Pakistan’dan bir yar gelir bizlere!

''Pakistan’da hâkimler vardı, Siyasetçiler vardı ve medya vardı. En önemlisi halk vardı. Çıkarcı olmayan, üç kuruşluk menfaati için kendi geleceğini yakmayan Pakistan halkı...''

SHABER3.COM

“Eğer düşmanlarınızı gülünç gösterip mahvetmek isterseniz, 
etrafını yalakalarla doldurun.” 
(Edmound Jaloux)

Önce kısa bir ansiklopedik bilgi aktarayım: Yaklaşık iki buçuk yıl önce, ABD'nin en kritik diplomatik belgelerini içeren ve 2010 yılında sızan Wikileaks'ten bile yaklaşık 2 bin kat daha fazla veri içeren Panama Belgeleri, dünyanın en zengin isimlerinin paralarını "denizaşırı bankacılığı" yani "offshore bankacılık" yardımıyla vergisiz veya çok düşük vergili ülkelerde nasıl muhafaza ettiklerini gözler önüne sermişti. 

Daha önce de İngiliz Virgin Adaları ve HSBC ile ilgili belgeleri kamuoyuna duyuran Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ)’in Almanya’dan Sueddeutsche Zeitung, İngiltere’den BBC ve Guardian gibi, 78 ülkede 107 medya kuruluşu ile işbirliği gerçekleştirerek (tabiatıyla havuz yoktu bunların içinde) yayınlanan Panama Belgeleri’nin 2.6 terabyte büyüklüğündeki ve 11.5 milyon belgesi tarihin en büyük veri gazeteciliği sayılıyor. 

Nitekim bu tarihi ‘Panama Belgeleri’ni ortaya koyan gazeteciler en prestijli gazetecilik ödülü Pulitzer’e layık görüldüler. Elbette bunların arasında Havuzcular yoktu. Pardon Çalık grubunun adı geçiyordu ama araştırmacı gazeteciler arasında değil, bizzat belgelerin içinde, gizli, vergisiz hesaplarının olduğunu yazıyordu belgeler!

Belgelerin yayınlanmasıyla dünya çapında irili ufaklı çalkantılar oldu. Örneğin İzlanda Başbakanı istifa etti ilk olarak. 

Bu belgelerin içinde en fazla dosya bir hukuk firması olan Panama merkezli Mossack Fonseca'ya aitti. 

Yayınlanmasından birkaç gün sonra bizde unutulup gitti. Hemen her büyük yolsuzluk skandalı gibi toplum hatırlamaya değer bulmadı. 

Ancak her ülkede böyle olmadı. 

Bahsi geçen hukuk firmasının bazı belgeleri de Pakistan Başbakanı Navaz Şerif’e aitti. 

Pakistan halkı bizimki gibi iki kilo makarna ile yetinmeyen bir yapıya sahip olduğundan olsa gerek, merak ettiler bu işin iç yüzünü. 

Pakistan medyası da bizim havuzdan farklı olarak işin üzerine gitmeye devam etti. Navaz Şerif olayın üzerine örter gibi olsa da, Pakistan muhalefeti devreye girdi. 

Elin oğlunun muhalefeti de bizimkine benzemiyor azizim. 

Ne pısırık ve vesayetin jargonunu kullanan sol liderleri var, ne de kim bilir hangi hesabın neticesinde iktidarın borazanına dönmüş ve muhalefete muhalefet yapmaya başlamış sağcı liderleri!

Adaleti gerçek adaletti Pakistan’ın...

Muhalefeti gerçek muhalefet. 

Medyası da gerçek medya olunca yolsuzluk bir türlü üzeri örtülemeyen pislik olarak epey uzun bir süreden beri halkın gündeminde kaldı. 

Televizyonlarında evlilik programı da yoktu Pakistan’ın, Diriliş, Kurtlar Vadisi gibi dizilerle uyuşturulmuyordu Pakistan halkı. 

Pakistan’da hâkimler vardı, Siyasetçiler vardı ve medya vardı. En önemlisi halk vardı. Çıkarcı olmayan, üç kuruşluk menfaati için kendi geleceğini yakmayan Pakistan halkı...

Başbakan Navaz Şerif’in devasa ve akıl almaz servetinden bahsediyordu belgeler. Çocukları kayıt dışı milyar dolarlarla oynuyordu. Arap ülkelerinde gizli hesapları vardı Şerif’in. Örneğin epeyce emlak almışlardı ama Şehrizar Konakları’ndan değildi bu evler!

Oklar bir anda dünürü de olan (ne enteresan değil mi?) Maliye Bakanı Ishaq Dar’a çevrildi. Muhalefet araştırma komisyonu kurmayı teklif etti. Pakistan Parlamentosu bizdeki iktidar partisi gibi, olayı hasıraltı etmek yerine Yüksek Mahkeme yargıçlarından oluşan bir komisyon ile araştırmaya başladı. 

Bizdeki 15 Temmuz Komisyonu gibi iktidar güdümünde ve yanlı bir komisyon olmadığı için Navaz Şerif de dâhil herkes sonucu bekledi. 

