'Şu dağınık muhabbetleri bir topla'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Mart 21 2019
''Ey nefisperest nefsim!.. Ey dünya-perest arkadaşım! Muhabbet, şu kâinatın bir varlık sebebidir; hem şu kâinatın râbıtasıdır; hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan şu kâinatın en câmi (kapsamlı) bir meyvesi olduğu için, kâinatı istilâ edecek bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte, şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemâl sâhibi olabilir.''
Safvet Senih / samanyoluhaber.com
Şu dağınık muhabbetleri bir topla

Cenab-ı Hakkın VEDÛD  ismi cansızlara tecelli edince, câzibe/çekim halinde kendisini gösteriyor. Atom zerreleri arasında çekim var. Hem de dört çeşit… Canlı ve şuurlu varlıklara VEDÛD  ismi tecelli edince, muhabbet ve aşk olarak tezâhür ediyor. Kainatta  umumî bir câzibe var, biz buna genel çekim kanunu diye ifade ediyoruz. İnsan kâinatın, meyvesi ve çekirdeği hükmünde. Ağaçta olan bütün özellikler, özet halinde çekirdekte de var. Onun için insanın kalbinde kainat kadar bir aşk ve muhabbet var. Ama bu yüksek fiyatı sağa-sola dağıtmış. Aslında hepsini toplayıp Allah’a vermesi ve Allah hesabına da O’nun yarattıklarına, O’nun adına, O’nun rızası için vermesi gerekir. “Yaratılanı severiz, Yaradandan ötürü” diye Yunusumuz gibi düşünmeliyiz. Bu hususta Yirmi Dördüncü Söz’ün Beşinci Dalının Birinci Meyvesinde Bediüzzaman Hazretleri şöyle diyor: “Ey nefisperest nefsim!.. Ey dünya-perest arkadaşım! Muhabbet, şu kâinatın bir varlık sebebidir; hem şu kâinatın râbıtasıdır; hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan şu kâinatın en câmi (kapsamlı) bir meyvesi olduğu için, kâinatı istilâ edecek bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte, şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemâl sâhibi olabilir.

“İşte ey nefis ve ey arkadaş! İnsanın korkuya ve muhabbete âlet olacak iki cihaz, fıtratına yerleştirilmiştir. Mutlaka o muhabbet ve korku, ya halka veya Hâlık’a yönelecektir. Halbuki halktan korkmak, elim bir belâdır. Halka muhabbet de belâlı bir musibettir. Çünkü sen öylelerden korkarsın ki, sana merhamet etmez veya senin istirhamını kabul etmez. Şu halde korku, elemli bir belâdır. Muhabbet ise, sevdiğin şey, yani seni tanımaz ‘Allah’a ısmarladık’ demeyip gider: Gençliğin ve malın gibi… Ya muhabbetin için seni tahkir eder. Görmüyor musun ki, mecâzî aşklarda yüzde doksan dokuzu, maşukundan şikayet ed

Bu haberler de ilginizi çekebilir