Doğumsal bozukluklar, travma ve buna bağlı kırıklar, bel ve sırt
disk hastalıkları, bel ve sırt kireçlenmesi, omurların kayması, romatizmal hastalıklar,
osteoporoz gibi
kemik hastalıkları, yumuşak
doku romatizması, tümörler ve enfeksiyonların da bel ve sırt ağrısına neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akı, kişilerin dörtte üçünün eğitim programları ile bel ve sırt ağrılarından korunabildiğini bildirdi.
Bel ve sırt ağrısından korunmanın,
tedaviden çok daha kolay olduğunu kaydeden Akı, tedavi sürecinin hem uzun hem de zor olması nedeniyle
yaşam kalitesini de olumsuz etkileyebileceğini dile getirdi.
Özellikle son yıllarda bel ağrılarında görülen artışa yüksek oranda hareketsiz yaşam tarzı, kilo fazlalığı ile birlikte bel ve sırt kaslarının zayıflayarak bel bölgesine binen yükün artmasının yol açtığını aktaran Akı, "Farklı nedenlere bağlı farklı bel ağrıları görülse de, toplumda bel ağrılarının çoğunlukla bel fıtığından kaynaklandığına dair yanlış bir inanış var. Bel ağrılarının çok azı bel fıtığından kaynaklanıyor. Genellikle
genç yaşlarda bir yerden düşme, ağır kaldırma veya
spor sırasında ters bir hareket yapma gibi durumlarda aniden ortaya çıkan bel fıtığı, özellikle orta yaş ve üstünde hiçbir zaman tek başına görülmüyor." dedi.
Bel ve sırt ağrısına yatkınlığının işle ilgili, kişisel ve
psikolojik olmak üzere üç grupta nedenleri olabileceğine dikkat çeken Akı, bel ve sırt ağrısına neden olan faktörlerin işle ilgili, kişisel ve psikolojik olmak üzere üçe ayrılabileceğini belirtti.
Sürekli aynı pozisyonda çalışmak, öne eğilerek çalışmak, kalçalar ve ayaklar sabitken gövdeyi döndürmek, ağır kaldırmak ve taşımak, tekrarlayan aktiviteleri gerektiren işlerde çalışmak ve titreşime maruz kalmak gibi durumların işle ilgili nedenler arasında yer aldığını ifade eden Akı, günlük yaşamda hareketsiz bir yaşam şeklinin benimsenmesi, sırt, bel ve
boyun kaslarının güçsüzlüğü, şişmanlık ve sigara içmek gibi durumların da kişisel nedenler olduğunu açıkladı.
Akı, iş memnuniyetsizliği, monoton iş yaşamı,
aile ve iş hayatındaki sorunların da psikolojik nedenler arasında yer aldığını kaydetti.
Bel ve sırt ağrısından korunmak için uyarılarda bulunan Akı, şunları söyledi: "Ayakta dururken ve otururken mutlaka vücudunuzu dik tutun.
Bilgisayar karşısında,
sandalye veya koltukta dik pozisyonda oturun. Doğru oturma pozisyonunda diz eklemleriniz kalça eklemlerinden daha yüksekte olmalı, ayak tabanlarınız yere tam olarak temas etmelidir. Otururken zaman zaman pozisyon değiştirin. Ofıste
masa, sandalye ve bilgisayarın daima önerilen ölçülere uygun olmasına dikkat edin. Aynı oturma pozisyonunu 30-40 dakikadan fazla devam ettirmeyin. Çamaşır asarken yukarıya doğru uzanarak belinizi germeyin, ipin seviyesinin mutlaka
boya göre ayarlanması gerekiyor. Ağırlık taşınması gerekiyorsa, yükün her iki ele de eşit olarak paylaştırılması gerekiyor. Ağır yükün,
belden daha yükseğe kaldırmaması şart. Ayrıca eşyanın gövdeye yakın tutulması belde oluşabilecek ağrının önüne geçecektir. Yatağın doğru seçilmesi çok önemli. Yataktan kalkarken önce tam yan dönülüp, daha sonra ellerle yandan
destek alırken bacakların kıvrılarak oturur pozisyona geçilmesi ve kalkılması gerekiyor. Yatmak için bu işlemlerin tersten uygulanarak uzanılabilir. Yüzüstü ve sırtüstü dümdüz yatmaktan mümkün olduğunca kaçınmak gerekiyor. Uygun olanı, kalça ve dizlerinizden çekerek bacakların toplanarak ve ana rahmindeki gibi yatmak. İki bacak arasına yumuşak bir
yastık konulmasında da fayda vardır. Dışarıda ya da kapalı bir yerde bir süre ayakta beklemek gerekiyorsa tek ayağınızın altına 15-20 santimetre yükseklikte bir cisim koyarak hafifçe yükseltilebilir. Bir süre sonra diğer ayak konulabilir. Ayakkabı bağlanması veya benzer bir hareket yapılması gerekiyorsa, çömelerek veya yüksekçe bir cismin üstüne basarak yapılması önem taşıyor.
Otomobil kullanırken koltuğun, dizlerin ve kalçanın biraz yukarısında olacak şekilde ayarlanması gerekir. Bunların yanı sıra mutlaka düzenli egzersiz yapılması gerekiyor."
(CİHAN)