Birkaç gün önce Pakistan Yüksek Mahkemesi'nin, Başbakan Navaz Şerif'in ailesinin servetine yönelik yolsuzluk soruşturması nedeniyle Şerif'i görevden azledilmesi yönünde bir karar aldı. Ayrıca Şerif'in ömür boyu siyasetten men edilmesine karar verilmişti.
Yargıç Ejaz Afzal Khan, "O artık parlamentonun dürüst bir üyesi olma niteliğine sahip değil ve başbakanlık görevi de sona erecek" dedi. Çay toplamaya gitmemişlerdi Başbakanla. Facebook hesaplarında “Yalarım Reyiz” paylaşımları da yoktu yüksek yargı üyelerinin. 

Başbakan Şerif’in Ofisi “üst akıl bize oyun oynuyor” demedi nedense. Aksine "hukuk devletine olan saygısından ötürü” görevi bırakacağını açıkladı. Yüksek Mahkeme'nin Şerif ile ilgili soruşturma kapsamında ayrıca Maliye Bakanı İshak Dar'ı da görevden aldı. Dar, Şerif’in eski muhasebecisiydi aynı zamanda. 

Şerif eğer istifa etmemesi durumunda Pakistan’ı ateşe atacağını biliyordu. Kişisel ikbali için memleketi yakmayı tercih etmemişken muhalefet de adam gibi muhalefet olduğu için belki de göze alamadı Navaz şerif direnmeyi. Örneğin muhalefet partilerinden Pakistan Adalet Hareketi (PTİ) lideri İmran Han, Şerif’in istifa etmemesi durumunda 2 Kasım'da başkent İslamabad'da on binlerce kişinin katılacağı bir gösteri düzenleyeceğini açıklamıştı. 

Bizde olsa İmran Han’ın ne hainliği kalırdı, ne teröristliği biliyorsunuz. Başta Şerif ve yancıları olmak üzere tüm havuz abanırdı muhalefet partisine. Bir iki vekili tutuklanır, birkaç medya organı kapatılır, birkaç terör eylemi yaptırılır ve ortalık kan revan olurdu. 

Ama Pakistan’da işler böyle yürümüyordu… 

Şerif’in siyasi hayatı bizim Reis’inkine çok benziyor. Siyasi yasakları bile. Araplarla olan ilişkileri de. Örneğin, bizimkisi 8 ay ceza çekmiş Şerif ise 8 yıl. Suudi hanedanıyla derin bağlar kurmuş, Birleşik Arap Emirlikleri’nde kesesini doldurmuş ve Katar’la tatlı ilişkiler geliştirmiş bu zaman zarfında. Dolayısıyla onun liderliğini desteklemiş Arap monarşileri, epey de sıcak para yollamışlar. 

Hala da yolladıkları biliniyor… Şerif’in bunlara gebe olduğunu tüm dünya çok iyi biliyor. 

Ya Pakistan medyası?

Onlar da büyük resmi görüp, dış güçlerin Pakistan üzerinde ne tür mendeburca oyunlar oynadığını yazmaktansa, Şerif ve ailesi hakkında cezai bir soruşturma kararı alınabileceğini yazdı. 

Dünyada bu yaşanan olaylara en ilginç tepkiyi kim verdi dersiniz?

Elbette Havuz medyası. Onların büyük resmi görmesi bir gün bile sürmedi. Başta Pakistanlılar olmak üzere okuyanın ‘saçmalıktan başka bir şey değil” denilecek argümanlar ile Pakistanlılardan daha Pakistancı olup çıktılar bir gecede. Havuz’a göre, Navaz Şerif’e tıpkı 17/25 gibi operasyon yapılmıştı. 

Akılsız medya insanı böyle rezil ediyor işte, zira bu iki olayı birbirine benzetmek Şerif’in azledilmesini açığa düşürmez, tam tersi 17-25 Yolsuzluk operasyonlarının ne kadar sahici olduğunu ve bugün ülkenin kan gölüne dönmesinin, demokrasiden hızla uzaklaşılmasının temel sebebi olduğunu ispatlar. Bizim havuzcular “Batı terör örgütü Pakistan’da darbe yaptı” diye manşetten koltuk çıktılar Şerif’e ama ne yazık ki bizzat Navaz Şerif’in kendisi bile bu kanaatte değil! Ama olsun Havuz bu, antrenmanlıydı, daha önemlisi bunu yiyecek çok ciddi bir kitlesi vardı hala…

Müstefi Başbakan’ın Pencap Başbakanı olan kardeşi Şahbaz Şerif'in yerine getirilmesi bekleniyordu ama muhtemelen bunda da sıkıntı olabileceğini düşündü Şerif. "Şahbaz Şerif'in benden sonra yerime geçmesini destekliyorum ancak seçimlere hazırlanması uzun sürecektir. Bu nedenle Şahid Hakan Abbasi'yi aday olarak gösteriyorum" diyerek topu kanatlara yaymayı tercih etti. 

Pakistan’ın şahken şahbaz olması şimdilik sadece Havuz medyasına kaldı anlayacağınız. 

Pakistan halkı havuz medyasını takip etmiyordur şüphesiz, etseler epey eğlenecekleri ve “ne içiyor bunlar” diyecekleri kesin bence…

Seyfi Mert
<< Önceki Haber Pakistan’dan bir yar gelir bizlere! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER