[Prof.Dr. Osman Şahin] Manevi oluşumlarda yönetici seçimleri 3

İnsan fıtraten kendisine yakın olanlardan ve gözüne girenlerden vazifelendirmek ister.

SHABER3.COM

PROF.DR. OSMAN ŞAHİN

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “İçtimaî Huzur Ve Yükselişin Vesileleri”   başlıklı Bamteli’nde idarecilerin seçiminde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar üzerinde durmaktadırlar: “Evet, a’mâli taksim mevzuunda, “Kim, nerede, ne yapabilir?” mevzuunu belirlemek çok önemlidir. Belki bunda bile, yine o kolektif şuura, ortak akla müracaat etmek lazım. “Benim hoşuma giden, bana yakın duran, -Özür dilerim; kardeşlerimiz arasında öyle yoktur, siyasî değiller ki, mütebasbıs olsunlar! - tabasbus yapan, dolayısıyla da gözüme girmiş, gözüme değil -hayır- gönlüme girmiş, basarıma değil basiretime otağ kurmuş… Ben onu seçip gönderiyorum bir yere!..” Öyle değil. Biz Peygamber değiliz ki!.. Aklımız, O’nun bildiğinin binde birine ermez. Dolayısıyla ortak akla müracaat etmek lazım. “Meseleyi ortak akla ircâ edenler, haybet yaşamazlar; mutlaka kazanımlı çıkarlar.””

İnsan fıtraten kendisine yakın olanlardan ve gözüne girenlerden vazifelendirmek ister. Böyle bir istihdamın neticesinde seçilen insanlar onları seçenlerin fikirlerini ve yaptıklarını daha çok tasdik ve takdir edeceklerinden dolayı yönetimde hakperest olunamayacak ve ekipleşme ve tarafgirlik gibi hastalıklar meydana gelecektir. Kimse peygamber de olmadığına göre böyle bir zaafa düşmemek için ortak akla dayanarak (meşveret ederek), vazifelerde istihdamlar gerçekleştirilmelidir. 

Heyetlerde ve idarede görev alacak insanlarda aranacak vasıflar…

Yöneticilerin ortak aklın gerçekleştiği istişare heyetlerince seçilmesi çok önemlidir. İstişareler karar alma süreçlerinde çok önemli bir paya sahiptirler. Dolayısıyla bu heyetlerdeki insanlar yönetimde söz sahibidirler. Buna binaen, her şeyden evvel dikkat edilmesi gereken şey, istişarelere ehil olan insanların alınmış olmasıdır. Ehil olma ile alakalı en önemli bir nokta ise, istişare edilenlerin adanmışlardan ve beklentisizlerden seçilmeleri hususudur.

"Kimin Peşindesin"   başlıklı Bamteli’nde peşi sıra gidilecek rehberlerin ancak hizmetlerine mukabil hiçbir ücret/menfaat beklemeyen ve önce kendisi dosdoğru yolda hidayet üzere yürüyen insanlardan olması gerektiğine vurgu yapılmaktadır: “Ben” diyen, başkalarını düşünemez. Yaptığı hizmetlerde kendi menfaatlerini, yakınlarının kazançlarını ve ailevî çıkarlarını hedefleyen bir insan, Hak nezdinde makbul ve kalıcı bir başarı ortaya koyamaz. Çünkü o tavır ve davranış, peygamberlerin yoluna aykırıdır…

Rehberlik yapan kimse, rehberliği karşılığında sizden bir bedel istemiyorsa, bir beklentisi yok ise, işte ona tâbi olunur. Gecekonduda yaşıyordu, senelerce serkârlık yaptı fakat gecekondudan çıkmadı; yine hayatını gecekonduda sürdürdü. O, öyle bir saltanattır ki, tarihe o saltanatıyla geçer, unutulmayacak bir insan olarak unutulmayanlar sırasına girer.”

Tekrar tekrar test etmek

Aynı Bamteli’nde yöneticilerin seçilmesinde dikkat edilmesi gereken kriterler ve vasıflar hakkında şöyle denilmektedir: “On defa test etmeniz lazım!.. Çalar mı, çırpar mı?!. Arpayı ağzına koymaktan “Haram, haram!” diye kaçınır mı?!. “Keşke zehir yutsaydım!” diyecek kadar kalbi var mı?!. On defa test eder, öyle muhtar yaparsınız.. on defa test eder, öyle nahiye müdürü yaparsınız.. on defa test eder, öyle kaymakam yaparsınız.. on defa test eder, öyle vali yaparsınız… İffetli, ismetli, haram yemez, haksızlığa girmez, Hakk’ın hatırını her şeyden üstün tutar ve katiyen batıla meyletmez. Daha yukarılara doğru, siz sonra, kendi kendinize çıkarın. En zirveye kadar çıkarın. Test edilmeden, insanî kriterlerle -esas- test edilmeden, İslamî kriterlerle test edilmeden ve her testte muvaffak olduğu görülmeden, bir yere bir adam koyduğunuz zaman, o, orada size güzel bir şeyler okusun diye beklersiniz ama -özür dilerim- şimdi olduğu gibi, canınıza okur.”

Yönetim sürecine alınacak insanların rast gele seçilmeleri düşünülemez. Yöneticilerin sürekli olarak test edilmek suretiyle yükselmelerine imkân vermek gerekir. Hiç test edilmemiş insanlar çok stratejik işlerin başına idareci yapıldığında, bunların telafisi çok zor yanlışlıklara sebebiyet vermeleri her zaman imkân dahilindedir. Mesleki yeterlilik yanında, aynı zamanda bunların insani ve İslami kriterler ve Hizmet ilke ve prensipleriyle test edilmiş olmaları gerekmektedir. Ancak defaatle bu testlere tabi tutulmuş ve bunlardan muvaffakiyetle geçmiş olanlara vazifeler verilmelidir.

Ayrıca, sohbette bu kurala uygun hareket edilmeden yapılacak seçimler sonucu ortaya çıkan tercihlerin isabetli olmayacağı ve büyük zararlara yol açacağı vurgulanmaktadır: ““İntihap” seçme) hatası, “müntehib”in (seçen) hatasıdır. Dolayısıyla da “müntehebün ileyh” (meclis) olan yer, bir yönüyle hatalar mecmaı haline gelir. Biri falsodan falsoya koşar, fiyaskodan fiyaskoya yuvarlanır; diğerleri de elli türlü farklı mütalaanın hepsine “İsabet buyurdunuz, efendimiz…”demek suretiyle, küstahı daha da küstahlaştırırlar.”

Önemli tehlikeler

Hizmet Hareketi gibi oluşumlar, her zaman siyasiler ve maddi güç peşinde olan bazı şahıslar ve yapılar tarafından manipüle edilerek, kendi menfaatleri adına kullanılmak istenirler. Ayrıca, bu hareketler tarafından ortaya konan, müspet ve hayır olan değerlerin temsilinden rahatsız olan bazıları tarafından da tahrip edilerek yok edilmeye çalışılırlar. Bundan dolayı, bu manevi oluşumlara sirayet edip nüfuz etmeye ve böylece kontrol altına almaya çalışırlar. Bunun için de ya içeriden birilerini devşirerek veya kendilerinden birilerini yapı içerisine sokarak onların yönetim kademelerinde etkili olmalarını isterler. Bunları bağlayan ve engelleyen herhangi bir kural veya etik değerler de söz konusu olmadığından, her türlü taktik ve tekniklerden istifade ederek bu amaçlarını gerçekleştirmeye çalışırlar.

Hocaefendi bir hususi sohbetinde, bu kural tanımayan münafıklarla mücadele etmenin zorluğuyla ile alakalı (özetle ve mealen) şu tespitleri yapmışlardır: “Münafıkların herhangi bir kuralları olmadığından onlarla baş etmek çok zordur. Denebilir ki tarih boyunca Allah Rasûlü’nden (sallallâhu aleyhi ve sellem) (nübüvvetten gelen basiret ve feraseti sayesinde) başka kimse buna muvaffak olamamıştır. Çünkü onlar hiçbir kural tanımazlar. Sizin yanınızda sizdenmiş gibi davranırlar, sizden daha iyi namaz kılarlar, Allah Rasûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurdukları gibi, dilde çok usta olduklarından dolayı, sözleriyle sizi etkiler ve inandırırlar. Siz de aldanırsınız. Mü’minler fıtraten inanmaya ve güvenmeye meyillidirler ve bunlara inanıp aldanabilirler ki hadiste buna işaret vardır. Yine ayrıca, hadiste, bir Mü’minin bir delikten iki defa ısırılmayacağı da ifade edilmektedir.”

Bu tehlikelerin farkında olarak, Hizmet insanlarının tedbirler almaları, içlerine art niyetli birilerinin nüfuz etmemeleri adına ilke ve prensiplerine uygun hareket etmeleri, manevi hayatlarını yaşama ve temsil hususunda azami bir gayret içerisinde olmaları gerekir.  Ayrıca, yönetim kademelerine ve istişare heyetlerine alacakları insanları seçerken insani, İslami ve Hizmet ilke ve kriterleriyle sürekli test etmeleri, gerekli vasıflara sahip olup olmadıklarına bakmaları, siyasi yapılarda olduğu gibi rekabet, tarafgirlik, hırs, ekipçilik, kutuplaşma, muhalifleri ortadan kaldırma, konumların şahsi veya grup menfaatleri elde etme adına kullanılması gibi menfi neticelere yol açabilecek yönetim şekillerinden uzak durarak, kendilerine uygun olan yönetim usul ve metotlarını geliştirmelerine ihtiyaç vardır.

İnşaallah sonraki yazıda devam edelim.

<< Önceki Haber [Prof.Dr. Osman Şahin] Manevi oluşumlarda yönetici seçimleri... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER