Talebeye ve derse saygı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Ağustos 8 2017
Medreseler, kapatılıp, dini öğreten kaynaklar kurutulduğu bir dönemde sırf Allah rızası için, İslâmî ilimleri ders veren Dersiâm Hüsrev Efendi, her sabah güleç yüzle talebelerini evinde karşılar ve derslerini kontrol eder.
Okuyacakları ders üzerinde ne kadar çalıştıklarını tek tek sorar. Bazıları iki, bazıları üç saat çalışmıştır. Hüsrev Özaydınlar Hocaefendi ‘Çocuklar ben bugün ders için dört saat çalıştım” der. 

Yaşar Tunagür Hocamız, Hüsrev Hocaefendi ile ilgili enteresan bir hatırasını şöyle anlatır:
“Hüsrev Efendi ders okutmakta çok hassas ve titizdi. Gayet neşe içinde dersi anlatırdı. Bir gün dersi okuduk. Sabah namazından, saat sekiz buçuğa kadar sürdü. Hocanın hiçbir üzüntülü halini görmedik. En azından farkına varmadık. Gayet normal bir hava içindeydi. Dersanemiz bahçenin içinde 25 metrekarelik bir oda idi. Dersaneden bahçeye, bahçeden de ikinci bir kapıyla dışarı çıkardık.

“Ders bitince avluya çıktık biz. Dersaneye girerken bahçede hiçbir şey yoktu. Fakat dersaneden bahçeye çıkınca değişik bir durumla karşılaştık. Bize çok garip geldi… O zaman camilerde cenaze yıkamak için gasilhaneler yoktu. Herkesin cenazesi evinde yıkanır, tekfin edilir (kefenlenir), tabuta konulur, camiye götürülürdü. Baktık ki, bahçede bir büyük sacayağı, bir kazan, bir teneşir tahtası ve bir tabut. Evde cenaze olduğunun bütün göstergeleri hazırdı. Belli ki, bu evde bir cenaze, bir ölü var. Biz şaşırdık kaldık. Çıktık bahçeye. Hocaefendi de çıktı. Onunla göz göze geldiğimizde ‘Efendim bu ne hâldir? Bu evde ne var? Ne oluyor?’ dedik. Bize baktı ve gözünden iki üç damla yaş geldi. Dedi ki: ‘Evlatlar bu gece kızımı kaybettim!’ Edebiyat Fakültesi son sınıfta okuyan bir kızı vardı.

“İşin bir de şu ciheti var. Seneler 1940’lı ve 50’li yıllar. Kızların okuyamadığı dönemler ama Hoca’nın kızı ilim tahsil ediyor. Düşünebiliyor musunuz inceliği? İşte ilim ahlâkı bu… 22-23 yaşlarında bir kızdı. İki-üç kızı vardı. Bu kızı tüberküloz yani verem hastalığına yakalanmıştı.

“Hocaefendi’nin kızı o gece vefat etmişti. Evde cenazenin bulunduğu bir ortamda bize ders anlatmıştı. Burada çok mühim bir hâdiseyle karşılaştık biz. O da şudur: Çok sevdiği k

Bu haberler de ilginizi çekebilir