Devletin iflasını ilan etti...


Sanki “Ağustos Böceği ile Karınca” hikâyesi bugünkü Türkiye’yi anlatıyor. 

İşler yolundayken, gökten adeta dolar yağıyorken har vurup harman savuran hükûmet kış ortasında, Koronavirüs salgınında vatandaşa IBAN numarası yolluyor.
 
İşsiz, aç bîilaç milyonlarca insana bundan daha soğuk kamera şakası yapılamazdı. 

Vergileri ile ayakta tuttuğu devletini en zor gününde yanında görmek istemek vatandaşın en tabii hakkı değil mi? 

KİMİN PARASI İLE KİME BAĞIŞTA BULUNUYORSUNUZ?

Sosyal medyada #ZırnıkYok etiketi ile paylaşılan mesajlarda öfke sebepsiz değil. Yardım bekleyen halk derin bir hayal kırıklığına uğradı. 

Güya ne kadar cömert ve samimi olduklarını göstermek için halkın vergileri ile ödenen maaşlarından bağışta bulunuyorlar. 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bağış kampanyasını ilan ettiği bin küsur odalı Saray’ın masrafları alt alta yazılsa senelik 1 milyar lirayı geçiyor. 

Personel gideri, maaşlar ve demirbaş alımları listeye dâhil değil. 

LÜKS HARCAMALARA GELİNCE PARA BOL!

Geçen sene Almanya’dan biri 20 milyon TL olan 5 zırhlı Mercedes limuzin daha getirilmişti. 

Hediyesine (!) 500 milyon dolar (3,3 milyar TL) ödeyerek Katar’dan alınan uçan Saray Boeing 747-8 uçağının tefrişatına 80 milyon TL harcanmıştı. Saray filosundaki uçak ve helikopter sayısı 20’yi geçti. 

Dünyanın en büyük 4’üncü ekonomisi Almanya’nın başbakanı Angela Merkel de ikide bir arıza yapan uçakla seyahat ediyor. Hatta uçağı yine arıza yapınca Kanada’daki G20 liderler zirvesine tarifeli uçakla yetişiyor. 

Berlin’de kirasını kendisinin ödediği mütevazı bir apartman dairesinde ikamet eden Merkel, market alışverişini bizzat kendisi yapıyor. Otomobilin kalbi Almanya’da 2017 model AUDI’ye biniyor. 

45 BİN LİRALIK ALTIN VARAKLI KALORİFER PETEĞİ

İsrafın “İtibardan tasarruf olunmaz” hokkabazlığı ile halka yutturulduğu günden beri parti müftüleri, “Devletin malı deniz, yemeyen keriz” fetvası vermeye devam ediyor. 

Sanki çok elzemmiş gibi Kanal İstanbul ihalesi yapılıyor.

Halk ekmek derdindeyken Hazine Bakanı Berat Albyarak 45 bin liralık altın varakla süslenmiş döküm kalorifer peteklerinin önünde içi boş ekonomi paketleri açıklıyor.
 
Hatay’da “Evde kal diyorsunuz. Nasıl evde kalalım baba! Ben zengin değilim, TIR şoförüyüm. Çalışmazsam eve ekmek götüremem.” diyen Malik Yılmaz talimatla gözaltına alınıyor. Yetmedi işten atılıyor. 

Emek, alın teri, hak, hukuk, adalet ayaklar altında, bugünler için ayrılmış kefen parasını (ihtiyat akçesi) inşaat çukuruna gömenler el üstünde. 

ERDOĞAN DEVLETİN İFLAS ETTİĞİNİ İLAN ETTİ

Erdoğan’ın 30 Mart’ta açıkladığı yardım kampanyası Türkiye’nin resmi iflasının ilanıdır. 

Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Tek bir vatandaşımızı aç ve açıkta bırakmayacağız. Bu zor günleri hep birlikte aşacağız.” dedi. 

Amerika her yetişkine 1.000 dolarlık, çocuklara 500 dolarlık çek dağıtırken, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, “Siz sağlınızı düşünün, parayı dert etmeyin. Sizin için 85 milyar dolar ayırdık ki bu gelirimizin sadece yüzde 3’ü. Para bizim işimiz.” sözleri ile insanların yüreğine su serpti. 

Ortalama emekli aylığının 1.750 TL, asgari ücretin 2 bin 324 TL olduğu Türkiye’de ise hükûmet halktan para isteyebildi! Merkel ve diğer liderler, “IBAN’ını yolla, para hesabında!” mesajı verirken; Erdoğan, “IBAN’ı yolladım, acele para yolla!” dedi.

Bir ay önce ücretsiz izne gönderilen milyonlarca kişi de tıpkı işsiz 7 milyon kişi gibi kirayı, faturaları nasıl ödeyeceğini, gıda ihtiyacını nasıl karşılayacağını düşünürken AKP hükûmeti yardım için kapıyı çalıyor. 

Krizin sebep olduğu artçı sarsıntılar nisan ve mayısta daha şiddetli hâle gelecek. Elde avuçta olanlarla, borç-harç mart ayı çıkarıldı. Bundan sonra nasıl geçinecek insanlar? 

VATANDAŞ TUTUNACAK BİR DAL ARIYOR

Üretim çöktü. “Hizmetler” dediğimiz turizm, yiyecek-içecek, perakende, havacılık, lojistik, sigorta, inşaat ve emlak gibi sektörlerde yaprak kıpırdamıyor. 

Çarklar ani frenle durdu. İşveren de işçi de endişeli. Kimse önünü göremiyor. 

"Koronavirüs salgınında hapishanelerde toplu ölümlerin olabileceğine ve siyasi suçluların derhal tahliye edilmesi gerektiğine" dair Birleşmiş Milletler'in ikazları duymazdan geliniyor.  

Erdoğan “gemisini, dolayısıyla mürettebat ve yolcularını kurtaran kaptan” olmak yerine gemiyi ilk terk eden kaptan olmayı tercih etti. Sarayına çekildi, vatandaşı salgın ve krizin ortasında yapayalnız bıraktı. 

Kaptanın ehil olup olmadığı durgun denizde değil, fırtınanın ortasında belli olur. 

Tarih kaçıp gidenleri değil, gemisini kurtarmak için ölen kaptanları yazar.   
------------------------------
<< Önceki Haber Devletin iflasını ilan etti... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER