEYİN ÜZÜLMESİN

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Eylül 21 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Harun Tokak, yeni köşe yazısında bir ailenin 15 Temmuz sonrasında yaşadığı hukuksuzlukları ve yaşanan zorunlu göç hikayesini anlattı.

ONA SÖYLEYİN ÜZÜLMESİN
Yaz, istasyondan bir hayli uzaklaşmış bir tren gibi gözlerden yavaş yavaş kayboluyor.
İskandinav ülkelerinde baharın ve yazın sadece takvimlerde adı var. Kendilerini görmek pek mümkün olmuyor. '’Ha bugün gelecek ha yarın gelecek’’ derken bir de bakmışsınız çekip gitmişler. Hayasından kimselere görünmek istemeyen güzeller gibi varlıklarını hissettirmeden sessiz sedasız geçip gidiyorlar.
Sarı yaprakları ile hüznün fotoğrafı gibi duran ağaçların başına gözüne inen güz rüzgarlarının sert silleleri, yazın çok gerilerde kaldığını haykırıyor.
O güz rüzgarları bizi yakın kasabada oğlu Orhan’la yaşayan Vera Zeynep’in evine taşıyor.
Vera Zeynep’in üzerinde siyah bir elbise var. Başörtüsü de ona göre. Üzerindeki o elbise her şeyi anlatıyor. Sanki, bütün yaşadıkları, siyah motiflerle ilmek ilmek dokunmuş ve kederden bir kaftan gibi sırtına geçmiş. 
Utangaç gözleri kararlı bakıyor. 
O gözlerde özlemin yarattığı boşluk ve bu boşluktan doğan kararlı bir direnç var.
Bir yanda ‘’keşke yanımda olsalar’’ düşüncesinin oluşturduğu özlem, yalnızlık, ait olamama hissi... 
 Diğer yandan inandığı davanın verdiği dayanma gücü. Kendi ayakları üzerinde durmanın, yeni bir yerde hayata tutunmanın gururu var. 
Özlemin yüküyle birlikte büyüyen bir direnç var yüreğinde.
Oğlu Orhan’ı göstererek, “Yavrum bu yaşta bizim yüzümüzden çok acılar çekti,’’ diyor Vera Zeynep.
 Kendi yaşadıkları, tıpkı üzerindeki elbiseyi andıran kederden bir gömlek gibi sırtına geçmesine rağmen yine de yavrusunu düşünüyor.
 Analık işte…
‘’Vera Zeynep’in bu sözleri bana, Kutlu Nebi’nin

Bu haberler de ilginizi çekebilir