Müslüman olunca Efendimiz(s.a.s) ona 'Hırka-ı Saadet'ini verdi!

Peygamberimizin hırkasını verdiği şâir sahâbe efendimiz: 'Kâ'b Bin Züheyr'

Samanyoluhaber.com olarak Ramazan ayı boyunca hergün vereceğimiz hikayelerde, bu gün size Hz. Kâ’b bin Züheyr(r.a) sahabe efendimizin nasıl müslüman olduğunu anlatıyoruz.

Kâ’b bin Züheyr(r.a), Müzeyne kabîlesinden olup, onbir şâir yetiştiren bir âileye mensuptu. Babası Züheyr bin Ebî Sülemî ve kardeşi Büceyr(r.a) de şâir idi. Kâ’b bin Züheyr’in(r.a) babası Hırıstiyan ve Yahûdi âlimlerinin yanlarına gider, onları dinlerdi. Onlardan âhir zamanda bir Peygamber gönderileceğini işitmişti.

İşâreti anlamıştı

Züheyr, bir gece rüyâsında, gökten bir ip uzatıldığını, o ipten tutmak için elini uzattığı hâlde yetişemediğini görmüştü. Bu rüyâsının, âhir zamanda gelecek olan Peygambere yetişemeyeceğine ve ömrünün o gönderilmeden biteceğine işâret olduğunu anlamıştı. Fakat oğulları Kâ’b(r.a) ve Büceyr’e(r.a), âhir zaman Peygamberi gönderilince, Ona îman etmelerini vasiyet etmişti. 

***

Kâ’b bin Züheyr(r.a) ve kardeşi Büceyr(r.a), İslâmiyet gelince, Peygamberimizle(s.a.s) görüşmek üzere Medîne-i Münevvereye doğru yola çıkmışlardı. Ebrak-ul Azzâf denilen yere geldiklerinde, kardeşi Büceyr dedi ki:

- Sen burada bekle, ben Medîne’ye gidip, O Peygamberi bir göreyim. Söylediklerini dinleyeyim.

Büceyr Medîne’ye gidince, Peygamberimiz ona, İslâmiyeti anlattı ve Müslüman olmasını söyledi. O da hemen kelime-i şehâdet getirerek Müslüman oldu.

Kâ’b bin Züheyr(r.a), kardeşi Büceyr’in(r.a) Müslüman olduğunu öğrenince, ona çok kızdı. Bunu dile getiren bir şiir yazdı. Şiirinde, Peygamberimize ve İslâmiyete karşı hoş olmayan sözler söylemişti. Kardeşi Büceyr(r.a), buna tahammül edemeyip, durumu Peygamberimize arz etti. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:

- Kâ’b’a(r.a) kim rastlarsa, onu öldürsün!

Kardeşi Büceyr(r.a), Kâ’b’a(r.a) bir mektup yazıp gönderdi. Mektupta, “Başının çâresine bak!” diye yazarak durumu bildirdi. Kâ’b’in(r.a) yazdığı kötüleyici şiire karşılık bir de şiir yazdı. Bu şiirinde özetle şöyle dedi:

- Ey Kâ’b!(r.a) Kabûl etmeyip, yerdiğin bu İslâm dîninden daha gerçek ve daha sağlam bir din olamaz, var sende kurtulmak istiyorsan putları bırak, bir olan Allaha îman et, Müslüman ol ki, kurtulabilesin! Kıyâmet gününde kaçılamayacak olan Cehennem ateşinden, Müslüman olup, îman edenlerden başkası kurtulamayacaktır.

Resûlullahın yanına gel!

Büceyr(r.a), kardeşi Kâ’b’a(r.a) yazdığı mektubun bir kısmında da şöyle yazmıştı:

- Resûlullah'ı(s.a.s) şiir yazarak hicvedip üzen Mekkelilerden bâzıları öldürüldü. Kureyş şâirlerinden sağ kalan İbni Zibâra ve Hubeyre bin Ebî Vehb ise başlarını alıp kaçtılar. Eğer sağ kalmak istiyorsan, acele Resûlullah'ın(s.a.s) yanına gel!

O, yaptığına pişman olup, tevbe ederek yanına gelen kimseyi öldürmez. Böyle tevbe ederek, gelip Müslüman olanların hepsini kabûl etti. Bu mektubumu alır almaz Müslüman ol ve hemen buraya gel! Eğer bu dediğimi yapmayacak olursan, yeryüzünde başını al, nereye gideceksen git!

Kâ'b bin Züheyr(r.a), kardeşi Büceyr'in(r.a) mektubunu alınca, sanki yeryüzü ona dar gelmişti. Zaten kabîlesi arasında bulunan düşmanları, onun için, 'O, artık öldürülmüş demektir!' diyerek dedikodu yayıyorlardı.

Kâ'b bin Züheyr(r.a), bu durum karşısında derin derin düşünmeye başladı. Yavaş yavaş gönlü aydınlanıyordu. Nihayet Müslüman olmaya karar verdi. Medîne yollarına düştü. Peygamber efendimizi(s.a.s) metheden ve kendisinin de tevbe edip, Müslüman olduğunu bildiren uzun bir şiir yazdı.

Sohbetini dinliyorlardı

Medîne'ye varınca, gizlice Cüheyni kabîlesinden olan bir arkadaşının evine gidip, misâfir oldu. Ertesi gün sabah, evine misâfir olduğu kişi, onu, Peygamberimizin(s.a.s) yanına götürdü. Peygamberimiz(s.a.s) o sırada, Eshâb-ı kirâm arasında idi. Eshâb-i kirâm etrafini sarmış, sohbetini dinliyorlardı.

Kâ'b bin Züheyr(r.a), devesini mescidin önüne çöktürüp, içeri girdi. Peygamberimizin(s.a.s) yanına yaklaşıp, kendini tanıtmadan dedi ki:

- Yâ Resûlallah!(s.a.s) Kâ'b bin Züheyr(r.a) yaptıklarına pişman ve Müslüman olarak aman dilemeye gelmiş bulunuyor. Ben onu sana getirsem, aman verip, Müslüman olmasını kabûl eder misiniz?

Peygamberimiz(s.a.s) buyurdu ki:

- Evet.

- Yâ Resûlullah(s.a.s), ben şehâdet ederim ki, Allahtan başka ilâh yoktur. Sen de O'nun Resûlüsün!

- Sen kimsin?

- Ben Kâ'b bin Züheyr'im(r.a).

Eshâb-ı kirâm onun Kâ'b bin Züheyr olduğunu anlayınca, Ensârdan biri ayağa kalkıp dedi ki:

- Yâ Resûlallah!(s.a.s) Müsaade et, boynunu vurayım!

Peygamber efendimiz(s.a.s) buyurdu ki:

- Vazgeç ondan! O, içinde bulunduğu hâlden pişman ve Hakka dönmüş olarak gelmiştir.

Bu sırada Kâ'b bin Züheyr(r.a), Müslüman olduğunu bildiren bir kaside okumaya başladı. Bu kasîdesinde uzun bir girişten sonra, asıl mevzuya geçip, Müslüman olduğunu, tevbe ettiğini ve af dilediğini dile getirdi. Son kısmında da Peygamberimizi(s.a.s) ve Eshâb-ı kirâmi metheden beyitleri okudu.

Hırkasını hediye etti

Peygamberimiz, Kâ'b bin Züheyr'in(r.a), 'Banet süâdü= Sevgili uzaklaştı' sözleriyle başlayan bu kasîdesini beğenip, çok memnun oldu. Onu affetti. Bürdesini (hırkasını) çıkarıp, onun omuzlarına koydu. Bu sebeple Kâ'b bin Züheyr'in(r.a) kasîdesi, 'Kasîde-i Bürde' ismi ile meşhur olmuştur. Hz. Kâ'b(r.a) 645 senesinde Şam'da vefât etti.

Resûlullahı'n(s.a.s) hediye ettiği bu hırka, Hz. Muaviye tarafından Kâ'b bin Züheyr'in(r.a) vârislerinden satın alınıp, muhafaza edilmiştir. Sırasıyla Emevîlere, onlardan Abbasîlere, daha sonra da Mısır'ın fethinde Mekke Serifi tarafindan diğer kutsal emânetler ile birlikte Yavuz Sultan Selim Han'a teslim edilmiştir. Günümüze kadar korunan bu hırka, 'Hırka-ı Saadet' ismi ile meşhur olmuştur. Bugün hâlâ İstanbul'da Topkapı Müzesinde 'Hırka-ı Saadet' odasında muhafaza edilmektedir.

SAMANYOLUHABER.COM

RAMAZAN İMSAKİYESİ
Ramazan başlangıcından itibaren imsak ve iftar vakitlerini buradan takip edebilirsiniz.

3:45

20:26

HADİS-İ ŞERİF
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:


“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. ”

Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11, Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3