Türkiye Avrupa'da niçin küme düştü

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Nisan 25 2017
Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004'te süreçten çıkarılarak "denetim sonrası izleme sürecine" dahil edilmişti. İşte o günlerde usta gazeteci Mehmet Ali Birand'ın Hürriyet Gazetesi'de yayınlanan yazısında 'Bu iş bitti diye düşünürsek 10-15 yıl sonra gene sıkıntı yaşarız' demişti

Başbakan Gül’ün Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesindeki konuşması ve ardından soru-yanıt bölümü, inanılmaz bir değişimi gösterdi. Ben şahsen 22 yıldır izlediğim Konsey’de böyle bir oturum görmedim.

Çok açıkça söylemem ve gördüklerimi sizlere aktarmam gerekiyor. Zira, inanın hala şaşkınım. Hala yaşadıklarımın ne oranda gerçek, ne oranda rüya olduğunu anlayabilmiş değilim.

Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesinin geçen Pazartesi günü Strasburg’daki toplantısından söz ediyorum. Başbakan Gül’ün bir konuşma yaptığı ve ardından da parlamenterlerin sorularını yanıtladığı oturum, tahminlerin ötesinde garip manzaralarla doluydu.

Konsey toplantılarına yaklaşık 22 yıldır giderim.

Türkiye’nin Parlamento Assemblesi ile ilk tanışması 12 Mart 1971 darbesiyle başladı ve bugüne kadar da sürdü.

Avrupa’da İnsan Hakları ve Demokrasinin gözetim ve denetimcisi sayılan Konsey (Avrupa Birliği parlamentosu ile karıştırmayın) o tarihten bugüne kadar, sürekli şekilde Türkiye’yi dövdü. 12 Mart darbesi ile açılan kapının ardından, Kıbrıs harekatı, onun ardından 12 Eylül darbesi, ardından Kürt sorunu...

Ben 20 yılda öyle oturumlar yaşadım ki, insanın gözleri yaşarırdı. Türkiye yerden yere vurulur, Türk delegeler sıra kapakları ile protesto edilir, katillikle suçlanır, yuhalanırdı. 20 yıl Konseyde boynumuz bükük dolaştık. Eliştirilerin bir bölümü maksatlı idi, ancak bir bölümü de doğru olduğundan dolayı, parlementeri, bürokratı ve gazetecisi ile hepimizin onuru zedeleniyordu. Haklı eleştiriler daha da acı veriyordu. Resmi yetkililer, “bizi anlamıyorlar bunlar” gerekçesinin ardına saklanıyor, ancak özel konuşmalarında onlar da ezikliklerini saklayamıyorlardı.

İşte ben böyle bir Avrupa Konseyi anılarıyla dolu şekilde, Gül’ün konuşmasını dinlemeye gittim.
"Şaşkınlıktan kendime gelemedim"

İnanamadım.

<

Bu haberler de ilginizi çekebilir