Şehit ablasının kocasını hapse atıp, kendisinin işine son verdiler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında 15 Temmuz sonrası yaşanan mağduriyetleri dile getirdi. İnsanların açlığa mahkum edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu tutuklu yazar ve gazetecilerin serbest bırakılması için çağrı yaptı.

samanyoluhaber.com


Partisinin grup toplantısında partililere hitap eden Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

DARBE FIRSATÇILIĞI YAPILIYOR

Bütün öğretmen arkadaşlarımın bilmesini isterim. Darbe fırsatçılığı yapıp sendikaya üye oldu diye öğretmenlerin görevine son verilmesini asla kabul etmiyoruz. Anayasal bir haktır. Sivil toplum, sendikacılık bizim anayasamızda güvence altına alınan kurumlardır. Bu kurumlara üye olmak devlet memuriyetinden atılma gerekçesi olamaz. 

PROJE OKUL TEPKİSİ

Öğretmene mi senin gücün yetiyor. Eğitim sistemi çökmüş vaziyette. Hiçbir anne baba memnun değil. Proje okul diye proje hazırladılar. Şimdi öğrenciler ve velileri okullarına sahip çıkıyor. Okuluma dokunma diyor. Hayır, bunları alacağız. Niçin, çünkü bunların çağdaş uygarlığından anladığı ortaçağ. Buna asla izin vermeyeceğiz.

15 TEMMUZ MAĞDURLARI

Sık sık darbe sonrası mağdurlardan söz ediyorum. Diyorlar ki, “Nereden çıkıyor bu mağdur edebiyatı. Mağdur varsa millet” diyorlar. Ben de milletten söz ediyorum zaten. Bütün mağdurlara sahip çıkacağım. Örnek vereceğim. Öğretmeni öğretmenlikten atıyorsunuz. Lojmanından da atıyorsunuz. Sonra ne yapıyor? Bu öğretmen çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için Bursa’nın Kestel pazarında sivri biber satıyor. Belediye zabıtaları geliyor, “Sen biber satamazsın, FETÖ’cüsün” diyorlar. Bir kişi suç işledi diye bütün aileyi açlığa mahkum etmek hangi dinde, hangi kitapta var?

ŞEHİT ABLASININ KOCASINI HAPSE ATIP, KENDİSİNİN İŞİNE SON VERDİLER

Urfa’dan Demet Fakiroğlu. Kocası istihbarat kıdemli başçavuş. Alarm veriliyor 15 Temmuz’da gidiyor. 16’sında tutukluyorlar, görevinden atıyorlar. Lojmandan da çıkarıyorlar. Koşa koşa gidiyorlar. İktidar partisinin il başkanlığına gidiyorlar. “Biz mağduruz, böyle bir şey yapmadık. Alarm geldi, gitti. FETÖ’cülükle ilgimiz yok” diyor. Verdiği cevap, “Kocandan boşanacaksın” diyor. Kim oluyorsun sen?

Yetmiyor. Bu annemiz aynı zamanda bir şehit ablası. Abisi jandarma komando üst çavuş Van Çatak’ta şehit oluyor. Şehit yakını diye işe alıyorlar. Kocasını hapse atıyorlar, bunun da işine son veriyorlar. Bu kadının günahı ne? Bunları kabul etmek mümkün değil.

YENİKAPI DİYE BİR RUH VARMIŞ!

Mağduriyet var, darbe fırsatçılığı yapılıyor. Bütün mağdurlara sahip çıkmak insani görevimiz. Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. Vay efendim bunları niye söylüyorsunuz. Bir ruh varmış, üç kez vurunca gelecek ruh. Yenikapı’da insanlar mağdur edilecek diye görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey olamaz. 

Darbe girişimi oldu, hep beraber karşı çıktık. Parlamento, kendi tarihinde çok önemli bir gelişmeye imza attı. Oturduk, grubu olan 4 siyasi parti bir bildiri hazırladık. Genel başkanlar bu bildiriye imza attılar. TBMM Başkanı da imza attı. Bu bildiride ne vardı değerli arkadaşlar?

"Unutulmamalıdır ki TBMM Kurtuluş Savaşı'nı yöneten, demokrasiye geçişi gerçekleştiren demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş, bir milleti yoksulluktan alıp muhasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı amaçlamıştır" demiştir. Darbeye karşı gereken cevabı gerekli şekilde vermiştir. Bakın altını çizdiğimiz bir şey var, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş diyor. Yani demokratik parlamenter sistemine sahip çıkan bir bildiri var. Şimdi sayın TBMM Başkanı'na ve diğer partilere "İmzaya sahip mi çıkıyorsunuz, ret mi ediyorsunuz?" Demokratik parlamenter sisteme sahip çıkmıyorsanız imzanızı reddediyorsunuz demektir, başkaları sizi teslim almış demektir. Bu imzayı attık şimdi bu imza unutulmuş.

REJİMİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR

Yenikapı diyorlar, Yenikapı'da imza yok ki, imza burada. Kapı gibi imza. Bu metin hükümet tarafından BM'ye gönderildi. Şimdi rejimi değiştirmek için fırsat kolluyorlar. OHAL'de biz bu düzeni nasıl değiştiririz diyorlar. Hapishanelerde binlerce insan var, eri var, öğrencisi var, doktoru var, savcısı var. Var oğlu var. Yine buradan siyasi partilerimizin genel başkanlarına seslenmek istiyorum; Cumhurbaşkanı seçilen kişi TBMM önünde bir yemin etmiş ve ona sadık kalacağına dair namus ve şerefi üzerine yemin etmiştir. Efendim fiili durum var, yasal hale getirelim diyorlar. Neden yasal hale getiriyoruz? Neden yasalara uymuyorsun diye hatırlatma ihtiyacı duymuyoruz. Bir kişinin arzusunu yerine getireceksek imzaladığımız o metin ne oluyor? O metne sadık kalmak namuslu olmanın, ahlaklı olmanın birinci şartı değil midir?

GAZETECİLER YAZARLAR HAPİSTE


Yazarı çizeri de hapiste, gazetecisi de hapiste, bilim insanı da hapiste. Necmiye Alpay, dilbilimci Necmiye Alpay, dünya çapında bir dilbilimci. Necmiye Alpay 12 Eylül askeri darbe döneminde 3 yıl Mamak Hapishanesi'nde kaldı. Her darbe sonrası yargılanan ama dimdik ayakta kalan biridir. Aslı Erdoğan, Fransız dergisi ondan "21. yüzyılda edebiyat dünyasına damgasını vuracak 50 isim arasında gösterilen bir isimdir" diye bahsediyor. Nerede Aslı Erdoğan? Hapishanede, karşı darbe yüzünden hapishanede. Hem Aslı Erdoğan, hem Necmiye Alpay bana birer mektup gönderdiler. O mektupları çerçeveletip duvarıma astım, onlar mazlumların sesi oldukça o duvarda kalacaklar. Altan kardeşlerden tutun Murat Aksoy'a kadar tüm gazetecilerin, yazarların, çizerlerin kardeş bırakılmasını istiyoruz.
<< Önceki Haber Şehit ablasının kocasını hapse atıp, kendisinin işine... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER