Ruhumuzun heykelini ikame ederken...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Eylül 25 2017
''İslamiyetin, iman meselesinin, insanların fıtratlarında meknî en derin duygularına kâmil mânada idrak ettirilmesi, gerekiyor. Yoksa oturmamış bir iman bazılarının İslâm adına büyük yanlışlar yapmalarına bile sebep olabilir...''
Abdullah Aymaz / Samanyoluhaber.com

Muhammed Fethullah Gülen Hocaefendi “Ruhumuzun Heykelini Dikerken” isimli kitabında yeryüzü mirasçılarının sekiz vasfını anlatıyor. Biz seneler önce söylenip yazılan bu özellikleri tekrar mütalaa edip anladıklarımızı takdim edelim:

“Mirasçının birinci vasfı kâmil imandır. Kur’an; insanın  yaratılış gayesini marifet ufku, muhabbet ruhu, aşk-u şevk buudu ve ruhânî hazlar televvünleriyle ‘iman-ı billah’ olarak tesbit eder.” diyerek Hocaefendi, Allah’a imanın, kuru bir inanç olmadığını; bilakis Kur’anî derinlik açısından marifetullah ufuklu (ki; yetmiş bin mertebeli Esma-i Hüsnâ’da terakkiye açık güzelliklerle) muhabbetullah ruhlu ve bundan doğan aşk ve şevk boyutlu ve bunların neticesi ruhanî  hazlar ile renk renk zevklerle donanmış bir iman ve iz’an olduğunu ifade ediyor. Devamla: “İnsan, yerinde kendi özünden varlığın derinliklerine yollar vurarak, yerinde varlıktan değişik kesitler alıp özünde değerlendirerek iman ve düşünce dünyasını inşa etmekle sorumlu tutulmuştur. Bu, aynı zamanda onun ruhunda meknî bulunan insanlık gerçeğinin ortaya çıkması demektir.” diyor. İnsan genleri üzerinde yapılan bir çalışmanın neticesinde “İnsanda İNANÇ GENİ  VAR”  tesbiti yapılmıştı. Bu meselenin maddi bir tesbiti olmakla beraber, bir gerçeğin de ifadesiydi.  Belki de ELEST  BEZMİ’nin bilim diline bir esintisi olarak da değerlendirilebilir… 

Pek çok mühtedinin ilk EZAN’ı işitince dillerinden dökülen aynen şu ifadeler olmuştur: “Kendimi, tozlu yollardan evime dönmüş olduğumu hissettim.” Belki de EZAN, ELEST  BEZMİ’ni hatırlatıyor… Bir zamanlar İsveç’in İstanbul Başkonsolosluğunu yapan Dr.   İngmar Karlsson, şöyle demişti: “Tayinimiz Pekin’e çıkınca iki-üç yaşlarındaki kızım ‘Baba evimize gidelim, anne evimize dönelim…’  dedi durdu. Birkaç gün sonra komşumuz olan Pakistan Konsolosluğundan okunan EZAN’ı işitince; ‘Artık şimdi evimizdeyim!’ dedi. Meğer Şam’da o

Bu haberler de ilginizi çekebilir