Sırplarla Arnavutlar

Tam bir ay önce Priştine yönetiminin Sırplara karşı aldığı iki karar iki ülke arasında gerginliğin tırmanmasına sebep oldu

SHABER3.COM

HÜSEYİN ODABAŞI

Tam bir ay önce Priştine yönetiminin Sırplara karşı aldığı iki karar iki ülke arasında gerginliğin tırmanmasına sebep oldu. Birincisi; artık sınırdan Kosova tarafına geçen Sırplara da geçici bir kimlik verilecek. Çünkü Kosova’yı tanımayan Sırplar kendi memleketlerine geçen Arnavutları geçici Sırp evrakı almak zorunda bırakıyorlardı. Bu mütekabiliyet muameleden Sırplar çok rahatsız oldu. İkincisi; Kosova hükümeti, içinde azınlık olarak yaşayan Sırpların da diğer milletler gibi arabalarında Kosova devletine ait plaka taşımalarını zorunlu kıldı. Bu iki sebepten dolayı Sırplar,  Mitrovitza’da kamyonetlerle yolları kapatıp protesto yaptılar. 

Sırplarla Arnavutların arası sık sık açılıyor. Sırplarla Arnavutların Avrupa Birliği’ne girmelerinin önündeki en büyük engel olan birtakım pürüzler ve engeller vardır. Fakat bu engel ve pürüzlerin kökleri ta tarihin derinliklerine kadar uzanır. Bu bakımdan Arnavut ve Sırpların geleceğini ön görmek ve hâlihazırdaki sorunları daha iyi anlayabilmek için dönüp de tarihin sayfalarında bir göz atmak gerekir.  

Sırplarla Arnavutların arasındaki kan uyuşmazlığı ta Arnavutların Müslüman olmalarından veya Osmanlının bu topraklara kadar gelmesinden daha öncesine varır dayanır. Bu Balkan topraklarının asıl unsuru olan ve İlir adıyla bilinen Arnavutlar, Bizans İmparatorluğu’nun da etkisiyle Katolik mezhebini kabul etmişlerdi. Fakat daha sonra Ortodoks olan Sırpların etkisi ve baskısı ile özellikle Kosova'da ve Batı Makedonya'da yaşayan Arnavutlar, Ortodoks mezhebine geçtiler. Ancak bu günkü Arnavutluk sınırında kalan Arnavutlar ise Katolik olarak Vatikan’a bağlılıklarını devam ettirdiler. Ta o asırlarda Arnavutlar arasındaki oluşan bu ayırım veya farklılık daha sonra günümüze kadar hemen her olayda kendini hissettirecektir. Dilden siyasete ve sosyal yaşamdan ferdi tavırlara kadar bu farklılığı görmek mümkündür. 

1389'da I. Murat Hüdavendigar Kosova topraklarına geldiğinde Sırplar, Balkan coğrafyasını temsilen Haçlılar birliğinin lideri konumundaydı. Savaşta Sırplar bozguna uğradılar. Sırp komutan Lazar öldürüldü. Kendini bu toprakların hâkimi olarak gören Sırpların bozguna uğraması onlarda travma etkisi yaptı. Fertler gibi milletler de depresyona girer. Bu travma ile Sırplar kaybettikleri savaşı kazanmış olarak kabul edip kitaplarına böyle yazdılar ve zafer olarak kutladılar. Halen daha yaşadıkları bu bozgunu zafer olarak kutlarlar.  

Evet, Kosova Savaşı’nı kaybetmeleri Sırplarda kutsallık etkisi yaptı. Kutsal ittifakın lideri Lazar, Hz. İsa gibi kendini insanlığın günahının bedeli olarak feda eden bir mit kahramanına dönüştü. Kosova toprakları da Kudüs gibi kutsal topraklar haline geldi. Savaşı kaybetmenin hazımsızlığı ile meydana gelen bu dönüşüm, günümüze kadar devam eden Arnavut-Sırp anlaşmazlığının temelini oluşturur. 

Bu savaş sonucunda Sırp esaretinden kurtulan Kosova ve Batı Makedonya Arnavutları hızlı bir şeklîde Müslümanlığı kabul etmeye başladılar. İlk olarak Üsküp ve Manastır halkı İstanbul’un fethinden önce İslamiyet'i kabul etti. Daha sonra Priştine ve Prizren Müslüman oldu. Arnavutların Ortodoksluğu kabul etmiş olanların Katolik olanlarına göre daha hızlı Müslüman olmasının sebebi, Sırpların baskısını görerek kabul ettikleri bu mezhebin yeterince halkın arasına henüz yerleşmemiş olmasıdır. Diğer bir sebebi de Ortodoksluğun hamiliğini yapan İstanbul, Osmanlılar tarafından fethedildi. Katoliklerin hamiliğini yapan Vatikan ise müstakil bir devlet olarak varlığını devam ettirdi. Vatikan'ın bugünkü Arnavutluk topraklarında yaşayan Arnavutlara destek vermesi onların Müslüman olmalarını geciktiren en önemli faktördür. Bu desteği arkasında hissetmeseydi belki İskender Bey, Osmanlıya baş kaldırmaya cesaret edemezdi. 

Müslüman olan Arnavutlar Osmanlı idaresinde kendilerini buldular. Çünkü Osmanlıda, “çok milletli bir hukuk” sistemi vardı. Bu durum kaba olarak iki milletin varlığını gerekli kılıyordu. Müslüman olanlar ve Müslüman olmayanlar. Osmanlıda bütün yapı bu iki temel ayrıma dayanır. Müslüman olanlar farklı bir hukukla idare edilir ve siyasi haklara sahiptir. Olmayanlar ise bu haklardan mahrumdurlar. Bu temel ayrımda ırklar belirleyici değildir. Hangi ırktan olursa olsun gayr- ı müslimlerin hepsi aynı sınıfa dahildi. Yine hangi ırktan olursa olsun Müslümanların hepsi bir idi. Müslümanlığı kabul eden Arnavutlar tüm Müslüman Osmanlı tebaasının bütün haklarına ve ayrıcalıklarına sahip oldular. Bu bakımdan Arnavutlar günümüzün Başbakanlık makamına denk gelen Vezirlik makamına kadar kolaylıkla yükseldiler. 

Fakat Osmanlının yıkılmasından sonra işler değişti. Arnavutlar birkaç devlete bölündüler. Güçleri dağıldı. Beş eyaletle idare edilen Yugoslavya devletinde özellikle Kosova eyaletine ayrıcalık tanınmadı; Sırplara bağlı bir özerk cumhuriyetle idare edildi. Yugoslavya 90'da yıkıldı ve sonra da her eyalet ayrı bir devlet oldu. Fakat Sırplar, Kosova'yı kendi toprakları olarak görmeye devam ettiler. 9 sene savaş oldu. 1999'da ise savaş şiddetlendi. Kosova ancak 2008’de hürriyetine kavuştu. 

Şimdi ise Kosova ayrı ve bağımsız bir devlet. Fakat Sırpların bu topraklara atfettikleri anlam ve değerden dolayı huzur ve barışın bu topraklara tam geldiğini söyleyemeyiz. Lakin çoğu gitti azı kaldı diye düşünüyor ve Kosova'nın Avrupa birliğine dahil olacağı huzurlu günlerin yakın olduğunu görüyoruz.  

<< Önceki Haber Sırplarla Arnavutlar Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER