Temel fıkrası gibi... Kemal bey sürpriz ata oynuyor

''Sağlam bir muhalefet partisinin iktidarı sarsacağı onlarca hadisede topun taca atılışını seyrediyoruz. Son hafta yaşadığımız iki olay, Çiftlikbank dolandırıcılığı ve Uber-Taksi krizi bile tek başına hukuk devletinden uzaklaştığımızı göstermeye yetiyor.''

SHABER3.COM

Bülent Korucu / TR724
TEMEL FIKRASI GİBİ… KEMAL BEY SÜRPRİZ ATA OYNUYOR

Temel ile Dursun bir gün sinemaya gider. Filmde at yarışı sahnesi vardır ve Temel Dursun’la iddiaya girer. Temel 11 numaralı Dursun ise 2 numaralı ata oynar. İddiayı kazanan Temel Dursun’un 10 milyonunu alır. Ama Temel’in vicdanı rahat etmez. “Ben o filmi önceden seyretmiştim, kazanan atı biliyordum” der. Dursun istifini bozmaz: “Ben de seyrettim. Ama Sürpriz ata oynadım daa!”
 
Temel’in yerine Tayyip Erdoğan’ı Dursun’un yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nu yazın fıkra trajikomik bir hal alıyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve kurmayları 16 Nisan Referandumunda hayır oylarının daha fazla çıktığını, hileyle evet çıkmış gibi ilan edildiğini öne sürüyor. Delil olarak da mühürsüz oyların geçerli sayılmasını gösteriyor. Haksız değiller fakat Erdoğan’ın tabiriyle atı alan Üsküdar’ı geçti. Hem de üstüne nanik yaptı: mühürsüz oyların sayılmasını kanunun içine koydu. CHP, oyların sayılmasından, sandık güvenliğine kadar birçok konuda haklı eleştiriler getiriyor. AKP ve MHP ise tam tersine yeni kanunun daha adil bir seçim sağlayacağını iddia ediyor. Kemal Bey, partisinden ve kamuoyundan gelen boykot  taleplerini “Kazanacağım seçimi neden boykot edeyim?” çıkışıyla savuşturmaya çalışıyor. CHP, bir yandan son seçimde hile yapıldığını öne sürüyor, üstüne yeni kanunun hileyi yasal hale getirdiğine dair rapor hazırlıyor. Öte yandan “Biz bu seçimi kazanacağız” diyor. Dursun’un sürpriz ata oynamasından farkı yok.

Türkiyi hukuk devleti olma özelliğini her gün biraz daha kaybediyor. Hukuk devleti olmanın gerek şartı olan kurumlar birer birer yıkılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin durumu ortada. Yargıtay ve Danıştay’ın, Erdoğan’ın hukuk danışmanları kadar bile yaptırım gücü yok, zaten böyle bir dertleri de bulunmuyor. Bunlar artık ezberlediğimiz klişe cümleler. Daha önemlisi hukuk devletini savunacak muhalefet buharlaştı. MHP, Saray’ın tavan arasına taşındı, HDP’yi tankla ezdiler. Geriye CHP kalıyor. Ona da ‘sarı sendika’ diyeceğim, çok iyimser bir değerlendirme olur endişesi taşıyorum. CHP de 1150 odalı saraya taşındı da haberimiz mi olmadı? Bu karamsarlığımın yegane sebebi sandık konusundaki tutarsızlıkları değil. Sağlam bir muhalefet partisinin iktidarı sarsacağı onlarca hadisede topun taca atılışını seyrediyoruz.

CHP’NİN TOPLUMSAL MESELELERDE TAVRI

Son hafta yaşadığımız iki olay, Çiftlikbank dolandırıcılığı ve Uber-Taksi krizi bile tek başına hukuk devletinden uzaklaştığımızı göstermeye yetiyor. Bir de ülkedeki muhalefet boşluğunu… CHP, Uber’e karşı taksiyi destekliyor. Hem de bunu eski bir maliyeci Akif Hamza Çebi’nin eliyle yapıyor, Uber’i kovmayı vaat ediyor. Hizmet kalitesi yanında kayıt içi çalışma  ve vergi mükellefiyetleri konusunda Uber açık ara önde olmasına rağmen bunu neden yapıyor? Ucuz oy avcılığı için. AKP ile bu konuda yarışmak, goygoyda boy ölçüşmek mümkün de gerekli de değil. CHP neden ilkenin savunuculuğunu yapmıyor. AKP, taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ilişkin ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarının tamamını gelir vergisinden istisna tutacak adımı attı bile. Ekmekten bile vergi alan devlet mafyalaşmış plaka ticaretinden vergi almıyor. Bir taksi plakasının 1.7 milyon tl’ye satıldığını düşündüğünüzde nasıl bir kazanca kapı açıldığını anlarsınız. Sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir muhalefet partisi bu mafyatik düzenin hesabını soracağına değirmenine su taşıyor.

Hukuk bütün hayatı kuşatan bir temiz havadır. Biz şu anda her yerde zehirli gaz soluyoruz. Buna direnmesi gerekenlerin zehrin çeşidini değiştirmek dışında önerileri yok. Ya da Halepçe’de olduğu gibi elma kokusu katarak daha az acı çektirmeyi vaat ediyor.

Çiftlikbank skandalı büyük bir facia. Hukukun olmadığı yerde korku ve tamah istismarı en karlı ticaret haline geliyor. Selçuk Parsadan, Atatürk ve Mehmetçik Vakfı perdesiyle soygun yapıyordu. O kadar ki ülkenin başbakanı Tansu Çiller bile o korkuyla dolandırılmıştı. Elinde Atatürk portresiyle kapıyı çalanı boş döndürmek cesaret istiyordu. Bugün dua, mehter marşı ve AKP rozeti aynı işe yarıyor. Bir de ‘FETÖ’ paranoyası. Savcıdan gazeteciye, yargıçtan siyasetçiye bu paranoyayı istismar edip köşe dönenlerin haddi hesabı yok. Fadıl Akgündüz, son soygun için Cüppeli Ahmet’i yanına alıp cüppe ve sarık bile takmıştı. Çiftlikbank’ın 25 yaşındaki patronu da vatan millet Sakarya edebiyatıyla 500 milyon götürmüş. Hukukun işlediği bir yerde yılanın başı küçükken ezilir, bu kadar fahiş bir getiriyi dağıtmak için darphane kurup para mı basacaksın? Diye ilk günden yakasına yapışılırdı. Devlet tecavüzü seyretmiş, CHP ise arkasını dönüyor. Şahit yazılmaktan korkuyor. Dişe dokunur tek tepki var mı?

Yine bir fıkra ile bitirelim. Nasrettin Hoca’nın heybesi çalınmış, sokakta yüksek sesle bağırmış: kim aldıysa getirsin, yoksa ben yapacağımı bilirim. Karısı sormuş: “Hocam ne yapacaksın?” cevap: “Yenisini alacağım, hatun ne yapayım.” CHP böyle giderse bu seçimi de kaybeder. Sonra bir sonraki seçimi beklemeye koyulur. O beklediği seçim yapılır mı? Hiç sanmıyorum

<< Önceki Haber Temel fıkrası gibi... Kemal bey sürpriz ata oynuyor Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER