Tek ve yalnız adamın ruh sağlığı...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Kasım 3 2016
Ankara gazetecilerinin bilip de bilmezden, duyup da duymazdan geldiği onlarca hadise yaşanıyor şimdilerde. Herkes ilerde yazılmak üzere arşivler oluşturuyor. Kimisi gerçekten ‘bomba haber’ niteliği taşıyor, kimisi de çerez tadında perde arkası bilgiler içeriyor. Mesela son dedikodulardan biri şöyle: Bülent Arınç ısrarlı bir şekilde Saray’dan randevu istiyor ama bir türlü olumlu cevap alamıyor.
Arınç’ın etrafında kim varsa ya memurluktan atıldı, ya göz altına alındı, ya hapse tıkıldı. Arınç da diğer AKP yetkilileri gibi hukuki sınırların tamamen aşıldığını, meselenin mafyatik bir düzene kaydığını gayet iyi biliyor. Neyse… Hemen her kanalı zorlayarak istediği randevu geçenlerde kabul ediliyor ve parti içinde ve hatta Türk siyasetinde ‘özgül ağırlığı’ olduğunu düşünen Bülent Bey nihayet Saray’a (tenezzülen ve lütfen) çağırılıyor.

Cevap ne? Hiç.

Başkent gazetecilerinin güç odaklarına yakın kaynaklardan öğrendiğine Arınç, ipin ucunun kaçtığını, insanların mağdur edildiğini nazik bir dille ve örnekleriyle anlatmaya çalışıyor. Cevap ne? Kocaman bir hiç! Dinliyor, dinliyor ama cevap vermiyor. Sonra? Özgül ağırlık, sıfıra sıfır elde var sıfır formülü gereğince terk ediyor Kaçak Saray’ı. Şimdilerde eşe dosta diyor ki “Eee ben yapacağımı yaptım, dilim döndüğünce yapılan haksız uygulamaları söyledim ama adam dinlemiyor; bir şey de demiyor. Sorumluluk benden gitti…”

Hakikaten öyle mi? Ikına sıkına söylenen üç beş kelam ‘zulme rıza zulümdür’ hükmünden insanı kurtarır mı? İşler bu noktaya gelmeden yapılması gereken yapılmadığında sonradan söylenecek pişmanlık cümlelerinin bir anlamı kalıyor mu?

Sustular, korktular, sindiler

Mesele Arınç meselesi değil. AKP yavaş yavaş kuruluş amacından uzaklaştırıldı, ortak akıl ve vicdanın yerini bir kişinin ihtirasları ve keyfi aldı; bunu en yakından görenler AK Parti’yi kuranlardı. Sustular, korktular, sindiler. Abdullah Gül’ün en az elli yerde, “Bizim kurduğumuz parti bu değil. Arkadaşlar dünyayı bilmiyor, Ortadoğu’yu hiç mi hiç tanımıyor; Türkiye’yi bir maceranın içine sürüklüyor”  dediğini Başkent’in nabzını tutan gazeteciler çok iyi biliyor. Ne yazık ki tek adam sistemine doğru kayılırken harekete geçip haklarını kullanamadılar, korkularının ve istikbal hesaplarının altında kaldılar.

Herkesten işki

Bu haberler de ilginizi çekebilir