Ege Üniversitesi (EÜ)
Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, "Osteoporozun en önemli özelliği, kırık riskini arttıran bir hastalık olmasıdır. Bunlar en çok kalça, el bileği ve omurga kırıkları şeklindedir. Bu oran kadınlarda üç kat yüksektir. Hayatının herhangi bir döneminde her yedi kadından birinde kalça, her beş kadından birinde el bileği kırığı oluşmaktadır." dedi.
Osteoporozun menopoz sonrasındaki kadınlarda daha sık görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, "Yaşam sürelerinin biraz daha kısa ve doruk
kemik kütlesinin daha fazla olması sebebiyle erkeklerde
osteoporoz sıklığı daha azdır ancak son 10 yılda artan teşhis imkanları,
araba kullanma bağımlılığının artması, fiziki aktivitelerde azalma, sigara ve
alkol kullanımındaki aşırılık erkeklerde de görülme sıklığını arttırmış ve daha
erken yaşlara indirmiş durumdadır. Bütün hastaların yüzde 10 ile 20'si erkektir. Aslında erkek ve kadın oranı, gelecek yıllarda birbirine yakın olacak gibi görünmektedir." şeklinde konuştu.
Beklenen
yaşam süresinin uzaması, sıkça kullanılan ilaçlar, ırki ve ırsi bozukluklar, alkol,
kahve ve sigara kullanımındaki artışların osteoporozun giderek daha fazla görülmesine yol açtığını belirten Candeğer Yılmaz, "Erken menopoz, kadın olmak, yeterli
kalsiyum alınmaması, yetersiz doruk kemik kütlesi, çok
doğum yapılması, yetersiz hareket, beslenmede aşırı protein ve tuz içeren besinlerin yer alması gibi faktörler risk oluşturmaktadır. Osteoporoz,
tedavisi gereken ve önlenebilir bir
toplum hastalığıdır. Tedavi edilmezse sırt, bel ağrısı ve şekil bozukluklarıyla kırıklar ortaya çıkar. Tedavi, osteoporoz oluştuktan sonra bir dereceye kadar etkili olmaktadır. Asıl olan, hastalık ortaya çıkmadan önce önlem almaktır." dedi.