Türkiye, basın özgürlüğünün önemini bu vesileyle öğrendi mi?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Şubat 25 2023
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli olarak meydana gelen depremlerin ardından yaşananlar, basın özgürlüğünün önemini net bir şekilde ortaya koydu. Türkiye’de medyanın yüzde 95’ini kontrolü altında bulunduran Erdoğan, depremle yaşanan yıkımı ve ihmalleri halka duymaması için elinden geleni yaptı.
Türkiye, basın özgürlüğünün önemini bu vesileyle öğrendi mi?

Yüzlerce gazete, televizyon ve haber sitesine hükmeden Havuz medyası, kendisine yakışır şekilde, halkın menfaatleri için değil, Erdoğan’ın saltanatı devam etsin diye mide bulandırıcı sözde haberler yayınladı. "Depremzedeler kruvazör gemide ağırlandı. Hiçbir devlet vatandaşına bu imkanı veremez" , “Kahramanmaraş depreminde yan yatan bina son depremde mucizevi şekilde düzeldi” ve “Çadır büyük, antre var, salon var, çay var” şeklindeki haberler, bunlardan sadece birkaçı.

Medyanın iki temel görevi vardır, ki ikincisinin varlığı, birincisinin gerçekleşmesi sayesinde mümkün olur. Medyanın birinci görevi halkın doğru şekilde bilgilenmesini sağlamak, ikincisi ise halk adına devletin kurumlarını ve halka karşı sorumluluğu olan özel kuruluşları denetleme vazifesidir. Medya, vatandaşın hakkını savunmak adına toplumun ve kamunun vicdanı vazifesi görür.

Peki, kamu kurumları denetlenmezse ne olur? Denetlenmeyen güç mutlak güçtür ve İngiliz tarihçi ve politikacı John Acton'ın dediği gibi, “Güç yozlaştırır; mutlak güç, mutlaka yozlaştırır.” Türkiye’deki yozlaşmanın ve çöküşün temelinde, Erdoğan’ın tüm denetim mekanizmalarını ortadan kaldırmış olması yatıyor.

Danıştay işlemiyor, Sayıştay çok düşük bir kapasite görev yapabiliyor; ancak buna rağmen yine de çok önemli usulsüzlükleri ortaya çıkarıyor. Anayasa Mahkemesi’nin hali de ortada. Devlet bürokrasisindeki tüm denetleme kurumları çökertilmiş durumda maalesef.

Devlet aygıtı dışında kalan denetleme sistemi olan medya da yıllar içinde Erdoğan’ın hegemonisine girdi. 17 - 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonlarında, Havuz Medyasının nasıl oluşturulduğu, tüm delilleriyle ortaya kondu. Devletten hazine garantili ihale alan Beşli Çete, Erdoğan’ın talimatıyla Havuz sistemi oluşturup Sabah - ATV grubunu aldı. Grubun gerçek sahibi elbette Erdoğan’dı.

Bu haberler de ilginizi çekebilir