'Siz onu tanıyorsunuz zaten'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Kasım 14 2017
''Şimdi sana bir sayfa veriyorum, bunu bugün ezberleyeceksin” dedi. Bir kenara çekilip bir saat içinde ezberledi. Gidip hocasına okudu. Hocası “Aferin!... Bak bir günde değil, bir saatte bile ezberledin. İşte böyle her gün birer parça ezberleyip inşaallah bitirecek, ‘Hâfız’ olacaksın.” dedi. Morali düzelivermişti. ''
Abdullah Aymaz / Samanyoluhaber.com

Burdur’un bir köyünde doğmuştu. İlkokul öğretmeni meşhur Fakir Baykurt idi. Ondaki zekâ ve kabiliyeti sezince, ilgisini artırdı. Çünkü o davasında idealist bir öğretmendi. Bu arada sol faaliyetleri devlet görevlilerinin gözüne battı ve Baykurt’u Şavşat’a sürdürdüler. Ama o, öğrencisini hiç unutmadı. İlk okulu bitirince, doğruca Şavşat’tan öğrencisinin köyüne geldi ve onun annesine ve babasına üst üste ziyaretler yaparak arkadaşlarının ve taraftarlarının çok yoğun olduğu bir öğretmen okulunda okuması gerektiği konusunda ikna etti. Her şey hazırlandı çantasına dolduruldu, artık eski öğretmeniyle öbür gün gidecekti. Fakat kaderin garip bir tecellisi olarak o akşam evlerine babasının hocası ziyarete gelmişti. O zat babasına oğlunun dini okullarda okutması gerektiğini telkin etti. Hatta Kur’an’ın nasıl bir kitap olduğunu anlatma hususunda, “Eğer onun derin mânalarını bir anlarsan, başını taşlara vurursun!.’ dedi.  Artık bir mürşid vasiyeti alan babası, kendisini götürmeye gelen Fakir Baykurt’a ret cevabı verdi. O, bu değişikliğin sebebini bir türlü anlayamadı. Uğraştı, didindi, netice çıkmadı. 

Babası onu alıp Isparta’ya götürdü. Orada açılan İmam-Hatip Okuluna kaydettirecekti. Ama kayıtlar çoktan dolup bitmişti. Ne yapacağını şaşırdı. Oralarda öyle dolaşırken  karşısına çıkan yaşlı bir Ispartalı ona, “Üzülme… Bu sene oğlunu bir Kur’an Kursuna gönder, Kur’an okumayı iyice öğrensin gelecek sene erken getir ve İmam-Hatip Okuluna kaydettir” dedi. Bu tavsiyeye uyarak köylerine döndüler.

Köylerinde beli bükük çok yaşlı bir imam vardı. O hocadan ders almaya başladı. Bir gün o yaşlı zat, onu alıp mezarlığa götürdü. Bir yere varınca durdu. Dualar okudu. Ama orada bir kabir yoktu. Merakla “Hocam burada bir kabir görünmüyor… Acaba çok yakınınız birisini mi kaybetmiştiniz?” diye sordu. İmam ona “Ah evladım!” deyip ağlamaya başladı. Dizlerinin bağı çözülmüştü, yığılıp kaldı. Sonr

Bu haberler de ilginizi çekebilir