Yorgunluk ihmale gelmez !

Uzmanlar, yorgunluğun vücudu strese bağlı hastalıklara karşı korumakla birlikte diyabet, depresyon, kalp rahatsızılğı gibi hastalıklara neden olduğunu söylüyor.


Yorgunluğu; 'herhangi bir işi tamamlayacak güce sahip olmadığını hissetmek, gönüllü olarak bir işe başlamaya karşı isteksizlik hali, motivasyon ve enerji kaybı olarak' tanımlayan uzmanlar, yorgunluğun, aşırı fiziksel ve psişik stresten vücudu koruduğunu ve bu şekilde stresin yol açabileceği hastalıkların gelişimini önlediğini söylüyor. Uzmanlar, kronik yorgunluk halinin düşünme ve üretme kapasitesini önemli ölçüde etkilediğine de dikkat çekiyor. Uzm. Dr. Mehmet Ali Çelebi, yorgun kişinin dikkatini toplayamadığını, bu nedenle sıkıntılı, endişeli, kaygılı ve öfkeli olduğunu kaydetti. Yorgun insanın işinde hata yapma olasılığının çok olduğunu anlatan Dr. Çelebi, çalışma saatleri düzensiz olan mesleklerde, bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Yapılan bilimsel araştırmaların yorgunluğun gerek fiziksel, gerekse ruhsal performansı önemli ölçülerde düşürdüğünü gösterdiğini aktaran Dr. Çelebi, şöyle devam etti: "Pek çok hastalığın ilk belirtisi yorgunluktur. Bu nedenle aniden ortaya çıkan yorgunluğa dikkat etmek gerekir. Şeker hastalığının yol açtığı yorgunluğun altında diyabet yatabilir. Toplumun yaklaşık yüzde 10'unda görülen şeker hastalığının en erken belirtisi; yorgunluk ve halsizliktir. Vücudun ana enerji kaynağı olan glikozun kaslarda enerjiye dönüştürebilmesi için, kanda yeterli miktarlarda insulin bulunması şarttır. Diyabetli kişilerde pankreasın insulin yapımı yetersizdir ve hasta kendini sürekli yorgun hisseder. Bunun yanı sıra diyabetli sık idrara çıkar, çok su içme gereksinimi içindedir ve sürekli acıkır. Konsantrasyon güçlüğü ve görme bulanıklığı da tabloya eşlik edebilir. Yorgunluğun en sık nedenlerinden biri olan diyabete tanı koymak için açlık kan şekerinin ölçülmesi yeterlidir. Önemli olan fazla vakit kaybetmemektir." Yorgunluğun kalp hastalığının işareti de olabileceğine işaret eden Dr. Çelebi, kalp yetersizliğinin en önemli belirtilerinin eforda nefes darlığı, yorgunluk, çarpıntı ve efor kapasitesindeki azalma olduğunu söyledi. Hem anemide hem de kalp yetersizliğinde görülen ortak özelliğin kaslarla, diğer dokuların yeterince oksijen alamaması ve kullanılamaması olduğunu vurgulayan Dr. Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tıpkı anemik hastalarda olduğu gibi kalp yetersizliğinde de her zaman rahatlıkla ve nefes nefese kalmadan sürdürülebilen fiziksel aktiviteler artık yapılamaz olur. Rahat yürünebilen mesafe kısalır, çıkılabilen basamak sayısı azalır, kolayca ortaya çıkan yorgunluk, nefes darlığı ve yorgunluk durmaya ve dinlenmeye zorlar. Bu tarz yakınmalar; kalbin kan pompalama gücünün azaldığına işaret eder ve acilen hekime başvurmamız konusunda bizi uyarır. Uykudan uyanmada güçlük ve uyanır uyanmaz ortaya çıkan aşırı yorgunluk hali, depresyona işaret edebilir. Depresyon, kişi tarafından fark edilmeden uzun süre sinsice seyredebilir. Yaşama karşı isteksizlik ve mutsuzluk yorgunluğa eşlik ediyorsa, depresyonda olabileceğimizi de göz ardı etmemeliyiz. Yaşanan psikolojik sıkıntılar, tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri, tedavi sırasında ortaya çıkan anemi ve enfeksiyonlar gibi ek sorunlar da yorgunluğa neden olabilir. Yorgunluk günlük aktivitenin sürdürülmesini engelleyecek kadar şiddetli olabilir ve tedavi bu durumdan en az ağrı kadar ciddi şikayet nedenidir." (CİHAN)
<< Önceki Haber Yorgunluk ihmale gelmez ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER