Erdoğan: Çok tehlikeli bir şey

AK Parti Genel Başbakanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim öncesi son röportajını yaptı....

Erdoğan: Çok tehlikeli bir şey

AK Parti Genel Başbakanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terör örgütünün ne olduğunu aslında halkım, benim Kürt kardeşlerim çok iyi biliyor. Bunlar ondan çok mutazarrır, artık bıktılar, 'düşün yakamızdan' diyorlar ama korku belasına da bir şey yapamıyorlar'' dedi. Başbakan Erdoğan, NTV'de, katıldığı ''Seçime Doğru'' programında yöneltilen soruları yanıtlarken bugün partisince Ağrı'da düzenlenen mitingde ''Biz başımız dara düştüğümüzde millete gidiyoruz, karanlık odaklara gitmiyoruz'' dediğinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi: ''Derinler var. Hatta derin karanlık odalar da vardır. Bu ülke onlardan tabii çok çekti. Biz onları bu ülkeden artık tamamen saf dışı ediyoruz. İnşallah Türkiye onlardan temizleniyor. Temiz siyaset AK Parti ile ülkemizde yavaş yavaş egemen oluyor. Çünkü, milletimiz yola çıkarken bize bu rotayı çizdi. O zaman kamuoyu araştırmalarını yaptığımız zaman bize ısrarla 'temiz siyaset' dediler, 'çeteler olmasın' dediler, 'karanlık odalar olmasın' dediler, 'derin devlet olmasın' dediler. Hep bunları bizden talep ettiler. 42 bin denek üzerinde yapmıştık. Partimizin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koyarken kısaltılmışta da AK Parti koyduk. Bunun altında hep bunlar yatıyor. bunlar manidardır. Bu şekilde de süreci başlattık, böyle de devam ediyor. Zannederim ki neticesi de güzel olacak. Çünkü milletimin talepleri yerine geliyor, milletim de karşılığını bulduğu taleplerin cevabını demokratik yoldan, demokrasiyi güçlendirmek suretiyle en güzel şekilde verecektir.'' ''İktidara ilk geldiğiniz zaman 'Hükümet oldular ama iktidar olabilecekler mi?' diye bir soru vardı. Bu soru hükmünü yitirdi mi?'' şeklindeki soruyu yanıtlayan Erdoğan, AK Parti'nin hükümet ve iktidar olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Birçok yapılanlar bizim aslında muktedir oluşumuzun en güzel ifadeleridir. Bu başarıldı'' dedi. -''RED POLİTİKALARINI, İNKAR POLİTİKALARINI BİZ HALLETTİK''- Erdoğan, Güneydoğu illerinde yaptığı mitinglerde hizmet vurgusu yaptığı hatırlatılarak yöneltilen ''Bölge halkının ruh halini nasıl gördünüz?'' şeklindeki soruyu yanıtlarken, bugün Ağrı'da yaptığı konuşmada terör örgütüne atıfta bulununca, BDP'nin terör örgütünden nemalandığını söylediği zaman alandaki kitlenin tepki verdiğini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kitle, bu tepkiyi verdiğine göre, demek ki terör örgütünün ne olduğunu aslında halkım, benim Kürt kardeşlerim çok iyi biliyor. Bunlar ondan çok mutazarrır, artık bıktılar, 'düşün yakamızdan' diyorlar ama korku belasına da bir şey yapamıyorlar. Düşünün, kalkıp da telefon tehditleri ile adayından vatandaşına kadar böyle bir mekanizma çalıştırılırsa ne yapılacak? Vatandaş o zaman bir ikilemin içinde kalıyor. Bir tarafta her an kendisini tehdit eden bir çalışma, bir mekanizma var, öte tarafta insanca yaşamanın heyecanı var. Böyle bir durum karşısında bize de düşen ciddi bir sorumluluk var. Biz de bütün tedbirlerimizi bu noktada yoğunlaştırarak alıyoruz, almak zorundayız.'' Ağrı'ya ilk geldiğinde ''Ne istiyorsunuz?'' diye sorduğunu ve meydanın kendisine ''Olağanüstü hali kaldırın'' cevabını verdiğini ifade eden Erdoğan, bunun bölgenin ortak sesi olduğunu söyledi. Erdoğan, olağanüstü hali, çekiç gücü kaldırdıklarını, daha sonra anadilde kurs açtıklarını, TRT-Şeş'in yayına başladığını, cezaevlerinde anadilde konuşmayı serbest bıraktıklarını belirtti. Yol ve suyun medeniyet olduğuna işaret eden Erdoğan, Güneydoğu Anadolu'nun BDP'li belediyelerinin çoğunda sorunun çözülmediğini ama AK Partili belediyelerin su sorununu çözdüklerini söyledi. Erdoğan, ''Kürt sorunu konusunda seçim kampanyası boyunca sizin daha muhafazakar ve daha milliyetçi bir dil kullandığınızı söyleyenler oldu. Öyle bir üslup değişikliği oldu mu?'' sorununu yanıtlarken ''Ret politikalarını, inkar politikalarını biz hallettik. Bu iktidarda böyle bir şey söz konusu değil. Asimilasyonu biz hallettik. Bizim Kürt kardeşlerimizle bir sorunumuz yok'' dedi. AK Parti'de 60'ı aşkın Kürt milletvekili, Hükümette ise 4 Kürt bakan olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Bu ülkede bu tür bir problem yok. Sadece burada BDP, terör örgütü bunun üzerinden siyaset yapıyor. İstismar siyaseti bu. Biz tam aksini yapıyoruz. Biz hizmet siyaseti yapıyoruz, eser siyaseti yapıyoruz. Bu ülkenin kardeşliğine, birliğine, beraberliğine vurgu yapıyoruz. Bizi diri tutacak onlar. Onun için biz projemizin adını 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' koyduk. Öyle yürüyoruz, bunu da aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Temenni ederim ki birlik beraberlik içinde bu işleri çözeriz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Diyarbakır mitingindeki din ve İslamiyet vurgusunun baskın olduğunun belirtilmesi üzerine, tespitin yerinde olduğunu söyledi. BDP Milletvekili Ayla Akat Ata'nın ''Müslüman Kürtler Hristiyan olsun' diye beyanı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''İmralı'dakinin kendini tanrı ilan ettiğini, meydanlarda Apo'nun peygamber ilan edildiğini'' söyledi. Erdoğan, ''Bunlar bizim ortak değerlerimiz. Bu ülkenin kahir ekseriyetinin ortak değerleri. Bu değerler üzerinde bu tür spekülasyona gidilmesi, ister istemez bu çağrıyı yapmamızı gerektirmiştir. Bizde gerçekten dinimiz çok önemli bir çimento görevi görmektedir. Toplumun büyük bir kesiminde bu rolü vardır'' dedi. ''Kürtçe ezan söylemini tehlikeli mi buluyorsunuz?'' sorusuna Erdoğan, ''Çok, çok tehlikeli bir şey. Ezanın evrenselliği vardır, ezanın evrenselliğine terstir. Almanya'da İngiltere'de, Malezya'da, Endonezya'da farklı bir ezan dinlemezsiniz, ezan aynen ülkemizde okunduğu gibidir, hiç değişmez, ortak çağrıdır'' yanıtını verdi. -''ÖYLE KİTAPLAR VARDIR Kİ BOMBADAN DAHA TESİRLİDİR''- Erdoğan, tutukluluk sürelerinin uzunluğuna işaret ederek, davaların kısa sürede karara bağlanması gerektiğini belirtti. Sorunun çözümü için personel alımına hız vermek istediklerini ifade eden Erdoğan, Danıştay'ın önlerine kamera olayını getirdiğini dile getirdi. Erdoğan, ''Bugüne kadar kamera ile mi alınıyordu personel? 'Madem kamera diyorsunuz, biz de almıyoruz' dedik'' dedi. İlk derece mahkemelerine ciddi bir elaman alımı yapılacağına işaret eden Erdoğan, Bölge Adliye Mahkemelerinin temyizin yükünü alacağını anlattı. ''Sizin kitap-bomba benzetmeniz Nedim Şener'i çok rahatsız etti. Kitap yazmak nasıl terör olur?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''İleride beyefendi ile bir araya gelirsek... Öyle kitaplar vardır ki, bombadan daha tesirlidir'' dedi. Erdoğan, ''Meydanlarda epey tartışmalar oldu, seçimden sonra unutacak mısınız?''sorusuna şu yanıtı verdi: ''Öyle şeyler vardır ki bizde çok ciddi yaralar açmıştır. Ben kelimeleri çok seçerek konuşurum. Bazı şeyler vardır ki söylendiği için karşılığını benden bulmuştur ama bunun dışında asla hakarete varan bir ifadeyi kullanmam. Ama düşünün ki bir genel başkan çıkıyor, 'Ben dişlerini sökeceğim' diyor. Ana muhalefetin başı. Böyle bir ifadeyi nasıl kullanırsın. Öbür tarafta bakıyorsun, bir diğeri, çok çok terbiyesiz, utanmaz, bu tür şeylere varıncaya kadar. Sizin ailenize yürüyorlar, iftiralarla... Ama biz bu tür şeylerin içine girmedik. Bu tür şeyleri ben yapmadım, yapmam. Ne karakterimde, ne aldığım terbiyede bu yok ama bana karşı namertlik yapana aynı kelimesiyle aynada kendisini görmesini isterim. Temenni ederiz ki gösterdiğimiz nezaketin karşılığını alalım.'' Erdoğan, eleştiriden çok hoşlanmadığı yönünde eleştiriler olduğunun söylenmesi üzerine, eleştiriden değil hakaretten hoşlanmadığını ifade etti. Erdoğan, ''Eleştiri olursa başım gözüm üstüne ama hakaret olursa ona tahammül edemem'' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu anda partisi içinde kendisini ispatlaması ve bunu başarması gerektiğini belirterek, ''Belli bir yere oturması gerekiyor. Onun için de sayın (Deniz) Baykal'ın aldığı oy oranının üstüne çıkması lazım'' dedi. Kendisi dışında genel başkan yardımcılarının, Bakanların, milletvekili adaylarının, kadın ve gençlik kollarının tüm illerde ve ilçelerde seçim çalışmaları yaptığını ifade eden Erdoğan, seçim kampanyasına katılımın çok yüksek düzeyde olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, 2007 milletvekili seçimlerinin aşırı derece sıcaklara denk geldiğini, bu kez de yağmurlarla birlikte kampanyaya başladıklarını, son bir hafta da sıcakların bastırdığını, buna rağmen ilgi ve alakanın yoğun olduğunu anlattı. ''Geçen 2007 seçimiyle, bu seçimin karşılaştırılması durumunda nasıl bir tablo gördüğünün'' sorulması üzerine Erdoğan, diğer partilerin, yatırım projeleri konusunda herhangi bir şeyleri olmadığını belirterek, ''Sadece bir iki sosyal proje ileri sürdüler. Yoksa ülkenin kalkınması noktasındaki yatırımlarına yönelik ne ana muhalefetten ne de MHP'den bir proje duymadım. Zaten bağımsızların bu tür proje söyleyecek halleri yok. Çünkü konularını biliyorlar. Onların durumu bu...'' diye konuştu. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Biz ise hem yatırımlara yönelik projeler -bunun yanında sosyal projeler, siyasi projeler- bunları öne sürdük. Öncelikle Anayasa, yani yeni bir Anayasa, ileri demokrasi, temel hak ve özgürlükler... Bunun üzerinde ısrarla durduk. Sosyal projeler noktasında; şu anda uygulamakta olduğumuz sosyal projeleri, emeklisinden, özellikle memuruna, işçisine, gençlerimizin geleceğine yönelik atacağımız adımlara varıncaya kadar ne gibi adımlar atacağız bunun üzerinde durduk. Üçüncüsü yatırımlar konusundaki projelerimizdi. İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerimizde ne gibi dev projeler uygulamaya koyacağız bunları açıkladık. Bunların detaylarını da o illerdeki arkadaşlarımız genelde işlediler.'' Ankara-Konya hızlı tren hattını bitirdiklerini ancak seçim yasakları nedeniyle açılışını yapamadıklarını ifade eden Erdoğan, seçimlerden sonra hızlı tren hattının resmi açılışının yapılacağını bildirdi. -''BİR LİDER, BİR SİYASETÇİ ÖNCELİKLE İKTİDARI YAKALAMAK İÇİN OYNAR''- Başbakan Erdoğan, ''Muhalefet partileri açısından da yoğun bir kampanya döneminin yaşandığının'' anımsatılması üzerine, şunları kaydetti: ''Şu anda sayın (Kemal) Kılıçdaroğlu'nun, bir defa CHP içerisinde kendini ispatlama durumu söz konusu. Bunu başarması lazım. Orada belli bir yere oturması gerekiyor. Onun için de sayın (Deniz) Baykal'ın aldığı oy oranının üstüne çıkması lazım. Zaten bütün hesapları onun üzerine yapıyor dikkat ederseniz. Yani, yüzde 40'lar, yüzde 50'ler üzerinde hiçbir hesap ağzından duydunuz mu? Duymadınız. En son söylediği şu söz çok manidardı; 'Kim oylarında eksilme olursa o siyaseti bıraksın.' Böyle bir siyasi yaklaşım olur mu? Ben dedim; 'Kim birinci parti olmazsa bu işi bıraksın.' Ona yanaşamıyor. 'Kimin oyu düşerse o bıraksın.' Şimdi tabii yüzde 20,9'du sayın Baykal'ın oyu. Şimdi yüzde 20,9'un üzerine artı 1 koyabilir. Ama yüzde 40'ın, yüzde 50'nin hesabını yapmıyor. Bu bir defa iddiasız bir siyasettir. Bir lider, bir siyasetçi öncelikle iktidarı yakalamak için oynar. Çünkü siyasette asıl olan budur, hedef budur. Biz partimizi kurduk, 16 ay sonra iktidar olduk. Ona biz kilitlendik. Ama bunun içinde bütün Türkiye'yi kucakladık. Şimdi siz söylemlerinizle, her şeyinizle bütün Türkiye'yi kucaklayacak bir adımı atmanız için inandırıcı olmanız lazım. Eğer inandırıcı olamazsanız, o zaman tabii ki benim halkım, benim milletim de size o gereken ilgi ve alakayı göstermez. Şu anda inanıyorum ki, bu kadar gayret gayet güzel. Özellikle Sivas'ın doğusuna gitmek... Bu bizim ısrarla söylediğimiz bir yaklaşımdı. Biz bunu CHP için de MHP için de bütün siyasi partilerin Sivas'ın doğusuna geçmelerinin gereğine... Bunu Türkiye'nin normalleşmesi için çok önemsediğimizi sürekli anlatmıştık. Çünkü bunun gerek sayın Kılıçdaroğlu, gerek sayın (Devlet) Bahçeli tarafından yapılmış olması, bu bence normalleşme sürecine demokratikleşme noktasında katkısı olacak bir süreçtir diye düşünüyorum. Bundan dolayı da memnunum.'' -''SİVAS'IN DOĞUSUNA GİDİLMESİ BENCE MANİDAR BİR SÜREÇTİ''- ''Daha önceki dönemlerde ve kampanyalarda muhalefet partilerinin, kendisine ve partisine yönelik ideolojik ve siyasi argümanları öne çıkarttıkları ancak bu seçimde ideolojik konulara girmediği'' hatırlatılarak, ''Muhalefetin bu tür ideolojik meseleleri gündeme taşımamasını olumlu mu karşılıyorsunuz?'' sorusuna ise Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi: ''Şimdi tabii burada laiklik konusu gerçekten bu seçimlerde pek gündeme girmedi. Asker sivil ilişkilerini kısmen gündeme soktular. O da yine önceki gibi değildi. Fakat bireyselleşme, kişisel noktada maalesef hakaretler çok oldu. Bunu ne yazık ki çok yaptılar. Tabii burada tek hedef, iktidar olmamız hasebiyle biz olduk. Bize, devamlı, aynen söylenmiş şeyleri geçmişten bu güne tekrar söylediler. Tabii bunların yapılması gerçekten şık değildi. Ama buna rağmen bence başarılı bir kampanya süreci yaşadık diyebilirim. Tabii Sivas'ın doğusuna gidilmesi ise ayrı, bence manidar bir süreçti. Bu konuda da yine atılan bu adımların başarılı olduğu kanaatindeyim. Temennim odur ki; bundan sonraki süreçte de bunu aynı kararlılıkla devam ettirelim. Özellikle teröre karşı sivil hareketlerin, siyasi partilerin, STK'ların... Mesela dün yanılmıyorsam Diyarbakır'da STK'ların böyle bir duruşu oldu. Bu çok önemli bir duruş. Bunu başarmamız lazım. Çünkü özellikle Güneydoğu'da, kısmen Doğu'da terörün yok edilmesi, bir defa bu bölgenin kalkınmasına çok ciddi bir katkı sağlayacak. Çünkü yatırımcı oraya bundan dolayı gidemiyor. Çünkü güvenin olmadığı yere yatırımcı gitmez. Önce güveni artır, ondan sonra istikrarı artır. Güven ve istikrar varsa yatırımcı gelir. Şu anda biz bunu sağlayalım, inanın Güneydoğu'da, Doğu'da patlama olur. Yoğun bir ilgi, alaka var.'' -''MİLLETVEKİLİ ADAYI ARKADAŞLARIMA TEHDİT VAR''- Bunu yaptıkları zaman bölgedeki işsizliği aşağı çekmeye başlayacaklarını kaydeden Erdoğan, ''Tabii burada neyi başlatıyorlar? Mesela şu anda bağımsız adayların bilbordlardaki ilanına bakıyorsunuz, iki kelime görüyorsunuz 'Demokrasi ve Özgürlük', 'Demokrasi ve Özgürlük için filanca...' Şimdi tabii burada büyük bir çelişki var. Nedir bu? 'Demokrasi ve Özgürlük için şu anda filanca...' diyenler 12 Eylül'de sandığın üzerine çarpı işaretini koydular. Şimdi bu nasıl demokrasi anlayışı ki şimdi sandığın üzerine bunu koymuyorsun, bu defa da sandığa gidecek olanları tehdit ediyorsun. Şimdi yoğun bir şekilde tehdit var. Mesela benim ilçe başkanlarıma, il başkanlarıma tehdit var. Bu tehditlerin ötesinde şu anda milletvekili adayı arkadaşlarıma tehdit var. Bunlar artık yani bayağı ileri dozda olmaya başladı'' dedi. Cizre ve Diyarbakır'da yaşanan olaylarla öğrenci yurtlarına molotof atılması olaylarını anımsatan Erdoğan, ''Bunları neyle izah edeceksiniz? Sadece 150'yi aşkın şu anda bizim seçim bürolarına ve araçlara... Maalesef bu, BDP ile ilgisi, alakası olduğuna inandığımız bu ihtimal içerisinde değerlendirdiğimiz, bu tür bir anlayış var. Bu bir yıldırma politikası. Bu yıldırma politikasına karşı da biz duruşumuzu aynen devam ettireceğiz. Çünkü demokrasi mücadelesini biz sandıkta çok daha haysiyetli bir şekilde vereceğiz. İnanıyorum ki halkım da Pazar günü yapılacak seçimde bunun cevabını en güzel şekilde verecektir. Tabii ki CHP, MHP onlar gibi bu denli, bu tür şeyin içerisine girmediler. Ama BDP maalesef bu konuda asla terör örgütüne karşı tavır koymadığı için de böyle bir durum ortada. Bu tabii bu seçimin bence en sıkıntı veren, en üzüntü veren yanıdır'' diye konuştu. AK Parti Genel Başbakanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hopa'da çıkan olaylarda yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu ile ilgili görüntü ve ses kasetleri bulunduğu belirterek, ''Bu noktada ben böyle bir emekli öğretmene o ifadeleri yakıştırmam. Elinde taşla bir emekli öğretmeni görmem çünkü o taşların karşısında ben varım, o taşlar bana atılıyor. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım'' dedi. Erdoğan, NTV'de katıldığı ''Seçime Doğru'' programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, daha önce, ''Bu dönem son kez milletvekilliği yapacağı'' şeklindeki sözleri hatırlatılarak, ''Bu dönem sonunda siyasi rotanız merak ediliyor, acaba Cumhurbaşkanı mı olacaksınız, Başkanlık sistemi gelecek mi, Başkan mı olacaksınız, bir yol haritası yaptınız mı?'' sorusu üzerine, ''Benim bugüne kadar yol haritamı hep millet çizdi, bundan sonra da millet çizecek'' yanıtını verdi. ''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi 5 mi, 7 yıl mı?'' sorusuna karşılık da Erdoğan, hukukçularla bu konuda çalışma yürüteceklerini bildirdi. Bu konuda değişik görüşler olduğunu, 5 yıl ya da 7 yıl olduğunun, parlamento tarafından belirlenmesi gerektiği yönünde farklı fikirler bulunduğunu ifade eden Erdoğan, son derece güvendiği hukukçuların bile farklı düşünceler taşıdığını söyledi. Erdoğan, ''Bu dönemde bunun bir yasal düzenlemeyle çözülmesi gerekiyor. Daha önce Yüksek Seçim Kurulu diyenler vardı, daha sonra çok inandığım kişiler 'bunun YSK ile alakası yok, bunun Parlamentoda yasal bir düzenlemeyle çözülmesi gerekir' dediler. Dolayısıyla bunu, yasal bir düzenlemeyle çözeceğiz'' diye konuştu. ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, rüyalarınızda kendisini gördüğünüzü söyledi. Rüyalarınızda Kılıçdaroğlu nerede?'' diye sorulması üzerine, ''Rüyalar ne zamandan beri sanal oldu onu bilmiyorum ben'' dedi. Kılıçdaroğlu'nun önce lider olması gerektiğini, ''sanal genel başkan'' olduğunu, sipariş üzerine geldiğini ifade eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun kaset olayı çıktığında eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı ziyaretinin ''manidar'' olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'nun önce ''aday değilim'' diyerek ertesi gün adaylığını açıklamasının bu işlerin arkasında kimlerin olduğunu açıkladığına işaret eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, CHP içinde konumunu korumanın, sağlamlaştırmanın gayreti içinde olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Tayyip Erdoğan'ın böyle bir sorunu yok çünkü Tayyip Erdoğan 18 yaşından itibaren siyasetin içindedir. Biz siyasetin içerisinde çabalayarak geldik, tırnaklarımızla eşeleye eşeleye buralara geldik ve tüzüğüne böyle bir ilkeyi koyan tek parti biziz. Üç dönem arka arkaya milletvekili olan dördüncü dönem ara vermek zorundadır, beş dönem arka arkaya Genel Başkan olabilen altıncı dönem ara vermek zorundadır. Başka bir siyasi partide bu yok. Yani ilanihaye bir saltanat oluşturalım, bizde böyle bir hedef yok. Biz istiyoruz ki hücreler kendini sürekli olarak yenilesin, gelecek genç kuşaklar siyasette dinamik bir yapı oluştursun'' şeklinde konuştu. AK Parti'nin yaş ortalamasının CHP ve MHP'ye göre daha düşük olduğuna işaret eden Erdoğan, partisinde kadın milletvekili sayısının da daha iyi noktaya geleceğini söyledi. AK Parti'nin bir okul olduğunu, siyaset akademisinin sürekli çalıştığını ifade eden Erdoğan, ''Hamdolsun benim rüyalarım çok doğaldır ve doğal rüyalarımın neticesini de hep bu ülkede aldım. Herhalde Kılıçdaroğlu rüyaları yeni görmeye başlayacak'' dedi. Erdoğan, oyunu İstanbul'da kullanacağını bildirdi. -HOPA'DA ÇIKAN OLAYLAR- Gazeteci Ruşen Çakır'ın, ''Hopalı olduğunu, burada çıkan olaylarda yaşamını yitiren Metin Lokumcu'nun da akrabası olduğunu, Erdoğan'ın memleketinde yıllarca öğretmenlik yaptığını'' dile getirerek, ''Sizin ilk günkü tepkinizi gerçekten yadırgadık. Aradan geçen zaman içinde herhalde bu konuyu düşünmüşsünüzdür. Diyeceğiniz bir şey var mı?'' sorusu üzerine, ''Ben öncelikle başınız sağ olsun diyorum ama size bazı resimleri ve ses kasetlerini ulaştırsınlar. O ses kasetlerini dinlediğiniz, bir de o resimleri gördüğünüz zaman acaba emekli bir öğretmene bunlar yakışır mı diye herhalde siz de akrabanız da olsa hakkı teslim etmeniz gerekir diye düşünüyorum'' diye konuştu. ''Ama öldü efendim'' denilmesi üzerine de Erdoğan, ''Sadece bunu söylüyorum. Çünkü bu noktada ben böyle bir emekli öğretmene o ifadeleri yakıştırmam. Elinde taşla bir emekli öğretmeni görmem çünkü o taşların karşısında ben varım, o taşlar bana atılıyor. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım veya konvoya, sivil halka atılıyor. Bakın orada Hopalı insanlar var hemşehrilerine atıyor. Herhalde bunun da olmaması lazım değil mi? Öbür tarafta da bugün Kılıçdaroğlu açıklama yapıyor ve 'polis kendisi düştü' diyor. Eline, diline dursun, ne polis kendisi düştü? Polis, taşı hedef alıyor, o aldığı hedefle polis ondan sonra düşüyor. Şu anda bu polis hala yoğun bakımda yatıyor. Yani ziyaret etmekle işi çözeceğim zannediyor. Orada bakın isyanlar var. Anne isyanda, baba isyanda, aslan gibi delikanlı gidiyor. Oraya niye geldi? Başbakanın koruması olarak geldi, aynı otobüste benimle beraber gidiyor. Bunları da lütfen görelim, görmemiz lazım. Kendisine Rabbimden şifa diliyorum. Bundan sonra da geride ne kalacak bilemiyoruz. Doktorlar sağ olsun elinden gelen müdahaleyi yaptılar, ettiler ama ben gazetelerde, televizyon programlarında kimsenin Servet'ten bahsettiğini görmedim. Kenara, köşeye sıkıştırılıyor. Her zaman zaten polis, şamar oğlanı olarak görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, tüm ekip adeta şamar oğlanı... Bunlarla ilgili programlarınızda Ruşen Bey ne yaptınız? Acaba ne gibi bir kınama yaptınız? Bizim ne günahımız vardı orada gidip sadece miting yapmaktan başka? 'Sizi buraya sokmayız, sizin çocuklarınızı buralarda okutmayacağız, eşleriniz buraya gelemeyecek, tek yol sokak, tek yol devrim'. Allah aşkına bu mudur demokrasi, bu mudur özgürlük? Bizi üzen bu. Hem de Rizeli, sen Hopa'lısın, aramızda çok fazla bir yer yok ama bu olmamalı.'' Aynı yanlışın bir bakana da yapıldığını hatırlatan Erdoğan, 'Biber gazı kullanımı biraz abartılmıyor mu?'' sorusuna da ''Emniyet, nerede, neyi, nasıl kullanacağını en iyi bilen onlar. Yani o taşları atanlara karşı, herhalde biber gazı ondan daha tesirli değil. İşte şu anda komada yatıyor'' dedi. ''O da olmasın, o da olmasın'' denilmesi üzerine Erdoğan, Suriye'deki olaylara işaret ederek, ''Biber gazı orantısız gücün ifadesi değil. Şu anda dünyanın en modern manada, yani bu tür şeyleri yatıştırmada kullandığı biber gazıdır'' dedi. Erdoğan, Lokumcu'nun ölüm nedeninin kalpten kaynaklandığına da dikkati çekti.
<< Önceki Haber Erdoğan: Çok tehlikeli bir şey Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER