Terör örgütü yaftasına hukuki cevap

HSYK Üyesi Şen: Hakim dışında kimse suç ve suçluluk tespiti yapamaz. Hakim suçu anayasa, kanun, hukuka belirler. Yargılama olmadan bir suçtan ve suçludan bahsedilemez

Terör örgütü yaftasına hukuki cevap

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ni MGK ve Bakanlar Kurulu kararıyla ‘terör örgütü’ listesine dahil etme teşebbüsünün yaşandığı şu günlerde hukukçulardan bu konuya yönelik ilginç açıklamalar ve paylaşımlar geliyor.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Mahmut Şen, yargılama olmadan da bir suçtan ve suçludan bahsedilemeyeceğini belirtti. Hakim dışında kimsenin, suç ve suçluluk tespiti yapmasının mümkün olmadığını vurguladı. Suçu ve suçluyu belirleyecek olan hakimi  tek bağlayanın ise anayasa, hukuk ve kanuna göre oluşan vicdani kanaati olduğunu anlatan Şen, bu vicdani kanaatin da ancak dosya içeriği bilgiler ile oluşması gerektiğini aktardı. Yargılama yapılmadan suç ve suçluluğa dair yapılan açıklamaların ise Anayasa’nın 138. maddesine ve masumiyet karinesine aykırı olduğunu kaydetti. Şen, “Savcı tarafından ithamlar yapılmadan, bu ithamlar için savunma hakkı ve fırsat eşitliği tanınmadan, bir yargılamadan söz edilemez. Hakim dışında kimsenin, suç ve suçluluk tespiti yapması mümkün değildir.” ifadesini kullandı.

HSYK Üyesi Mahmut Şen, twitter hesabından adil yargılama, yargıçların adil olma konularında dikkat çeken paylaşımlarda bulundu. Yargılamayı ise yalnız hakimin dosyadaki delillere göre yapabileceğini, yargılama yapılmadan ise suç ve suçluluğa dair yapılan açıklamaların Anayasa’nın 138. maddesine ile masumiyet karinesine de aykırı olduğunu vurguladı.

‘KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ  BAŞKASINA YAPMAZSAN SORUNLAR ÇÖZÜLÜR’

Yargı sisteminde ve toplumsal ilişkilerde en fazla ihtiyaç olanın empati yapmak olduğunu anlatan Şen, insanın kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmamak, herkese kendini davranılmasını istediği şekilde davranmanın birçok sorunu çözeceğini vurguladı.

‘BİRİNİN SUÇLU OLDUĞUNA İNANMAYA HAKKIMIZ YOK’

“Bir hakimin düşünmesini gerekenin de huzurunda yargılanan sevdiği birisi; anne, baba ya da kardeşi olsaydı hangi hakların tanınmasını isterdi?” diye soran Şen, davanın başında, yargıladığımız kişinin suçlu olduğuna inanmamızın bir önemi yok. Bu şekilde inanmaya hakkımız da yok.” dedi.

‘YARGILAMA OLMADAN SUÇ VE SUÇLUDAN BAHSEDİLEMEZ’

Önemli olanın suçun ve suçluluğun, adil yargılanma hakkının unsurlarına; savunma hakkına, çelişme ilkesine ve silahların eşitliğine uygun yapılacak olan bir yargılama sonunda belirlenmesi olduğunu anlatan Şen, “Savcı tarafından ithamlar yapılmadan, bu ithamlar için savunma hakkı ve fırsat eşitliği tanınmadan, bir yargılamadan söz edilemez. Yargılama olmadan da bir suçtan ve suçludan bahsedilemez.” ifadelerini kullandı.

‘YARGILAMA OLMADAN SUÇ, SUÇLULUĞA DAİR AÇIKLAMALAR ANYASAYA, MASUMİYETE AYKIRI’

Yargılama yapılmadan suç ve suçluluğa dair yapılan açıklamaların Anayasa’nın 138. maddesine aykırı olduğu gibi masumiyet karinesine de aykırı olduğunu vurgulayan Şen, AİHM’ye örnek göstererek, “ AİHM: Masumiyet karinesi, şüpheli ve sanığı, yargılama bitmeden suçlu olduğuna inanan resmi görevlilerden de korur.” sözlerini kullandı.

‘SUÇU VE SUÇLUYU BELİRLEYECEK HAKİMDİR, O DA KANUNLARA GÖRE BUNU YAPAR’

Şen, hakim dışında kimsenin, suç ve suçluluk tespiti yapmasının mümkün olmadığını dikkat çekti. Şen, “Suçu ve suçluyu belirleyecek olan hakimi ise tek bağlayan; anayasa, hukuk ve kanuna göre oluşan vicdani kanaatidir. Bu vicdani kanaat ancak dosya içeriği bilgiler ile oluşmalıdır.” dedi.

‘HAKİMİN FİKRİ,DÜŞÜNCESİ YARGILAMAYA ETKİLEMEMELİ’

Hakimin yargılama öncesi bir kanaate sahip olmasının subjektif tarafsızlığın ihlali anlamına geldiğini işaret eden Şen, şu ifadeleri kullandı: “Basında ve kamuoyundaki kanaatlerin, yargılama ve hakim açısından hiç bir değeri yoktur. Hakim, yargılama başladığında yargıladığı kişilere karşı nötr olmalıdır. Hakimin inancı, dünya görüşü, ideolojisi, nefreti, beğenileri ve sari vereceği karara yansımamalıdır.”

‘AİHM KARARLARINI UYMAYAN YARGIÇ ADİL YARGILAMAYI İHLAL ETMİŞTİR’

Bir birey olarak, hakimin de siyasi görüşünün olacağını anlatan Şen, ancak bu görüşünün vicdani kanaatini etkilememesi gerektiğini dile getirdi. Şen; “Hakim, dava sırasında kendi benliğinden, fikirlerinden, dünya görüşünden bağımsız olamıyorsa, o davadan çekilmelidir. AİHM kararları dikkate alındığında; bu ilkelere uymayan yargısal süreçlerin adil yargılanma hakkını ihlal ettiği söylenebilir.” ifadesini kullandı
<< Önceki Haber Terör örgütü yaftasına hukuki cevap Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER